YN: ilk olarak destan yazdığım için özür dilerim. Öncelikle belirtmeliyim ki, Sirius asıl eserde bu hayran kurguda yazıldığı gibi biri değil. Yani çoğunlukla. Anlatmaya Çalıştığım onun kız düşkünü olmadığı. Bunun dışında Lily ve James arasındaki didişmeyi yazamayacak kadar bu konuya ilgisizim. Neyse iyi okumalar.
Bir anda gelen çığlıkla iki gençte ürkerek arkalarına dönmüştü. Ve bir kızı dizlerinin üstüne çökmüş ağlarken görmüşlerdi. Snape yaklaşmasa da Lily koşarak kızın yanına gitmişti.
"İyi misin?Ne oldu? "Kız, elinde tuttuğu bir şeyi göğsüne iyice bastırarak ayağa kalkmış ve Lily'nin yüzüne bile bakmadan okula koşmaya başlamıştı.
İki genç, akıllarında kalan soru işaretleriyle arkasından bakakalmıştı.
"Bizi dinliyor muydu?"
"Muhtemelen."diye mırıldanmıştı Snape. "Ama ağlamasıyla bizim bir alakamız olduğunu sanmam."
...
Hermione
Ne yapacağımı şaşırmıştım. Dizlerimin bağı çözülmüş, resmen yıkılmıştım. Gerekenden fazla dikkat çektiğimi fark ettim. Lily beni görmemeliydi.
"İyi misin? Ne oldu? "Diye sormuştu endişeyle. Ben ise hemen ordan kaçmıştım. Lily yaşamıyor olabilirdi ama Profesör Snape hala hayattaydı. Gelecekti hali kim bilir ne düşünüyordu?
Bacaklarımın bana yardım ettiği kadar koştum. Üzerimde forma yoktu ve kimse beni tanımıyordu , yeterince dikkat çekiyordum. Dörtlünün yanından geçtim. James'in bana garip garip baktığını ve diğerlerine işaret ettiğini gördüm ama umursamadan devam ederek heykelin oraya kadar geldim. Dizlerime yaslanarak soluklanırken şifrenin ne olabileceğini düşünüyordum.
Bir süre saçma sapan şeyler uydurup tutmasını umarken arkamdan yabancı bir ses geldi.
"Burada ne yapıyorsun?"Arkamı döndüğümde, benden büyük bir sınıfta okuduğu açıkça ortada olan bir kız gördüm. Sarı uzun ve düz saçları, mavinin griye en yakın tonunda gözleri vardı. Garip bir şekilde keskin yüz hatları tanıdık geliyordu ama tanıyamamıştım. Üzerinde Slytherin cübbesi vardı.Kekelememek için büyük bir çaba sarf ettiysem, bu ise işe yaramalıydı.
"Dumbeldore'la konuşmam gerek, ama şifreyi bilmiyorum. "Dedim. Beni kısa bir süre süzdükten sonra omuz silkmiş, merdivenleri girişle ayıran heykele dönüp, 'vişne suyu' demişti. Heykel yana doğru açılırken ben kıza şaşkınlıkla bakakalmıştım.
"N-nasıl? "Diye kendi kendime mırıldanınca, sırıtmış, elindeki bir mektubu sallayıp "Dumbledore bana vişne suyunu çok sevdiğini söyleyince, şifrenin bu olabileceğini düşündüm. "Diyerek kıkırdamıştı. Ben de gülümsedikten sonra beraber merdivenleri tırmanıp kapıya gelmiştik. Bana dönüp,
"İlk ben konuşayım, gidince ne söyleyeceksen söylersin artık. "Dedi.
"Tamam. Teşekürler. "Dedim. Tepki vermeden kapıyı çaldı ve 'gir' komutu alınca içeri girdi. Kapıdan duyduğum kadarıyla Slytherin 'le alakalı olan bazı durumlardan bahsetmişti. Muhtemelen öğrenci başkanıydı. Geri dönüp gitmeye başladığında, belki adını bilmek işime yarar diye düşünmüştüm.
"Hey! "Diye seslendim. Durdu. "Adın nedir? Ben Hermione. "Diye seslendim.
"Narcissa. "Diyerek uzaklaşmaya devam etti. Ne de olsa o da bir Slytherin'di.
Pek umursamadan kapıya döndüm. Sonuçta bu kızı gelecekten tanımıyordum. Tanışmak sıkıntı yaratmazdı.
Kapıya vurdum.Aynı şekilde 'gir'komutu alınca içeri girdim.
Oda aynı tahminen yirmi yıl sonraki gelecekteki gibiydi. Sadece, Fawkles bir kafeste değildi ve özgürce uçan genç bir kuştu. Seçmen şapka, her zamanki yerinde duruyor, eşyalar daha az eski görünüyordu.
Gözlerim, her ne kadar aynı olsa da, daha az beyazı olan Dumbeldore'a kaydı. Gözlüklerinin üstünden bana bakıyordu.
"Şey, efendim. Size anlatacaklarım önemli konular. Acaba burda konuşmak uygun mudur? "
Tanımadığı bir kızın gelip ona böyle bir şey söylemesini ciddiye almış olmalı ki, asasını kaldırıp, kapıya doğrultmuş ve sessiz bir büyüyle kapanmasını sağlamıştı.
"Evet, uygun Bayan... "Diyerek sustu. Evet gerçekten beni tanımıyordu.
"Hermione Granger, efendim. "
"Peki Bayan Granger, sizi daha önce Hogwarts'ta gördüm mü acaba? "
Soru öyle bir gelmişti ki nasıl cevaplayacağımı bilememiştim. Yani tabiki görmüştü ama bulunduğum zamanda görmüş sayılıyor muydu, yani sonuçta beni görmediği bir geçmişteydik. Ah, Merlin!
"Hem evet, hem hayır. "Diye saçma bir cevap verdim. Okul müdürü konu ilgisini yeni çekmişçesine kafasını kaldırıp bana baktı. "Nasıl yani? "Diye sordu. Derin bir nefes aldım.
"Efendim, ben gelecekten geliyorum. "Dedim pat diye ve elimdeki kırık olan zaman döndürücüyü masaya koydum. Kaşları yukarı kalkarken kolyeyi alıp incelemeye başladı. "Devam et. "
...
Bütün olanları anlattığımda, bana inanmış görünüyordu. Bunun sözle kalmadığını açık Açık biliyordum tabiki. Ben konuşmamı sürdürürken bana Zihnefendet büyüsü yaptığını başıma giren ağrıyla anlamıştım.
"Nasıl geri dönebilirim? "Diye sordum bütün konuşma bitince. Bana garip bir ifadeyle baktıktan sonra "Asıl konu dönüp dönemeyeceğinizde Bayan Granger. "Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Oyunları °Sirmione
FanficHermione, Harry ve Ron ile gittiği bakanlıkta, Bellatrix Lestange tarafından Sirius Black'e gönderilen büyünün önüne atlar. Ancak ölüm laneti boynundaki zaman döndürücüye gelmiştir. Büyülü dünyanın da ötesinde olan bu icat, onu yirmi yıl önceki Hog...