I don't want to lose you- Seni kaybetmek istemiyorum

74 7 12
                                    

    Bölümü desteğinden dolayı teşekkür etmek için çok sevdiğim okuyucularımdan biri olan @Selin_1DXX'e ithaf ediyorum.Multimedia'da Scarlett ve bölümü okurken dinleyebileceğiniz bir şarkı var. Keyifli okumalar :3

    Evimizin –Scarlett’la kaldığım evin– önüne geldiğimde duraksadım. Nasıl içeriye girip ona vampir olduğumu söyleyeceğimi hala bilmiyordum. Ya benden uzaklaşırsa diye düşündüm, ya hayatımda tek ihtiyacım olan tek kişiyi kaybedersem?

     Aslında biraz da haklıydı. Eğer ben onun yerinde olsaydım, anında ilişkimi keserdim. Yani hangi akıllı insan hayatını tehlikeye atan birini yanında isterdi? Tabii ki hiç kimse. Korkumun sebebi de tam anlamıyla buydu.

     Bakışlarımı Skylar’a çevirdiğimde bahçedeki çiçekleri koparıyordu. “Ne halt ettiğini sanıyorsun sen gerizekalı!?” deyip yanına koştum. Eline vurduğumda ‘’Ne var? Çok güzeller. Scarlett’a verirsin.” dedi. Hayır, Scarlett’ın çiçeklerini Scarlett’a verecek kadar ezik değildim. Çimlere oturup düşünmeye devam edecektim ki Skylar elimi tutup -:))- kapıya götürdü. ‘’Seni beklemekten sıkıldım, işim var. Yapacaksak yapalım şunu.”

     Neden elimi teknik anlamda tutmasının bu kadar hoşuna gittiğini anlamamıştım ama bunu bir daha yaşayabilmek için her şeyi verirdim. Ona aşık değildim, tabii ki böyle bir salaklık yapmayacaktım; ama onu gördüğüm andan itibaren farklı hissediyordum. Korunuyormuş gibi, sanki o hep yanımdaymış gibi.

Scarlett’tan…

  “Onu deli gibi merak ediyorum. 2 gündür sesini bile duymadım. Aileme verdiğim değerden azaltmadım ona verdiğim değeri. Onun beni bu şekilde önemsememesi açıkçası beni çok üzdü.”

    “Scarlett, önemli bir şey olmuştur. Gelir merak etme.” dedi Brian kapı çalmadan önce. Gülümsedim ve “Aynı bir kitabın sahnesi gibi, çok heyecanlı.” dedim. Ahşap merdivenleri teker teker inerken gözlerim karardığında normal kızlar gibi paniklemek yerine yavaşça merdivene oturdum. Zilin sesi bir kez daha kulaklarımda yankılandığında kalkıp kapıya doğru gittim. Karşımda Heather ve acayip karizmatik bir çocuğu görmemden çok el ele olmalarına şaşırdım. Bakışlarımı ellerine kilitlendiğimde Heather birden elini çekti.

    “İkizim.” deyip boynuma sarıldığında hala çocuğun kim olduğunu anlamaya çalışıyordum.

***

   Heather ve biraz önce adının Skylar olduğunu öğrendiğim çocuk üçlü koltuğa ben ve Brian da karşılarındaki ikili koltuğa geçtiğimde Heather başını ellerinin arasına aldı. “Yapamam.” diye fısıldadı. Skylar, Heather’a bakıp gözlerini devirdi.

    “Heather, bir vampir.” duraksayıp Heather’a döndüğünde “Bak, ne kadar da kolaymış.” dedi. Skylar, kapıdan çıkarken Heather arkasından “Tam bir gevşeksin!” diye bağırdı. Daha sonra bana dönüp 32 diş –ki teknik anlamda 30 çünkü Heather’ın 2 dişi eksikti- sırıttı.

     Evet, Heather’ı tam anlamıyla değiştiren bu karizma her kim ise, tam anlamıyla bir gevşekti.

***

Heather’dan…

      Scarlett’ın olanları, olacakları ve başına gelebilecek her şeyi bir kenara atarak beni affetmesi gerçekten çok büyük bir sorumluluktu ve o bu sorumluluğu göze alabiliyorsa ona asla zarar vermemem gerektiğini biliyordum ki bunun için de ne gerekiyorsa yapacaktım.

     2 saat önce Skylar’ın aramadı ve onun deyimiyle “avcılık” kursunun ilk dersine başladık. Bundan sonra insan kanı içmeyecektim, yani öyle yapmaya çalışacaktım. Her hafta ormanda Skylar’la ormanda buluşup ‘avcılığın püf noktalarını’ öğrenmeye devam edecektim. İlk seans sonunda öğrendiğim tek şey o sevimli sincap ve farelere ölümcül darbeyi nasıl vuracağımdı. Tabii ki bundan hoşlandığım söylenemezdi ama insanlardansa hayvanlar daha mantıklı geliyordu.

      Musluğu kapattığımda yüzümü havluyla kuruladım. Saçlarımı toplayıp Scarlett’a yattığımı söylemek için aşağıya indim. Salonda yoktu. Mutfağa baktığımda karanlıktaki tek şey parlak gözlü kedilerdi. “Kışt!” dedim ama kedi yargılayıcı ‘Hepinizden nefret ediyorum.’ bakışını atıp kıymetlisini bile kıpırdatmadı. Tamam, demek ki kışt değildi.

Pişt, höst, çüş?

     Başaramayacağımı anlayınca elime terliğimi alıp kediye fırlattığımda girdiği açık camdan dışarıya fırladı. Koşup camı kapattığımda yere düşen terliğimi diğer tekiyle birlikte çöpe attım. O kediye dokunan terliği hayatta giyemezdim bir daha.

    “Scarlett?” diyerek odasına doğru melodiler mırıldanarak çıkmaya başladım. Biraz daha yaklaştığımda duyduğum hıçkırık sesleri üzerine kapıyı tıklattım. “Girebilir miyim?” diye seslendiğimde Scarlett ve kırmızı gözleri kapıyı açtı.

     “Sümüklü. Ne oldu yine?” dedim. Scarlett bu sıfatı gerçekten hakediyordu, duygusal böceğin tekiydi. Kapıyı kapatıp içeriye girdiğimizde gri-beyaz yatağının üzerindeki kağıtları bana verdi.

     “Oku.” diye mırıldandı. Yatağın üzerine oturup okumaya başladım.

“Royal Marsden Başhekimliği’nden sayın Scarlett Miller’a,

Yapılan gerekli tahliller sonucu ulaştığımız sonuç doğrultusunda üzülerek Multipl Skleroz (MS) hastalığının ilerlemiş aşamasında olduğunu söylemekten üzüntü duyarız. En kısa zamanda gelip doktorunuzla görüşmeniz ve uygun tedavi yöntemlerine başvurmanız rica olunur.”

Yanağımı ıslatan soğuk damlayla birlikte Scarlett’a baktım. MS hastalığının erken teşhislerde bile tedavisi olmadığını ikimizde biliyorduk.

“Bunun sebebi benim. Anlamalıydım, gözlerinin kararmasından, kısa süreli görme bozukluklarından, denge sorunundan…” Scarlett olumsuz anlamda başını salladı. “Ben.” diye devam ettim. “Ben anlamalıydım.”

Scarlett boynuma sarılıp ağlamaya başladığında daha fazla dayanamayıp kendimi bıraktım. Scarlett, kaybetmekten korktuğum tek varlık, belki de artık olmayacaktı. Ailem ve Rebecca gibi o da gidecekti. En ihtiyacım olduğu zamanda, beklemediğim anda. Ama hayır! Ailemi kaybetmeye hatta Rebecca’yı kaybetmeye göz yummuş olabilirim ama artık verdiğim kayıplar duracaktı. Onları geri getiremezdim belki ama Scarlett’ın gitmesine asla izin vermeyecektim.

Scarlett fanlarından büyük küfürler yiyeceğimin farkındayım sanırım *-* Ama olayların karışması iyi olur sanki! Bir önceki bölüm harikaydınız, bu bölüm sınır koymayarak yine aynı performansı bekliyorum^^ Ve can alıcı kısım, bölüm sorularıııı! Artık her bölüm sonu birkaç soru sorup yorumlarda cevabını bekliyor olacağım :’) İşte sorulaar:

-Sizce Scarlett kurtulabilecek mi, kurtulacaksa nasıl?

-Heather&Skylar takımının –teknik olarak- el ele tutuştuğu sahnede ne düşündünüz?

Bana ulaşmak için;

Facebook: facebook.com/ecetos

Twitter: twitter.com/eeceeyy

Tumblr: kansevmeyenvampiiir.tumblr.com

Instagram: instagram.com/ece_ylmz

When The Sun Goes DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin