Gözlerimi açtım.Nefeslerim ve kalp atışım olması gerekenden hızlıyken dengemi kaybedip düşecekken vücuduma dolanan kollar ile ayakta kalmıştım. Başkasının göğsüne çekilirken başım öne, göğsüne doğru düşmüştü ve ne konuşabiliyor ne hareket edebiliyordum. Tenimin buz gibi hissi içimi ürpertirken ensemin terlediğini hissetmeye başladım.
"Jimin? Jimin, ne oluyor?! Tanrım, buz gibi olmuş!" Bedenim sarsılırken beni tutan kişi koltuğa oturtmuştu.
Etrafımda neler döndüğünü tam olarak anlayamıyordum. Gözlerim tek bir noktaya sabitlenmişti sadece ve düşünemiyordum. Aklımda sadece az önce gördüklerim vardı ve gerçekliğini sorguluyordum. Gerçek miydi yoksa bu aptal bir şaka mıydı? Gerçek miydi yoksa Viedoklis yerine yanlışlıkla başka bir şey mi içmiştim? Neler oluyordu? Bu gerçekten yaşanıyor muydu?
"Jimin..." Ağlamaklı çıkan sesler bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken başım dönmeye başlamıştı. Sırtım koltuğun arkasıyla buluşurken başım da geriye gitmiş, gözlerim tavana sabitlenmişti bu sefer.
Biri boynumdan tutup başımı kaldırdığında gözlerim ileriye sabitlenmişti. Tam önümde Taehyung vardı fakat ona bakmıyordum işte. Görüyordum sadece. Hissedemiyordum da, kendimi bile hissedemiyordum. Sadece korktuğumu biliyordum ve donmuştum.
"Hastahaneye gitmeliyiz..." Demişti biri. Bunun üstüne kucaklanmıştım. Başım geriye savrulurken daha fazla gözlerimi açık tutabileceğimi sanmıyordum.
Tutmamıştım.
++
Göz kapaklarım kırpışırken yüzüm buruşmuştu. Hiç de rahat olmayan bir yerde yatarken yavaşça başımı kaldırdım.
"Hey...Hey, uyandı!"
"Jimin?" Görüş açıma en yakın arkadaşlarım girerken onları umursamayıp etrafa bakınmıştım. Beyaz duvarlar, iki üç tane beyaz eşya...Hastahanedeydim. Yutkunup olduğum yerde doğrulmaya çalıştığımda Taehyung hemen atılıp hastahane yatağının sırt kısmını kaldırmıştı.
Yoongi oturduğu koltuktan hızla kalkıp yanıma gelmiş ve üst vücudumu kaldırmama yardım etmişti. Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki Yoongi vücudumu hareket ettirirken sanki hareket ettirilen ben değilmişim gibiydi. Vücudumdaki ellerini bile hissedemiyor gibiydim.
Bu sırada Yoongi belime bir yastık dayamış ve sırtımı yavaşça yaslamama yardım etmişti. Şimdi, az öncekinden çok daha rahat bir pozisyondaydım. Teşekkür etmek adına dudaklarımı aralamıştım ki sesimin çıkmaması yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Olduğum yerde doğrulurken diğerleri de anlamışçasına dikkatlerini vermişlerdi bana.
"Ne oldu? İyi misin?"
İyiyim.
Diyememiştim. Tanrım sanki konuşmayı, sesimi çıkarmayı bilmiyor gibiydim ve bu saçmalıktı! Bir insan ses çıkarmayı öğrenmezdi, bilirdi. Bu...Bu saçmalıktı!
"Galiba— Galiba konuşamıyor." Namjoon ayağa kalkıp bacaklarımın yanına oturmuştu. Bana doğru dönüp gözlerini kıstı. "Jimin? Konuşmayı dener misin?" Burnundan kaymış gözlüklerini yukarı ittirirken yumuşak bir tonda konuşmuştu. Başımı hızla iki yana sallamıştım. Burnumu çekip gözlerimi kaçırdığımda diğerlerinin endişeyle birbirine baktığını görmüştüm.
Konuşamazdım. Denesem de sesim az önceki gibi çıkmayacaktı, biliyordum. Yeterince yıkılmış hissediyorken sesimin gerçekten çıkmayacağını bilmek beni daha da kötü yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIEDOKLIS. ⠀⠀[ YOONMIN ]
Fanfiction"Sadece eğlencesineydi. Biliyorsun, tüm gençler partilerde bu oyunu oynar ama bu sefer farklıydı. Sıra bana geldiğinde ve Viedoklis'i içtiğimde, arka bahçemi görmüştüm. Katilin gözlerinden, yerdeki cesedi görmüştüm." © autaematic 2019