Kendimi oldukça halsiz hissediyordum. Yatağımda öylece yatıyor ve tavanı izliyordum. Yaklaşık yarım saat önce uyanmıştım fakat kalkma gibi bir girişimde bulunmamıştım. Aklımda çok fazla şey vardı. Çok fazla düşünüyordum ve açıkçası bu bana çok da iyi gelmiyordu.Neler olduğunu Yoongi'ye söylememden sonra sessiz bir yolculuk geçirmiştik. Evime geldiğimizde diğerleri de iyi olduğumdan emin olmak adına içeri gelmişti. Yoongi'de bu sırada işe koyulmuştu işte.
"Jiminie...Sen yukarı çıkıp yat tamam mı?" Elini koluma yaslayıp aşağı yukarı hareket ettirirken gözlerimin içine bakıyor, bir şeyler anlatıyordu sanki. Anlamıştım. Arka bahçeye gidip bakacaktı ve diğerlerine söyleyecekti. Bunu yaparken orada olmamamı istediğini biliyordum. Kötü etkilenmemi istemiyordu ama ben...Görmek istiyordum.
Bakışlarımdan düşündüklerimi anlamış olacaktı ki nefesini verip başını hafifçe iki yana sallamıştı. "Olmaz Jimin." Kaşlarını kaldırıp kesin bir tonla konuştuğunda dudaklarımı sertçe birbirine bastırıp kolumu elinden kurtardım. Ani hareketime gözleri büyürken kimsenin bir şey demesine izin vermeden koşar adımlarla yukarı çıktım.
Tamam, belki fazla tepki veriyor gibi gözüküyordum ama öyle değildi. Bana hayır dediğinde kendimi savunamamıştım bile çünkü lanet ağzımı açamıyordum.
Derin bir nefes alıp kendimi yatağıma attığımda aşağıdan gelen sesler yükselmişti. Tam olarak neler konuşulduğunu duyamıyordum fakat diğerlerinin olayı öğrendiği kesindi. Bir süre sonra sesler kesilmiş, onun yerine ayak sesleri gelmişti. Arka bahçeye gittiklerini anlamıştım. Hemen yatağımdan kalkıp arka bahçeyi gören camıma ilerledim.
Camı yavaşça kaldırıp aşağı baktığımda altı arkadaşımı bir çember halinde, bir şeyin etrafını sarmış olarak gördüm.
Cesedin etrafını.
Kalp atışlarım hızlanırken cesedi buradan tam olarak göremesem de biliyordum ve bu bana yetiyordu da artıyordu bile. Ensemden soğuk terler akıyordu ve ben gözlerimin önündeki görüntüyü silemiyordum bir türlü.
Nefes almamın zorlaştığını hissettiğim sırada geriye adım atıp sert bir şekilde camı aşağı indirmiştim. Sertçe yutkunup gözlerimi kapatırken ellerimi başıma yaslayıp yatağıma oturdum. Dirseklerimi dizime yasladım ve başımı eğdim. O günkü görüntünün gitmesi için başımı sallıyordum. Yavaşça başımı sağa ve sola sallarken görüntü gitmiyor, aksine sanki daha da netleşiyordu. Yüzüm korku ve acıyla buruşurken daha hızlı salladım başımı.
Başım dönüyordu ama görüntü gitmiyordu. Etraf silikleşiyordu ama görüntü netleşiyordu.
"Jimin! Jimin, dur!" Titreyen bedenime sarılan kollar hareketlerimi kısıtlasa da durduramamıştı. Gözlerimden dökülen yaşları hissederken başımı sallamaya devam ediyor, parmaklarım saçlarımı çekiştiriyordu.
Bir kişi daha bedenimi sabit tutmak için yardım ettiğinde diğeri saçlarıma dolanan ellerimi saçlarımdan kurtarmıştı. "Jimin lütfen..." Gözlerimi açıp Yoongi'yi gördüğümde omuzlarımdan tutup vücudumu geriye yatırmıştı. "Sakin ol." Taehyung'un sesi kulaklarımı doldururken kendimi en yakın arkadaşımın yanında daha sakin hissetmiştim. Az önce koparırcasına çekiştirdiğim saçlarımda büyük elleri yavaşça dolanırken parmakları kafamı okşuyordu.
Gözlerimi kapatıp derin nefesler almaya başlarken sol elimi tutan el ile gözlerim tekrardan açılmıştı. Yoongi parmaklarını parmaklarıma geçirirken bana gülümsemiş, sanki her şey iyi olacak merak etme demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIEDOKLIS. ⠀⠀[ YOONMIN ]
Fanfiction"Sadece eğlencesineydi. Biliyorsun, tüm gençler partilerde bu oyunu oynar ama bu sefer farklıydı. Sıra bana geldiğinde ve Viedoklis'i içtiğimde, arka bahçemi görmüştüm. Katilin gözlerinden, yerdeki cesedi görmüştüm." © autaematic 2019