Düşmanlar

11 1 0
                                    

Ne yapmalıyım?...Ne yapmalıyım?...Bu soru kafamda yankılanırken aramızda cidden az bir mesafe kalmıştı.Elimdeki
bu çarpık üçgen benzeri şeye baktım.Arkasında bir takma yeri vardı.Sanki bir yere takılıp öyle kullanılmalıydı.Elime geçirdim.Aramızda 2 metreden az kalmıştı.Kılıcını savurduğu sırada elimi yumruk yaparak tüm gücümle yumruk attım.Attığım yumruk onu savurarak güçlü bir rüzgar oluşturmuştu.Bu şeyi tamamen şansla çözmüş olabilirdim.Ben şaşkınlıkla onun labirentin duvarlarına çarpmasını izledim.Bir kaç saniye kendine gelemedi.Sonra kalktı bana nefret dolu gözlerle baktı.Bana saldıracağını sandığımdan hazırlandım.Ama o tüm gücüyle koşarak labirentte kayboldu.Kaçmıştı.Cidden ucuz atlatmıştım.Elimdeki garip şeyleri iki elime de taktım.Onlara çarpık silahlar adını verdim.İlerlemeye başladım.Yavaşca sessiz labirentin içinde ilerlerken düşünüyordum:Kanae nerdedir acaba?Ya şuan ölüm eşiğindeyse...Hayır!Bunları düşünmenin sırası değil!Saf olabilir ama kolay yenilmeyecektir.En azından...bunu düşünmekten başka çarem yok.Birden bir ışık parladı bir kaç metre ötedeydi.O ışıkla kendime geldim.Düşüncelerime dalmışken yürümeyi bıraktığımı farkettim,öylece dikiliyordum.Düşündüm:Şu ana kadar sadece az bir kısım silah almış olmalı bu fırsatı kaçıramam!Hafif tempoda koşmaya başladım.Işığın olduğu yere varmıştım.Burası yuvarlak bir açık alandı sanki rahat dövüşülebilmesi için yapılmış bir yerdi.Demek labirentte böyle toplu savaşa yönelik geniş alanlarda vardı.Bir sürü kişi vardı hepsi birbiriyle savaşmaya dalmıştı.Bu yüzden beni farketmemişlerdi.Bu gidişle ya bodoslama dalıcak ya saldırıya uğrayacak ya da kaçacaktım.Ama buradaki insanların AP'leri cidden yüksek olmalıydı, bu fırsat bir daha gelmeyebilirdi.Tam birine saldıracakken saldırıya uğradım.Bir erkekti ve çok hızlı bir şekilde gelerek yanağımı bıçağıyla sıyırmıştı.Son anda çekilmesem daha kötüsü olabilirdi.Bağırmaya başladı:
YENİ BİR AV!
Burda normal insan yok galiba...diye içimden geçirdim.Birbirimizi süzüyorduk silahlarımızı inceliyorduk.Erkek 20'li yaşlarında siyah saçlı ve esmer tenli biriydi.Elinde iki bıçak tutuyordu.Bu bıçakların keskin uçları fosforlu yeşille parlıyordu.Peki kim daha önce saldıracaktı?En ufak dikkatsizlik ölüm demekti.Sonunda o bana gelmeyi seçmişe benziyordu.Bana doğru koşmaya başladı cidden hızlıydı.Dikkatlice aramızdaki mesafeyi izledim doğru açıyı yakalamaya çalıştım.Bana bıçağını yine savurdu bu sefer bir şey akıyordu.Tehlikeli bir sıvıya benziyordu.Bana asit gibi gelmişti.Bıçağını savurmasıyla asit her yere sıçradı.Geri çekildim,anlaşılan uzak mesafeden saldırmalıydım.Şimdi zamanıydı!O üstüme koşarken tam yaklaştığı sırada bu açı bu nokta ile şah mat!Yumruğumu karnına doğru savurdum ama savururken anlaşılan biraz alta savurmuştum...Gerçi...işime geldi.Acılar içinde yere yığıldı.Yumruğumu bir kaç cm öteden savurmuştum ama çıkan rüzgar cidden güçlüydü.Şimdi yapmalıydım!Koşmaya başladım.Tam olarak yanına gelerek kalbine vurmayı hedefliyordum.Bu...b-bu da ne?Gücüm azalıyor.O sıvı yoksa...asit değilde zehir miydi?Olamaz!Aldığım o çizikten dolayı zehir etkisini göstermeye başlamıştı.Yere yığıldım.İkimizde yerdeydik.Kanae'yi burdan çıkaramadan ölemem Hayır...HAYIR!Düşman kendine gelmeye başlamışa benziyordu bağırmaya başladı:
S-seni KÜÇÜK VELET!
Koşuyordu.Kıpırdayamıyorum.Gözlerim kapanıyor.Sanırım öleceğim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Savaş LabirentiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin