Gece'den
İngiliz kimyacısı olan James Dewarın bir sözü beynime üşüşmeye başlamıştı bu sefer. "Beyin bir paraşüt gibidir, sadece açık olduğunda iyi çalışır." Bu söze karşılık ne diyeceğime karar veremiyordum. Beynim o kadar çok yorgun ve bulanıktı ki bir şeyi düşünmeye ne zamanım ne de yerim vardı. Ama aynı zamanda o kadar çok hızlı ve kuvvetliydiki alakasız şeyleri bile çok hızlı bir şekilde düşünüp, farklı duygulara kapılıp, bir kaç saniye içersinde tekrardan konuyla pek ilişkisi olmayan şeylere odaklanıyordu. Bu olanların hepsi beynimizin gökyüzünden daha geniş olduğu fikrinide beraberinde getirerek ayrı bir karmaşa yaratıyordu boşlukta. Onlarca kelime dönüp dolaşıyordu ve ben bunu durduramıyordum. Sahi gerçekten istesem durdurabilirdim değil mi? Fakat şu anlık bunun en doğrusu olduğuna karar kılınmıştı iç dünyamda. Düşüncelerimin beynimi istila etmesine izin veriyordum tekrardan. Aslında onunla o kadar çok benziyorduk ki... Eski konuşmalarımız bir filim şeridi gibi sırayla ve hızlı hızlı geçiyordu beynimden. Bazen kendimle sesli değilde telefonun klavyesine gizlenerekten aklımdan geçen tüm kelimelerin birleşmesiyle oluşan ayrı bir benin konuştuğunu düşünürdüm. Onun rüya olduğunu ve konuşmadan sonra uyanacakmışım gibi olacağını sezerdim. Doğrusu o rüya olamayacak kadar güzeldi ama inanamıyordum bir türlü. Sürekli korkarak zorlardım kendimi. Daha fazla kapılmaktan ancak gitmesine, rüyanın bitmesine hazır olamayacağımdan kaçardım. Son konuşmamızın ve yazdığı o uzun mesajların ardından yapabildiğim tek şey görüldü atmak olmuştu. Ne yazacağımı bilmediğimden değil. Yazacak bir çok şeyim vardı fakat nereden başlayacağımı ya da ne tepki alacağımı bilemiyordum. O bilmesede, hissedemesede onu; küçük bir çocuğa "beni ne kadar seviyorsun?" sorusunun sorulduktan sonra kollarını açabildiği hatta yırtmak istercesine açmaya çalıştığı kadar çok ve masum bir şekilde seviyordum. Ona bunu hissettiremediğim her salise için pişmandım ama hâlâ daha onu üzüyordum. Buna mecbur hissediyordum kendimi. Bugüne kadar kimi sevdiysem gitmeyeceğim dedikleri halde arkalarında nasıl bir gece bırakacaklarını düşünmeden gitmişlerdi. Belki de ben sahip çıkamamıştım, değerlerini bilememiştim lakin artık ismim gibi ruhumda geceyle kaplanmıştı. Ne kadar geç kalınmışlık bizi bu duruma sokmuş olsada buna dur deme zamanı gelmişti. Bir bilinmezliğin içerisinde kendim kaybolup gitmiştim ve bir süre sonra onuda peşimden sürüklemeye başladığımı yeni yeni fark ediyordum. Nefes aldığımı hissettiren marslı kadın bu zamana kadar benim için, bizim için çok çabalamıştı ve artık sıra bendeydi. Üzerinde yükleri alıp o bilinmezlikten beraber çıkmalıydık. Onun da dediği gibi "sen ya da ben değil biz" olarak kendi dünyamızı kurmalıydık.
Beynimde dolaşan düşünceleri bir kenara atıp yatağımda doğruldum ve komidinin üzerindeki telefonumu alıp bir süre kapalı ekrana baktım. Kendine gel Gece diyerek kafamı iki yana sallamaya başladım ve kilit tuşuna basarak telefonu açtım. Uzun ve anlamsız şifremi girerek Aylizle olan sohbetimizin üzerine tıkladım. Kendini belli etmek istemeyip ne kadar anonimden yazsada ilk mesajından beri onun Ayliz olduğunu anlamıştım. Son mesajlarını tekrardan okuduktan sonra yazma yerine basarak kalbimin beynimi yönetmesine izin verdim.
SunnyNight: ilk olarak seni bu aptal düşüncelere sürüklediğim için konuşmaya senden özür dileyerek başlamak istiyorum. Gözlerimde gördüğün nefret ya da kendince adlandırdığın iğrenme sana değil seni kendimden uzaklaştırmaya çalışan banaydı. Gülümsemem etrafımdaki insanlara değil hâlâ etrafımda benimde sana özgürce aşk dolu bakmak isteyip bakamamam ama buna rağmen senin bana olan bakışlarının değişmemesi aksine her geçen gün daha çok artması sayesindeydi. Sana olan hislerim her geçen gün artmasına rağmen bunu senden saklamaya çalışmam benim hatamdı. İstediğimde kokunu içime çekmek, sarılmak, göğsümde uyumanı sağlamak, gözlerinin içine bakarak dalmak, gamzelerinden öperek huzuru bulmak istemem ama sürekli kaçmam benim korkaklığımdı. Ne kadar geç olsada seni küllerinden toplayıp yeni aşk dünyamızın imzasını atmaya geldim güzelim. Bunca zamana kadar yaptığım her şeyin için beni affeder misin gülüşünde nefes bulduğum kadın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRAHA | Texting
Fiksi Remaja"Ağlamak istersen omzun olacağım. Gülmek istersen gülümsemen olacağım. Uçmak istersen gökyüzün olacağım. İhtiyacın olan her şey olacağım."