-Babam hep destekçimdi'

91 7 1
                                    

... Odanın içinde sürekli düşünceli bir şekilde volta attıktan sonra babasının yanına gidip, bir iki laf edip tepkisini ölçmek istemiş.

"Önce babama çay demledim, sonra çayları alıp odasının kapısına geldim. Dizlerim titriyordu heyecandan, kapıyı tıklattım; içeriden 'gel kızım' dediğini duydum. 'Kızım diyorsa sinirli değildir' diyerek sevindim çünkü bana kızdığında hep ismimle hitap ediyordu... Ardından içeri girdim. Masanın başında, bir sürü belgeye gömülmüş çalışıyordu. Beni görünce gülümsedi ve ayağa kalkıp çay bardağını aldı elimden. Sonra bana nasıl olduğumu falan sordu. Ben hala çok utanıyordum gördüğü manzara... Böyle ciddi bir adam işte 'kim bilir ne düşünmüştür' diye düşünüyordum, odası pırıl pırıldı bütün giysileri özenle ütülenmişti, odası çok güzel kokuyordu. Onun bu düzenliliği, ciddiliği beni çok tedirgin etmişti, gözünde değerim düşmüştür kesin diyordum. Masasına döndü, çalışmaya devam etti. Ben ayakta elimde çay ile salak gibi kalmıştım. Çıksam mı bilemiyordum. Sonra tam arkamı dönecekken, ağır ağır bana döndü ve dedi ki 'hadi anlat, ne oldu bakalım' ve güldü... Bir şeye kafam takıldığında her zaman hissederdi bunu.

Sonra ben 'baba' dedim 'beni öyle gördüğün için kızdın mı?' dedim. Gözlerim dolmuştu adeta. Fakat o, ondan beklediğim cevabı vermedi. Öyle bir cevap verdi ki bütün hayatım değişti."

"Ne demişti yahu merakta bırakma beni?" diyorum ve heyecanlanıyorum. O ağırdan alıyor; "'Kızım işten her döndüğümde televizyonda en son izlediğin kanalın hangisi olduğunu bilmiyor muyum sanıyorsun? Seni böyle ilk defa görmedim merak etme. Odandan gelen müzik sesi o kadar kısık değil kıstığını düşünüyorsun ama...' dedi ve ben utançtan yerin dibine girdiğimi hissettim. 'Belli ki senin dansa ciddi manada ilgin var, lisede de artık geleceğin için karar verme aşamasına geldin. İstersen önce bir dans kursuna falan yazdıralım seni, eğer hoşuna giderse devamını getiririz. Hatta üniversitede bile okuyabilirsin duruma göre..' dedi. Şok olmuştum. Herkesin babası 'kızım mühendis ol, doktor ol işte ne bileyim psikyatr ol derken benim babam dans kursuna yazılmayı bizzat kendisi teklif etmişti..." diyor.

Sonrasında Bursa'da bir dans kursuna kaydolmuş. İlk sene alıştığı çılgın ve başına buyruk dans şekli nedeniyle zorlanmış. Hocalar ona kafasına göre el kol sallamanın dans olmadığını öğretene kadar çok ter dökmüşler. Fakat dans kursuna gideceği günler onun için bayram havasında oluyorlarmış. Sabahtan içi heyecandan kıpır kıpır oluyor, gün içinde yemek yemeyi unutuyor, dalgınlaşıyor, okulda dikkatini derslere veremiyor; akşam olsun da dansa gideyim diye kıvranıyormuş. Başta babasına karşı çekingenliği sürse de, giderek alışmış ve her akşam döner dönmez babasına anlatmak onun için en büyük zevklerden biri olmuş... Bu esnada düşünecek çok zamanı olmuş ve, hayatını, kariyerini dans etrafında şekillendirmeye karar vermiş.

DANSIN RİTMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin