1. Bölüm

71 7 2
                                    

Buse Er

Şu an sadece uyumak istiyordum. Bir an okul formamı kesmek aklıma gelmişti fakat kalkıp kesemeyecek kadar üşengeç ve uykuluydum. Beni bu evde kim anlıyor ki?

"Anne minicik daha çok azıcık daha uyuyum lütfen annecim." Masum kız rolünü çok iyi yapardım ammavelakin bugün okulun ilk günü olduğu için annem bu rolümü yemedi.

"Kızım hadi kalk bakalım. Okulun ilk günü geç kalmak mı istiyorsun? Birazdan tekrar yanına geleceğim eğer hazır bir vaziyette olmazsan hafta sonu buluşmaların iptal!" Sanırsın askerdeyim. Her okulun ilk günü bu çileyi çekiyorum. Aslında tüm öğrenci arkadaşlarım da çekiyor. İşin pozitif tarafı yalnız değilim.

"Tamam anne hazır olmuş bir vaziyette geleceğim." Annemi daha fazla sinirlendirmeden kıyaferlerimi giymeye başladım. Lise 3'e geçenler olarak Allah rahmet eylesin. Kıyafetlerimi giydim, saçımı taradım, yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve aşağıya indim. Genellikle okulun ilk günleri düzenli olurdum. Bazen düzenli olduğuma ben bile şaşırıyorum. Kahvaltıda reçel ve vişne suyu vardı. İşte şimdi sinsilik zamanı. Gayet güzel bir şekilde masaya oturdum. Babam gazete okuyordu. Hizmetçimiz Sinem Abla ise dolapların tozunu alıyordu. Annem ise kahvaltıyı bizden önce yaptığı için moda dergilerine bakıyordu. İşte tam sırası. Bu işi şimdi yapmazsam bir daha hiç yapamazdım. Reçeli alıp kıyafetime iyice sürdüm. Vişne suyunu da pantolunuma döktüm. Muazzam olmuştu. Yedek okul kıyafeti de almamıştık. Şans bu sefer benim tarafımdaydı.

"Anne, çabuk gel! Bak ne oldu" Rolümü gayet güzel yapıyordum. Ayrıca kimse görmemişti. Mega ötesi ultra mutluyum.

"Kızım! Kıyafetlerine ne yaptın? Benim aklıma bir şey geldi ama bilemiyorum artık." Ses tonu sertti. Bu işin sonu umarım kötü bitmez.

"Anne şimdi ben biliyorsun ki çilek reçelini çok severim. Yerken üzerime damlamış e tabi ben de farketmiyorum. Daha sonra susadım bir de baktım masada vişne suyu var. Biliyorsun ben vişne suyunu da çok severim. İçerken bir de baktım üzerime dökülmüş. Ben de ilk başta çok şaşırdım. Daha sonra kıyaferimin de reçel olduğunu fark ettim. Olay bu şekilde. Şimdi benim yedek okul kıyafetlerim de yok ne yapacağım?" Annem numarayı yemiş gibi duruyordu. Okulun ilk gününü evde geçireceğim. Ne mutlu bana.

"Kızım biz sana yedek kıyafet aldık. Odanda. Sen bunları çıkart, yedek olanlarını giy tamam mı prensesim?" Hay şansıma tüküreyim ya.

"Annecim yedek alarak gayet iyi yapmışsın da ne ara aldınız?"

"Kızım geçenlerde beni baban aradı. Buse'ye yedek okul kıyafeti alalım dedi ben de tamam dedim. Baban aldı." Ah baba ah sen de öğrenci oldun. Hiç eziyet çekmediniz mi? Veya aynı acıyı bana da mı yaşatmaya çalışıyorsunuz anlamadım ki.

"Anne siz de beni anlayın. Ne yaşıyorum ben biliyor musunuz? Daralıyorum artık, nefes alamıyorum, ruhum sancıya dayanamıyorum." Geçenlerde Aşk-ı Memnu izlemiştim. Birazcık etkisinde kalmış olabilirim. Annem neyin kafasını yaşıyorsun? Adlı bir bakış attı. Neyin kafası olabilir. Okul gazabına uğrayan Buse kafası.

"Kızım, okulda bir tatsızlık mı çıktı? Sen önceden okulu çok severdin ne oldu şimdi anlamadım."

"Anne senin önceden dediğin ilkokul 1. Sınıftı." 1. Sınıfı sevme nedenim hocanın iki dönem boyu arada sırada gelmesiydi. Her şey 2. Sınıfta başladı. Umutsuz vaka matematik sayesinde. Sırf çarpma tablosunu ezberleyemedim diye hoca bana zayıf halka diye seslenmişti. Gıcık şey. Ayrıca şu an ilk ders matemetik. Hayır hangi Allah'ın kulu okulun ilk gününün ilk iki dersini matematik yapar ki? Sıkıyorsa siz girin sabahın körü matematiğe. Matematiği sadece 8. Sınıfa kadar sevdim. Çünkü hoca o kadar iyiydi ki en basit soruyu yapamayıp sınıf gülmeye başlayınca bana artı puan, onlara ise eksi puan veriyordu. Her neyse uzun lafın kısası şansıma kim beddua etti?

LİSELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin