2. Bölüm

42 5 2
                                    

Buse Er
Hâlâ inanamıyorum. Nasıl yani? Gerçek olamaz, olmamalı. Gittiğimiz okulda yatılı yazısını görünce yutkundum. Ne yani ailem beni evden mi şutluyordu?

"Anne neler oluyor bu yazı da neyin nesi?" Elimi yatılı tabelasına götürdüm. Gerçekten öfkeden delirmek üzereydim.

"Kızım, bu okul sana uygun bir okul fâkât yaşadığımız yere göre oldukça uzak. Ee tabi babanın da işleri var yani her gün seni bırakamaz ki. Ayrıca servis yokmuş. Hem senin için daha iyi bir sürü arkadaş edineceksin ve oda arkadaşların olacak." Ne yani bir de oda arkadaşım mı olacak yok daha neler!

"Kızım dondun kaldın bir şey söylesene." Ne söylememi bekliyor bunlar? Ayol gız çok sağolun mükemmel bir fikir mi diyeyim? Bu sefer de babam konuştu.

"Kızım tek negatif kısım okulun yakınlarında bir de erkeklerin yatılı okulu var. Ama senin için bir sakınca olduğunu düşünmüyorum." Ben 18 yaşıma gelmedim. Hâlâ çocuğum. Ayrıca korkarım aslında bu bir bahane neden ben korkacağım onlar benden korksun.

"Kızım hadi içeriye girelim." Eski okulumu özlemiştim. Ah neden ben böyle bir sey yaptım ki!

"Anne ben okul değiştirmekten vazgeçtim. Eski okulumu çok ama çok seviyordum. Lütfen, geri dönelim." Beni dinlemeyeceklerini biliyordum fakat bir şansımı deneyeyim istedim. Benim şansım var mıydı ki?

İçeriye girmiştik. Kesinlikle okulun içi ile dışı aynı değildi. Resmen çöplük. Gerçekten abartmıyorum. Daha sonra müdürenin odasına girdik. O an gözüme bir tablo çarptı. Tabloda küçük bir kız resmi vardı ve içimden geldiği gibi konuşmaya başladım.

"Müdüre Hanım şu arkanızdaki tabloda küçük bir kız çocuğu var. Sanırım kendileri sizin kızınız oluyor. Aynı size benziyor gerçekten. Küçücük kızınız makyaj yapmış. Hiç sağlıklı değil. Ayrıca eyelinerı düzgün çekememiş, dalgalı dalgalı olmuş. Ayrıca sizin gözlerinizdeki eyeliner ile tabloda görmüş olduğum küçük kızınızın eyelinerı neredeyse aynı." Daha sonra yeni yatılı okulumun müdüresi bir şey söylemek üzere dudaklarını araladı. Ne diyecekti acaba? Neden dünyaya meraklı melahat olarak geldim?

"Buseciğim, tabloda gördüğün küçük kız benim." Ne? Resmen kadının gözünün içine baka baka sen ne kadar berbat makyaj yapıyorsun dedim. Of Buse geçmiş oldun 1 düşman kazandın. Harika. Annem konuşma artık Buse yalvarırım bakışı attı. Babama baktığımda ise hâlâ eyelinerin ne olduğunu çözememiş gibiydi. Benim derdim ise ' ben burada ne yapacağım?'

Müdüre Hanım el sıkışmak üzere elini bana uzattı ve el sıkışma merasimi oldu. Umarım yeni geldiğim için bana yeni çocuk demez. Aslında az önce Buse demişti. Belki de ailem yanımda olduğu için öyle söylemişti. Şunu fark ettim kadının ismini hâlâ bilmiyordum.

"Müdüre Hanım sizin isminiz neydi acaba?"

"Fatma. Ama sen bana Fatoş Hanım da diyebilirsin." Fatoş mu? Ne?

Fatoş Hanım (!) Kalacağım yeri, oda arkadaşlarımı yani her yeri göstermişti ama kantini göstermemişti. Nasıl yani benim gibi yemekten vazgeçemeyen birine nasıl kantin gösterilmez? Müdüre Hanımımızın yüzünü daha fazla görmek istemediğim için oda arkadaşlarımdan tanıştırdığı bir kızın yanına gittim. Bu arada hafızam gercekten çok iyidir. Anında her şeyi aklımda tutabilirim. Dersler hariç...

"Selam Azra." Azra benim oda arkadaşımdı. Ayrıca tipi hoşuma gitmişti. Ah ne diyorum ben her neyse kantinin nerede olduğunu ona sormanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Çünkü onunla tanışırken hamburger yiyordu.

LİSELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin