Tam iki gün boyunca uyudu güneş. Hiçbir şey bilmeden öylece gözleri kapalı kaldı. Yüzünden başka yanan bir yeri yoktu aslında. Ama uyanmadı. ! Ya da uyanmak istemiyordu. Son gördüğü şey iki kara poşetti. Hayatının hepsi o iki poşete sığmıştı da o hiçbir yere sığamamıştı işte. Sesler duyuyordu , kısık acı dolu. Ona acıyorlardı . Üzülüyorlardı belki de . Arkasından vah vah diyen de olmuş muydu.
Gözlerini acıyarak ta olsa açtığında bembeyaz bir tavan karşıladı önce onu. Sonra yoğun ilaç kokusu. Sevmezdi bu kokuyu Güneş. Her ay kardeşini getirdiği hastanede solurdu bu kokuyu. Hastane kokusu melek demekti onun için. Boğazına kocaman bir yumru oturduğunda zorla yutkunmaya çalıştı. Başını kaldırmaya çalıştığında bir el ensesinden destekleyip dudaklarına su uzattı.
İçinin yangının söndüremezdi belki ama dudaklarından ki yangın sönmüştü işte.
"Biraz daha iyi misin " dedi adam kısık sesle. Güneç açık olan tek gözüyle adama baktı.
"Murat "
"Buradayım hadi biraz daha iç " Sevmezdi ki o Muratı. 15 yaşından beri her gün onu sevdiğini söyleyen mahallenin belalısıydı bu adam.
Başını yastığa geri koyduğunda adamın yüzüne baktı. Sahi şimdiye kadar hiç dikkatli incelemiş miydi onu. Hayır sanmıyordu !
Hiç erkek gözüyle bakmamıştı gözlerine. Keşke şimdi de bakmasaydı da görmeseydi o gözlerinde ki acıyı. Tek gözünden düşen damla çenesine doğru yol çizdiğinde adam baş parmağıyla sildi göz yaşını.
"Gittiler değil mi ? Yoklar artık "
Murat başını eğdi. Her zaman dik olan omuzları düşmüştü.
"Başın sağ olsun " diye mırıldandı adam.
Gözlerini kapattı kadın.
İki kara poşet .. Üç hayat. Kendisi de yaşasa da ne olacaktı ki bundan sonra. Niye yaşayacaktı ?
Annesinin iyileşmek için paraya ihtiyacı yoktu artık. Meleğinin sevdiği yemekleri de yapamayacaktı bundan sonra.
Üniversiteye mi gidecekti .. Niye ?
Hangi hayatını kurtaracaktı okuyup ta .
Yerinde doğrulup ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Ayağa kalktı. Önce başı dönse de toparladı kendisini. Murat'ın elleri hemen yanındaydı. Onu tutmak için hazır bekliyordu.
Odanın içinde ki tuvalete girdi. Yavaşça aynaya döndü. Hemen arkasında Murat ona bakıyordu. O da kendisine baktı. Araladı açık olan tek gözünü. Bir yanağı gözü dahil sargılıydı.. Niye ?
Hah yanmıştı değil mi ?
Evet yanmıştı. O zaman niye hissetmiyordu. Niye canı yanmıyordu. Fiziksel acıyı hissetmeyecek kadar kötü durumda mıydı ?
" Eve girdiğinde " dedi adam . Konuşmak ta zorlanıyordu. O geceki gibi güzünden bir damla yaş yuvarlandı ..
"İlerlemişsin odaya kadar. Odanın kapısı kırılmış hatta."
"Ben kırdım " diye mırıldandı Güneş.
Murat başını salladı.
"Annen ve melek odadaymış onlara ulaşamadan çatı çökmeye başlamış .. Yanan kapının üzerine düşmüşsün . Yüzünün bir tarafı yanık. Doktorlar müdahale ettiler ama "
Güneş tekrar baktı aynaya.
"Ne zamandır hastanedeyim "
"İki gündür "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLMEK İÇİN YAŞA ! ARA VERİLDİ
Fiksi UmumÖLMEK İÇİN YAŞA ! Bu Hikaye de klişeler yok. Mutlu bir hayat yok. Saf bir kız yok. Aşık bir adam yok. Acımazlığın diz boyu olduğu bir dünya da hayatta kalmaya çalışan , karşı karşıya gelmiş iki kişi var. Ölümün soğuk nefesini ensesinde hisseden...