-10-

3 0 0
                                    

Prof. Dr. Serap Kızılpınar yazıyordu kapılda... İçeri girdiğimde her taraf bitki çayı kokuyordu. Beyaz önlüğüyle sanki uhrevi bir kişilik bana hoş geldin demişti. Gerçekten hoş gelmiştim. Her seansı iple çekiyordum. Kimseye anlatamadığım şeyleri anlatıyordum Serap Hoca'ya. Babamın şahit olduğum çapkınlıklarını, annemin babam yokken ona ait tüm eşyaları karıştırdığını, akşam olduğunda hiçbir şey olmamış gibi beni üzmemek için oynadıkları tiyatroyu. Her defasında asık suratla girdiğim odadan tebessüm ederek ayrılıyordum. Ama hastaneden çıkınca o asık hal yine hal yine gelip suratıma oturuyordu.

Gittiğim dershane Ankara'nın en çok tavsiye edien ve gelir düzeyi yüksek ailelerin çocuklarının devam ettiği bir dershaneydi. Bizim ailenin de maddi durumu kötü sayılmazdı.

Babam önemli bir devlet kurumunda genel müdür yardımcısı, annemse vergi müfettişiydi. İkisinin de meslekleri bürokrasiyle alakalıydı.Ben de Kemal'in sürekli dalga gerçtiği gibi bürokrat çocuğuydum.

Annemle babam işleri gereği sosyal çevreleri de geniş olan insanlardı. Babamın şehir içi ve şehir dışı toplantıları, yurtdışı gezileri, annemin ise denetimler için gittiği iş seyahatleri beni yalnızlığın ortasında karmaşık ve hüzünlü bir duygu kalabalığıya baş başa bırakıyordu.

Aşka DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin