Bir aşık, kendini içtenlikle yazabilir mi? Bunu mesaj olarak yazmıştım, uyumadan önce. Gözlerim uykuya teslim olduğunda, zihnimde kalan son cümleler bunlardı. Adeta, kırıntılarını hissettim rüyalarımda. Bu mesajıma karşılık, bana mesaj attı aşık olduğum kadın. Aslında ihtiyacım olan şeyleri yazmadı ama mutluydum, onun cümlelerini karşımda gördüğümde. Onunla uyanmak gibiydi. Sanki sabaha yakın bir zamana kadar, konuşmuştum onunla ve sabaha karşı bir saatte sevişmiştik. Beraber uyumuştuk ve ben uyandığımda onun yanındaymışım gibi. 'Hayalindeki kadına aşıksın' dedi. 'Beni gözünde çok büyütüyorsun. Büyüttüğün, abarttığın kadar değilim. Bu yüzden beraber zaman geçirmek istiyorum seninle. Acaba, böyle olunca aşkın ne hale gelecek? Aşkın, direnebilecek mi buna? Beni sevmeye devam edecek misin? ' Bana sorduğu bir soru değildi ama soru işareti vardı cümlenin sonunda. O çengelimsi işaret sivri ucunu bana geçirdi adeta. O soru işareti dolaştı durdu içimde.
Ona aşık oldukça daha iyi anladım. Aşık olduğum kadın, aslında ulaşmak istediğim karakterdi. Benim için 'ideal' olandı. Asla onun kadar özgür ve onun kadar cesur değildim. Onunla olma çabası bile bana minik bir casaret veriyordu. onunla olma hayali. O yüzden o mesajlaşma anı, çok büyük bir duygu uyandırdı bende. Sanki ünlü bir şairin, gizli bir mektubunu okuyormuş gibi . O ise inatla bana, içimde yarattığım kadına aşık olduğumu yazıyordu. 'Bir aşık içtenlikle kendini yazabilir mi?' mesajımın altına hemen yorumunu yazmıştı. Peşinden gülücük koyarak :' Senin gözünde büyüttüğün kadar değerli değilim ' dedi. Ardından 'bence' diye ekledi. O 'bence' nin iki yanına koyduğu tırnak işareti, aslından özetliyordu yazışmamızı. İki yanından kolunu tutan bir kolluk kuvveti gibi... Suçluyu götüren iki görevli.
Yenidenİzmir'e gidiyorum. İşte yine ona aşık olduğum kente. Kimine göreyse, içimdeuğraşmak istediğim bir şey yaratmak istiyordum. İstanbul'da bir kafede karşılıklısigara içerken Burak'la dedi ki :' Git ve gör. ' Onu ne kadar sevsem de bununkarşılığının olmayacağını söylüyordu. Yine de denemek istiyordum. Seyhan'laberaber yola çıkmıştık. Gece süren sıkıntılı bir yolculuktan sonra İzmir'evardık sabah. Güneş ışıklarından yapılma demir perde gibi indi sabah önümüze.Ne tuhaf ki, yıllar önce otobüsle giderken İzmir tabelasını gördüğümde kalbimyerinden çıkacak gibi atıyordu. Bense elimde kağıt kalem bir şeyler karalamayaçalışıyordum. Kalem ve kağıt otobüsün virajlarına ve kıvrımlarına dayanamıyor,kağıda yamuk-yumuk harflerle bir yazı yazmış oluyordum. 3. Richard oyunundakireplik gibi : 'Bin tane kalp çarpıyor göğsümde'... Şimdi o göğüste o kalp atmıyorama yine de heyecanlıyım onunla aynı şehirde olacağım için. Sırtımdaki çanta,beni kambur bir kaplumbağa haline getirmişti. Bir an önce onu bir yere bırakmakistiyordum. Ardından da Ayşegül 'le mesajlaşmak... Acaba şu an ne yapıyor?Muhtemelen uyuyor. Gündüzün ortalarında aradım onu. Bu sefer hiç duygusalkonulara girmeden, standart bir tonla konuşmak istiyordum. 'İzmir'e geldim evet. Çantamı aldım ve çıktım. Sanki İstanbul 'da otobüsle bir yerden bir yere gider gibi . Bugün seni görebilir miyim? Aslında plansız, programsız çıktım. Öylesine. Çantamı nereye bırakırsam orada kalacağım' Peş peşe sıraladım bu cümleleri ama hiç de öyle değildi. Hiç de o kadar cesur biri değildim. Plansız bir şekilde çantasını alıp yollara düşecek kadar... Tek belirsizliğim, akşam nerede kalacağımı bilmiyor oluşumdu. 'Bugün, görüşmemiz zor. Sen bugünü arkadaşının evinde geçir, yarın için haberleşelim' dedi. Telefonu kapattığımda bir kültür merkezinin birinci katındaydım ve yukarı- aşağı gezip duruyordum . Aynı içimdeki düşünceler gibi gezinmelerim de düzensizdi. Seyhan'la beraber bir etkinliğe gelmiştik ve ben bir an önce buradan ayrılıp onun yanına gitmek istiyordum. 'Senin olmadığın bir yerde mutlu değilim' demek istiyordum ona bana 'nasılsın' diye sorduğunda. Ama olmayacaktı bu. Bu cümleyi ona kuramayacaktım. Çünkü bunu 'baskı yapmak ' olarak adlandırıyordu. Bu sözlerimle ben onun üzerinde' bir sevgi baskısı' kuruyordum ve bu baskı onu benden daha da fazla uzaklaştırıyordu. 'bana baskı yapma ' diyordu. 'Zamana bırak. Şu süreci atlatmalıyım. Sonrasında konuşuruz, oluyor mu diye. Hem belki de ben sana karşı aynı şeyleri hissetmiyordur.' Demişti, geçen yılki konuşmamızda. O 'belki' nin peşindeydim ben de. Belki de o haklıydı, bir hayaleti seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bekle... Gelmeyeceğim...
RomanceBekleyiş, gücünü 'kendinden' alan çok nadir durumlardan biri. O yüzden bu kadar güçlü bu duygu bende. Sen de bana böyle diyorsun: Bekle, gelmeyeceğim.