Okul bugün oldukça yorucu geçmişti. Sınavlar yaklaşıyor, dersler yoğunlaşıyordu. Bitkin bir şekilde kendimi eve atmıştım. Sanırım annem gelene kadar uyumak için şansım vardı ve bunu değerlendirmeliydim.
Annemin içeri girmesi ile uyandım. Uyuduğumu anlamış olacak ki pek ses çıkarmadan evin içerisinde bir şeyler yaptı ve mutfağa geçti. Bu sırada ben de uykumu üzerimden atmaya çalışıp annemin yanına gittim. Oldukça düşünceli duruyordu. Hoşgeldin faslını geçtikten sonra bana bir şey söylemesi gerektiğinden bahsetti. Sanırım düşünceli olmasının sebebiyle ilişkili bir şey olacaktı bu.
" Dün Edebiyat öğretmenin aradı. Seninle ilgili bir takım endişlerinden bahsetti bana. Artık eskisi gibi bir öğrenci olmadığından, eski neşeni kaybettiğinden hatta artık seni tanıyamadığından...(Araba konusundan bahsetmemiş olacak ki annem hiç sormadı.) Son zamanlardaki halin,tavrın onun da dikkatini çekmiş. Uzun uzun konuştuk ve bir psikolog desteği alabileceğini bunun senin için iyi olacağını söyledi. Bu fikir benim de çok aklıma yattı. Öğretmeninin tavsiyesi ile bir yerden randevu ayarladım. Dün hemen uyuduğun için sana bundan bahsedemedim. İlk seansın yarın okuldan sonra. Beni kırmayıp gideceksin değil mi?"
Dursaksadım ama düşünmek için pek bir fırsatım yoktu ve annemi dinleyip gidecektim. Aklımda onlarca soru belirmişti bile. Bir psikolog bana ne yapabilirdi ki? Ona ne anlatacaktım? Benim asıl sorunum neydi? Annemle biraz daha konuşup daha fazla detay öğrendim. Yarın ki psikolog deneyimim nasıl olacaktı bilmiyor ve çok merak ediyordum.
...
Psikolağa gidiyordum ama hâlâ ona nelerden bahsetmem gerektiğini bilmiyordum. Kliniğe girdim ve çok beklemeden kendimi psikoloğumun odasında buldum. Odada geçen konuşmayı olduğu gibi yazıyorum;
"Merhaba küçük hanım."
"Merhaba." oldukça çekiniktim.
"Adın Merve olmalı öyle değil mi?"
"Evet adım Merve."
"Ben de Mert tanıştığıma memnun oldum."
"Ben de memnun oldum."
"Bugün kendini nasıl hissediyorsun?"
"Bilmem sanırım biraz tuhaf."
"Neden tuhaf?"
" İlk defa bir psikolağa geliyorum ondan olabilir."
"Anlıyorum. Son zamanlarda hayatın nasıl gidiyor? Her şey yolunda mı?"
"Ben.. ben bilmiyorum ama her şey yolunda olsa burada olmazdım ki. Sanırım değiştim biraz son zamanlarda canım sıkkın da oluyor."
"Canını ne sıkıyor?"
"Aslında tam olarak ben de bilmiyorum. Böyle aniden sorunca verecek bir cevap bulamadım."
"Peki o zaman şöyle yapalım; son bir hafta içerisinde canının en sıkkın olduğu, moralinin bozulduğu kendini kötü hissettiğin anını anlatır mısın bana? Acele etmeden şöyle bir düşün."
Düşünmeye pek de gerek duymadan iki gece öncesi gelmişti aklıma ve söze başlamıştım:
"İki gece önce, aslında çok yorgun ve uykuluydum. Bir an önce uyumak istiyordum. Ama bir şey uyumamı engelliyordu. Bir şeyi düşünüyordum, birisini... Ama neyi düşündüğümü bilmiyordum. Ağlamak istiyordum, çok ağlamak. İlk başta olmadı ağlamayı bile başaramadım. Düşünmekten kafayı yiyecektim hatta bir ara ciddi manada delirdiğimi zannettim. Çok korktum ve işte o zaman ağlamaya başladım. Gün içerisinde yaşadıklarım geçti gözümün, zihnimden. Saatlerce uyuyamadım. Düşündüm, düşündüm ve yine düşündüm. İyi ama neyi düşünüyordum, kimi düşünüyordum, aklıma bu kadar takılan şey neydi, o an kimin olmasını istiyordum yanımda... Boşluktaydım, kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum. Nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum. Ama uyandığımda yastığım hala ıslaktı."
O an yeniden doldu gözlerim, psikoloğum beni dikkatle dinliyordu.
"Gerçekten neyi düşündüğünü bilmiyor musun?"
"Hayır."
"Mesela kimler geldi aklına ya da hangi olaylardı seni bu kadar düşündüren."
"Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Sürekli birilerinin bir şeyin eksikliği var ama bu ne bilmiyorum."
"Bak şöyle bir şey yapalım. Çok fazla belirsizlik var öncelikle bunları ortadan kaldırmalıyız. Bu yüzden bir daha böyle bir an yaşarsan hemen eline kağıt kalem al ve düşündüğün her şeyi, her detayı yaz. Bir de o gece neyi düşündüğünü, kafana neyin takıldığını bulmaya çalış. Nelerin olabileceğini de bir kağıda yaz ve bir dahaki sefere öyle gel. Bunun için sana iki gün veriyorum. Dolu dolu iki gün bunu iyi değerlendir. Bugün ve yarın. Pazar günü seni yeniden bekliyorum. Söylemek istediğin başka bir şey var mı?"
"Yok."
" O zaman seni daha fazla tutmamın bir alemi yok Merveciğim. Görüşmek üzere."
"İyi günler."
İlginç bir deneyimdi ve klinikten çıkar çıkmaz benden istenildiği gibi düşünmeye başlamıştım bile. Sadece iyi bir şeyler olmasını umut ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Çığlık
Novela Juvenil16 yaşında bir kız düşünün içinde çok şey birikmiş ama dışa vuramıyor, patlamya hazır ama hareket etmeye mecali yok üstelik insanlara karşı son derece güvensizlik hissediyor... Böyle bir kız neden böyledir, sonu ne olur? Merak edilen soruların cevap...