Yunan mitolojisinde büyük Tanrı Zeus'un gazabı yüzünden insanların ruh eşlerinden ayırıldığına inanılır.
Tanrı Zeus, tüm insanları bir bedende dört kol, dört bacak, iki kafa ve iki yüz olmak üzere sırtlarından birleşik olarak yaratmıştır. Fakat bu insanların bedenlerinin ortasında birleşen kalpleri tektir.
Bir gün Zeus halkının refah içinde mutlulukla yaşadığını ve kendisini unuttuğunu görerek onları gözleri kör edecek kadar parlak bir şimşekle birbirlerinden ayırmıştır.
Böylelikle insanlar iki kol, iki bacak, tek kafa ve yarım bir kalpten oluşan yeni haline bürünerek dünyanın her tarafına dağılmışlardır.Tanrı Zeus'un bu zalimliği efsane şekliyle günümüze kadar ulaşmış ve birbirine kavuşamayan aşıkların Zeus'u suçlamalarına sebep olmuştur.
Kalplerinin diğer yarısını bulanlar için ise Zeus'un zalimliğinin hiçbir önemi yoktur.
Jeon Jungkook sevgilisiyle tanıştığı günden beri kan pompalayan küçük bir organın önemine defalarca kez şahit olmuştu. Kalbinin yarısı acı içindeyken ona derman olamamak berbat hissettirmişti.
Şimdi ise aylardır bekledikleri kalp nakli gerçekleşmişti. Her şey bir anda olmuştu. Uygun kalp bulunmuştu ve günün ilk yarısında Chin Hwa ameliyata alınmıştı. Doktordan ameliyatın başarılı geçtiği haberini aldığından beri mutluluktan yerinde duramıyordu. Ne kadar uykusuz ve yorgun olsa da birden enerjiyle dolmuştu. Oradan oraya koşturuyor ve tanıdık gelen tüm hemşirelere müjdeli haberi veriyordu.
Ama küçük bir sorun vardı. Dün sabahtan beri Park Jimin ortalıkta yoktu.
Jungkook defalarca kez ona telefon etmişti. Tüm hastaneyi aramış ve hatta Yoongi ile bile görüşmüştü. Jimin'in aniden ortalıktan kaybolması içini huzursuz etse de sevgilisi için mutlu olmaktan kendini alamıyordu. Akşam saatlerine yaklaşırlarken Hwa henüz uyanmamış olmasına rağmen özel odaya alındı. Doktorlar yarına kadar gözlerini açacağını söylüyorlardı.Jungkook Hwa'nın odasındaki koltukta oturmuş onu izlerken kapı yavaşça açıldı ve içeriye artık çok daha tanıdık oldukları hemşire girdi. Chin Hwa'ya bağlı olan kablolarla ilgili bir şeyleri kontrol ettikten sonra odadan çıkacağını sanmıştı. Fakat hemşire yanına geldi.
Beyaz önlüğünden iki beyaz zarf çıkartarak Jungkook'a uzattı.Jungkook ifadesizce zarflara bakarken hemşire konuştu. "Jimin sana veda edemediği için üzgün olduğunu iletmemi istedi ve bunları verdi."
Jungkook afallamış bir şekilde iki beyaz zarfı parmaklarıyla tuttu. "Ne demek oluyor bu? Nereye gitti Jimin?"
Hemşire Jungkook'un sorularına aldırmadan omuz silkerek odadan çıktı.Zarflardan birinin üzerinde "Jungkook'a" diğerinde ise ''Chin Hwa'ya'' yazıyordu.
Titreyen parmaklarıyla zarfı araladı ve içinden çıkan iki sayfalık yazıyı okumaya başladı.
"MerhabaEğer şu an bunu okuyorsan Chin Hwa gayet sağlıklı bir şekilde aranıza dönmüş olmalı. Doktorun verdiği haberden sonra ne kadar mutlu olduğunu hayal edebiliyorum. Keşke yanında olup bu anlara şahitlik edebilsem.
Keşke dudaklarının kıvrılışına, yanağında oluşan minik çukura ve tatlı kahkahalarına şahitlik edebilsem.Tatlı kara gözlerin dolu doludur şimdi. 'Nerede bu Park Jimin, ne diye bu saçma mektubu okuyorum?' diye sorguluyorsundur kendini.
Buradayım işte!
Kalbimin senin için attığı son dakikalarda seninle konuşuyorum.
Merak etme her şeyi anlatacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenia | Jikook
Non-Fiction"Lütfen sevgiline söyle, benim kalbimle çok sevsin seni."