GG

31 5 25
                                    


Allah'ım sana geliyorum! Şu an Selim ile birlikte uçaktan iniyorduk! Kazasız belasız Rize'ye varmıştık.

Bavulumu Selim'e verip Rize'nin eşsiz doğal kokusunu içime çektim. Gözlerim kapalı yürürken Selim koşarak bana yetişti ve yanağıma küçük ufacık varla yok arası bir öpücük kondurdu. Gözlerim hızla açılırken Selim'in sırıtması genişliyordu.

"Selim ya! İnsan içinde ne yapıyorsun?!?" Umursamaz Selim Karaçay tavrını ortaya koymuştu yine! Omuz silkti ve taksiye yürümeye devam etti. Allah'ım bu çocuk beni çıldırtacak!

Taksiye bindik ve yaklaşık yarım saat içinde eve vardık. Taksimetre 100 lira yazdı şuncacık yere! Bir yuh dedim ama Selim bana ters ters bakınca sustum.

Bavullar yine Selim'in elindeydi. Ben de evi inceliyordum. Ev normal bir yayla eviydi- Yayla evi mi!? Selim!!

Kendimi sakinleştirip Selim'in peşine takıldım. Selim'in eli dolu olduğu için kapıyı ben çaldım. Henüz elimi tokmaktan indirmemiştim ki kapı açıldı. Hızla Selim'in arkasına geçerken kapıyı açan bizim yaşlarımızda ki çocuk içeri gitti. 2 dakika sonra tonton bir teyze koşarak geldi. Hızlıca Selim'e sarıldı.

••••

Hoş geldin 5 gittin faslı geçilmiş, salonda sohbet ediyorduk. Evin iç dizaynını bir iç mimar yapmış gibiydi. Yani harika!

Şenniz Annemi çok sevmiştim, Agah babamı da. Sanırım tek sorun Cenk'di. Geldiğimden beri bana iğrenç bakışlar atıyordu.

"Kizum bize bir kahve yap da içelum" Şenniz annemin tatlı ricasına karşılık gülümseyip mutfağa ilerledim.

İyi de hiçbir şeyin yerini bilmiyordum. Geri salona döndüm. "Şey ben öyle mutfağa gittim ama hiçbir şeyin yerini bilmiyorum" dediğimde Şenniz annem gülümsedi.

"Cenk uşağum göster eşyalarun yerlerinu gelunume!" Dedi şakayla karışık Cenk oflayarak önümden geçip mutfağa gitti. Ardından ben de mutfağa gittim. Ben gittiğimde tüm malzemeler tezgahın üstündeydi. Şaşkınca ona döndüğümde hızlıca çenemi kavrayıp beni duvara yapıştırdı. Sırtım hızla soğuk duvarla buluşurken ağzımdan boğuk bir mırıltı çıktı sadece.

Onu ne kadar itmeye çalışsamda bedeni benden daha iriydi. Gözleri sinirle yüzümde gezinirken derdini söyledi. "Selim'den ayrılacaksın! O seni  hak etmiyor! O seni aldattı hem de defalarca ! Ne kadar iğrenç, değil mi?! Oysa ki ben sana asla öyle bir şey yapmam!" Psikopatca gülümsedi ve "Bu yüzden sadece benimsin bir tanem. Şunu unutma Cenk Karaçay eninde sonunda istediğini elde eder!" Dedi ve pis ellerini kollarımdan ve ağzımdan çekti. Tam gidiyordu ki bir şey hatırlamış gibi geri döndü.

"Ha unutmadan bunlar aramızda kalsın. Yoksa o çok sevdiğin 'Şeftali' arkadaşlarını gözümü kırpmadan öldürürüm. Özellikle de Oğuz'u." dedi ve göz kırpıp gitti.

Ben hâlâ olanların şokunu atlatmaya çalışırken Selim geldi. "Hayatım.. Gizem, iyi misin? Betin benzin atmış."
sadece kafa salladım. Olayın aslını astarını öğrenmeden bir şey söylememeliydim. Selim kahveleri yaptı ve götürdü. Ben de uyumak istediğimi söyleyip odama çıktım. Bu kadar ekşın bana bile fazlaydı.

Gece yarısı saat 2 - 3 civarı uyandım. Mutfağa gidip su aldım. Bardağı yerine koyarken pencereden Cenk'i gördüm. Köpek herif! Kolumu morartmıştı.

-Tuesday- (V.Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin