3

1.6K 161 116
                                    

Akane
——————————————
"Hadi Midoriya yapabilirsin!"

"Bu kadar çalışmaya dayanamıyorsan nasıl "One For All"a sahip olmayı düşünüyorsun hadi!"

Antrenmanımızın 2. günüydü ve Midoriya şimdiden ölü gibiydi. Gerçi onu suçlayamazdım, ne de olsa o benim gibi uzun zamandır çalışmıyordu, kası pek yoktu. O plajdaki eşyaları çekerken ben de yanında günlük sporumu yapıyordum. Midoriya'ya verilen görevi görünce tempomu biraz daha arttırmam gerektiğini düşünmüştüm. Günün sonunda Midoriya'nın kenara çektiği çöplükleri özgünlüğümü kullanarak çöp istasyonlarına ışınlıyordum. Hem etrafın temizlenmesine yardımcı olmak hem de gücüme olan yetkimi arttırmak benim çok işime yarıyordu. Midoriya'nın bu 10 aylık serüveninde aldığı yolu hafta hafta bir deftere yazmaya karar verdim. Kısa kısa notlar tutacaktım ve araya fotoğraflar falan da eklemeye niyetliydim.(Her hafta sonunda durumunun hali)

Hafta 1
Midoriya gayet iyi bir başlangıç yaptı. Dediğim gibi başlangıç. İkinci gün bayıldı zannettim iki kere. Ayrıca gün geçtikçe okula ölü gibi gidip ölü gibi gelmeye başladı

Hafta 2
Giderek güçleniyor fakat gerçekten zombi gibi dolaşıyor. Ona yemek listesi hazırlasam iyi olacak.
.
.
.
.
Hafta 43
En sonunda Midoriya 10 aylık çalışmasını başarıyla bitirdi. İlk haline göre kat ve kat daha güçlü.Yarın büyük gün.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Dün son notumu yazdığım defterimi son kez bakıp çantama attım. Evden çıkıp sahile gittim, artık çöplük olan yer gerçek anlamda bir sahil olmuştu. Son kez orada All Might ile buluşacaktık -gücünü Midoriya'ya aktaracaktı- sonra da U.A ya gidecektik. Saat 6'da sahildeydim. All Might ile karşılaştım sahilin kapısında, birlikte içeri girince Midoriya'nın çoktan burada olduğunu gördük. Kısa süreli bir konuşmadan sonra All Might Midoriya'ya artık gücünü vereceğini söyledi. Midoriya'nın gözleri sevinçten parlıyordu ama All Might'ın dediği ile o parıltı yok oldu.

"Bunu ye."

'... Ne?'

Kendimi gülmemek için zor tuttum. Midoriya'nın yüzünden kesinlikle böyle bir şey beklemediği belli oluyordu. Ben de bir kaç hafta özgünlüğün aktarılması için DNA'nın aktarılması gerektiğini öğrendiğimde aynı tepkiyi vermiştim. Ve bu DNA geçişi için en uygun şey saçtı. Tanrım, gerçekten iğrenç.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Midoriya, Midoriya hey Midoriya!"

Bütün yol boyunca Midoriya'nın ilgisini çekmekle uğraştım durdum. Kendi kendine 'acaba saçı doğru mu yedim?' gibi saçma sapan sorular soruyordu. (yani kusura bakma ama saçı nasıl yanlış yiyebilirsin?)
En sonunda bıktım ve ilgisini çekeceğini düşündüğüm için ilk ismiyle seslendim.

"Izuku"

Midoriya yürüken donakaldı ve bana yavaşça döndü. Söylediğim şeyi algıladığında yüzünü giderek kızarmaya başladı. Bense onun bu durumuna güldüm.

"Hadi ama sen de beni çağırırken benim ilk ismimi kullanıyorsun, artık seni iyice tanıdığıma göre bence ben de seninkisini kullanmasam haksızlık olur."

Aslında şaka olsun diye söylemiştim ama Midoriya bunun farkında değildi.

"Ta- tamam, O -o zaman bana Izuku di-diyebilirsin!"

"Ahaha tamam öyleyse Izuku-kun!"

"Izuku-kun mu?!"

Biz böyle sohbet ederken çoktan U.A'nın ön kapısına gelmiştik. Ben tam başka bir şey söyleyecektim ki arkadan birisi bağırdı:

"Oi, Deku, senin burada ne işin var!"

"De-deku mu? Bu çocuk Midoriya'nın bahsettiği sinirli çocukluk arkadaşı olmasın?" diye içimden düşündüm fakat bir şey demedim, sadece izledim. Onunla geçmişimiz hakkında daha önce konuşmuştuk biraz. Anlattıkları arasında hep sinirli bir çocuklu arkadaşı vardı. Bunu düşünürken Midoriya bir şeyler geveliyordu fakat çocuk yanından geçip gitti. O giderken bende onu dikkatlice izliyordum. Önüne bakarak yürürken bir anda durdu, bana döndü ve bana şöyle bir 5 saniye baktı. Sonra sırtını dönüp ilerlemeye devam etti.
.
.
.
Bu neydi şimdi????

Ben çocuğun arkasından baka kalmışken yanımdan kahverengi bir kız geçti bana doğru el sallayarak- pardon Midoriya'ya el sallıyormuş. Okula girerken kızın niye el salladığını anlattı.

Salona girdiğimizde koltuklara oturduk ve şansıma ne oldu. O sinirli çocuk ile Midoriya'nın arasında kaldım. Ne hoş. Çocuk sinirli sinirli yine bana baktığında ben de ona döndüm ve 'Ne var.' diye sordum. Sesim beklediğimden daha sinirli çıkmıştı ve bu onu daha da sinirlendirmiş gibi gözüküyordu. Oda bana "Ne yapıyorsun be!?' diye cevap verince Present Mic konuşmaya başlayana kadar birbirimize kötü bakışlar attık. Çocuktan gözlerimi ayırdıktan sonra Midoriya'nın yanımda parıltılar saçarak mırıldandığını gördüm ve 'acaba çarpıldı mı?' diye düşünmekten kendimi alamadım . Sonra Midoriya'ya fısıldadım.
'İzuku,biraz fazla mırıldanıyorsun, insanlar rahatsız oluyor.'
'Ahhh, pardon. Present Mic'i hiç bu kadar yakından görmemiştim de!'
*Bu çocuğu öğretmenlerle tanıştırmayı bir yere not alsam iyi olacak*

Present Mic her zamanki saçma bağırışlarından sonra sınavın nasıl olcağını anlattı, sonra uzun boylu bir çocuk parmağını kaldırıp konuştu. Saçma bir şey hakkımda konuştuğunu düşündüğüm için dinlemedim ama sonunda Midoriya'ya laf atınca dikkatimi ona verdim ve bu işi herkesin önünde yaptığı için kendi kendime mırıldandım.

'Bu çocuk benim elimde kalır.'

En sonunda salondan çıkınca herkes kendi alanına gitmeye başladı. Izuku'ya iyi şanslar dileyip kendi alanıma doğru yürümeye başladım. Anlaşılan arkadaşlık ilişkisi olan kişiler aynı yerde olunamıyordu. Ben 'A' grubundayken o 'B' grubundaydı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

'Ah hadi ama yaaaaa!' diye düşünmekten kendimi alamadım o sinirli çocuğu görünce. Gücünün 'patlama' olduğunu biliyordum (Midoriya sağolsun) fakat diğer insanları daha önce hiç görmediğim için onun yanına gidip ona niye bana baktığını gerçek anlamda sorabileceğimi düşündüm. Yanına gidip onun omzuna dokundum. Benden bir kaç santim uzundu. Sinirli bir şekilde -yakından bakılınca aslında kaşları çatık dolaşmasa güzel bir yüzü var- bana döndü.

'Bana niye öyle baktın?'

'Ne zırvalıyosun be?'

'Beni ilk gördüğünde bana baktın boş boş, niye?'

'Ha o mu... Ne kadar çirkin olduğuna bakıyordum.'

Ne kadar gıcık birisi!

Tam ona laf atacaktım ki hoparlörlerden Present Mic'in sesi geldi:

HADİ SINAVVVV BAŞLASINNN!!!!

The U.A. Student! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin