-25-

3K 227 145
                                    

Köy meydanında indiğimizde etrafa masum masum bakıyorduk çünkü kimse yolu bilmiyordu. Ben dahil. Çünkü birkaç yıldır köye uğramamıştım ve pek değişiklik olmasa da yolları hatırlamıyordum.

Yanımızda az eşya olması iyiydi. Eğer kızlar da gelseydi eminim ki bir de bavul taşıma sorunu olacaktı ama neyse ki biz dönüşümlü giyeriz diye düşünüp en az eşya alıp gelmiştik.

"Ee şimdi ne taraftan gidiyoruz?" Berke etrafı incelerken ilgisiz bir şekilde sordu. Aklının giden kızda olduğunu biliyordum ama neyse.

"Hatırlamıyorum kanka. En iyisi birisine sormak." Ocak ayında olduğumuz için soğuk rüzgarlar yüzümüze yüzümüze vuruyordu ve şimdiden köyün soğuğu iliklerime kadar işlemişti. Kıçım dondu kıçım.

"Şurada bir yer var oraya soralım." Alkın uzakta, içeride oturan amcaları gösterdi. Hep beraber sıcak gözüken yere giderken kesinlikle çok saf görünüyorduk.

İçeri girdiğimizde bizi karşılayan ilk şey televizyondaki şu gelin temalı programlardan biriydi. Amcalardan birkaçı ölü gibi onu izlerken, diğer amcalar kart oyunları oynayıp çaylarını yudumluyordu.

"Selamın Aleyküm gençler. Ne baktınız?" Çayın başında olan amca ellerini kurulayıp yanımıza gelirken amcaların dikkatini çekmiştik. Sessizliği umursamayıp bizim hakkımızda hayli sesli konuşuyorlardı.

"Bak bak köye gençler gelmiş!" Amca karşısında uyuklayan amcaya bağırdı. Amcanın pek anladığına inanmasam da garip bir ortam vardı. Ve ortam tam benlikti yalnız.

"Ne gelinim mi gelmiş? Nerde more?" Amca etrafı incelerken Gökdeniz'le birbirimize bakıp güldük.

"Biz bir ev arıyoruz amca." Ayaz cümlenin devamını getirmedi ve bana baktı. Hemen dedemin adını söyledim. "Ahmet Savaş'ın evini arıyoruz. Ben onun torunuyum da." İlk defa ciddi ciddi konuştuğum için bizimkiler bana garip garip bakarken ben sadece sırıttım.

"Ah. Mehmet emminin komşusu olur. O sizi götürür." Az önce yanlış anlayan amcayı gösterince bizimkilere dönüp dudaklarımı kıpırdatarak 'sıçtık' dedim. Bana kötü kötü bakarken sövdüklerini kulaklarımın çınlamasından anlıyordum. Mehmet amca ayaklanıp bize doğru ilerlerken hepimiz mal mal ona bakıyorduk.

"Benim bu kadar torunum yok ki Hüseyin!" Bizi bastonuyla çaycı amcaya gösterirken çaycı amca bütün gücüyle bağırdı.

"Ahmet amcanın torunları! Ahmet, senin değil!"

"Sikiyim ya nereye geldim ben?" Berke yanımda mırıldanırken Mehmet amca bize döndü ve en yakınında olan Gökdeniz'in sırtına birkaç kere geçirdi. Gökdeniz'i bu yolda feda ettik yani.

"Öyle desenize kızanım. Gelin gelin sizi itlerden geçireyim."

Artık ne anladıysa bilmiyorum ama bizi kahvehaneden çıkarttı ve önümüzden ilerlemeye başladı. Bir yandan da Alkın'la muhabbet etmeye çalışıyordu.

"Evli misin more?" Alkın parmağındaki yüzüğe bakıp amcaya açıklama yapmaya kalktı ama büyük bir hataydı bu.

"Daha değil amca."

"Aaa kaç aylık?"

Bön bön bize bakarken elimi sallayıp dilimi çıkardım. Amca bir daha bizi nereden görecekti ki? Hemen onların yanına ilerledim ve bağırarak konuştum.

"Yakında doğacak amca! Sevmeye gelirsin."

Amca gülerken takma dişleri yerinden çıktı sonra taktı. Bu görüntüyü nasıl silecektim hayatımdan?

Sadece Anonim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin