-27-

2.9K 227 159
                                    

Köyde günlerimiz beklediğimden daha hareketli geçiyordu. Normalde öküz gibi yatan ben sabahın yedisinde horoz ötmesiyle uyanmak zorunda kalıyor mal mal etrafa bakıyordum. Hepimiz havanın da verdiği etkiyle ayrı bir mal olmuştuk bir de yetmezmiş gibi misafir gelen teyzelerle oturup onlara derdimizi anlatmak vardı. Tabii bu benim için aşırı eğlenceli olsa da diğerleri artık sıkılmıştı.

"Oğlanlar da çok yakışıklıymış maşallah." Teyze bize bakıp tükürürken Ayaz hemen boğazını temizledi ve sırasıyla hepimizi göstermeye başladı.

"Teyzeciğim burdan buraya manitamız var. Heh geriye şu yeşil gözlü çocuk kalıyor. O da ciddi ilişki istemiyor teyzem. Yani torun morun istemiyoruz."

Otomatik olarak biri bu açıklamayı yapıyordu bir haftadır ve artık komikliği kaçmıştı. Günde bir internet için tepeye çıkmak da beni yorduğu için telefonu kapatmış yarın olmasını bekliyordum çünkü yarın buradan gidecektik. Çok şükür.

"More ne şakacı çocukmuş bu!" Teyze aşırı bir tepkiyle gülerken artık sıkılan Alkın parmağındaki manevi yüzüğü gösterdi. Bu da Dila ile kavgalı olsa da yüzüğü asla parmağından çıkarmıyordu.

Lise de yüzük takmayan da okuldan mezun olamıyor galiba diye düşünüp Aden'e sürpriz yumurtadan çıkan yüzüklerden almaya karar verdim. Yüzüksüz mezun olmasın kız ayıp.

Mal mal sırıtırken Berke'nin ayaklanması ile bütün planlarımı bir kenara atıp çocuğuma baktım. Maşallah ya kimin kankası be. Aynı ben.

"Benim işim var anlarsınız ya." Göz kırpıp kapıya ilerledi. Her gün bu saatlerde çıkıp kızla buluşuyordu.

Berke giderken bir şeyler ören teyzeye yeni güncelleme gelmiş gibi sesli bir şekilde dua etmeye başladı. "Allah'ım sana şükürler olsun."

"Amin Fatma, amin."

Tekrar örmeye dönerken ben de ayaklandım. Belki Berke'ye yetişip ona sataşırdım.

"Babaanne ben biraz dolaşacağım. Hatta Gökdeniz'le dolaşacağım."

"Benle mi?"

"Dolaşacağız ya kanka." Gökdeniz kaçmayı beklediği için hemen ayaklandı ve üzerini düzeltti. Teyze onun kıyafetlerini pek beğenmemiş olacak ki elinde ördüğü şişle Gökdeniz'i işaret etti.

"Yazık bu kızanın da pantulu yırtılmış. Getir kızanım dikeyim hemen."

"Yok teyze modası böyle bunun!" Gökdeniz pantolonunu korumak için salon kapısına ilerledi.

"Yırtık pantulu moda diye yutturmuşlar. Modaymış bre! Yırtık pantuldan moda mı olur? Tazılar paralamış gibi."

Teyze söylenmeye devam ederken otuz iki diş sırıtıp kapıyı açtım ve sinsi gülüşümle Alkın'a el salladım. O ve Ayaz teyzeyi dinleyip dursun işleri ne?

Gökdenizle ayakkabımızı giyip temiz havayı içimize çekerken sırıtarak ona baktım.

"Hadi gidip Berke'yi kızla basalım."

"Peki bunu neden yapıyoruz?" Gözlüklerinin üstünden baktı bana doğru.

"Çünkü pislik yapmak istiyorum."

"Tamam yapalım." İşte Gökdeniz'i bu yüzden seviyordum. Diğerleri daha mantıklıydı ama Gökdeniz şaka konusunda bana en yakın olan insandı bu yüzden ikimiz ne zaman yalnız kalsak herkesi sinir ediyorduk.

"Kanka Berke olsan nereye giderdin?" Diye sordum etrafımı incelerken. Köyde fazla göze batmayan bir yer bulmuş olmalıydı. Ah dur ya bu Berke'ydi. Pek umrunda değildir görünür, görünmez yer.

Sadece Anonim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin