2. BÖLÜM

634 32 66
                                    

Sabah Min Jee'nin ağlama sesi ile uyandım. "Bekle kuzum geliyorum!" odadan çıkıp onun odasına girdim. Min Jee'yi kucağıma aldım. "Geçti geçti hadi biz mama yiyelim." onunla beraber aşağıya indim. Bugün çok tuhaf şeyler olacaktı, hissediyordum...

************************************

Kapının çalması ile Min Jee güldü. "Anne babişko mu geldi?" hayır, o bu saatte gelmezdi. "Hayır bebeğim." yavaşça ayağa kalktım ve kapıyı açtım. "Merhaba~" önümde bir adet yapışkan Sicheng duruyordu. "Min Jee'ye oyuncak aldım." göz devirdim. "İstemez." bana baktı. "Eee içeriye çağırmak yok mu?" ben tam konuşacakken içeriye girdi. "Min Jee bak tatlım Sicheng amca geldi!" Min Jee dudak büzüyordu.

"Ben bu adamı çevmiyoyum annişko!" Sicheng gülüp Min Jee'nin yanına gitti. "Küçük prenses iste benden ne istersen." Min Jee dolu dolu gözlerle ona bakıyordu. "Ben babişkomu görmek iştiyoyum onu göymemde yaydımcı oluy muşun? Babamı döyt (4) gündüy göymüyoyum!" gözlerimden birkaç yaş düştü. Sicheng bana döndü. "Neden Jaehyun eve gelmiyor?" ona bakmadan konuştum.

"İşi var işi olmasa bizi görmeye gelirdi tamam mı? Çünkü o bizi çok seviyor!" bizi değil, Min Jee'yi çok seviyordu. Sicheng Min Jee'ye gülümsedi. "Prenses seni eğlence yerine götürelim mi?" Min Jee elini kaldırdı. "Evey evey!" gülümsedim. "Eee senin fikrine gerek kalmadı Min Jee'yi eğlence parkına götürüyoruz." ona baktım. "Ama olma-" sözümü kesti.

"Aması falan yok Min Jee istiyorsa gideriz." bir şey demeden Min Jee'yi kucağıma aldım ve yukarıya çıktım. İlk Min Jee'ye kıyafet giydirdikten sonra kendim giyinmeye başladım. "Annişko ben de makyaç!" güldüm ve dudağına pembe bir ruj sürdüm. "Annişkoooo şaçlayımı yapay mışın?" kıkırdayarak kısa saçları örmeye başladım.

"Eee ne zaman geleceksiniz? Kırmızı halı da serelim tam olsun." Min Jee'yi kucağıma alıp aşağıya inmeye başladım. "Hadi hadi çıkıyoruz hanımlar!" Min Jee ile gülerek kapıdan çıktık...

************************************

"İyi akşamlar Seul!" gülümsedim. "Sana da Sicheng." Min Jee ise çoktan uyumuştu. Saat 22:30 olmuştu. Kapıyı açmam ile oturan Jaehyun'u gördüm. "Bugün erken geldim neredeydiniz?" bir şey demeden tam yukarıya çıkacaktım ki bileğimden tuttu. "Sana nerede olduğunu sordum." bileğimi elinden kurtarıp Min Jee'yi yukarıya çıkardım. O ise peşimden geliyordu.

"Bana açıklamak zorundasın." ona bakmadan konuştum. "Zaten boşanacağız öğrenmene ne gerek var?" onu tam da kendi diliyle vuracaktım. Min Jee'yi beşiğe yatırdım. "Ne demek öğrenmene gerek yok?! Delirmemi mi istiyorsun sen?!" kolumu sıktığında gözlerimi kapattım. Sonra gözlerimi araladım. "Kolumu bırak canımı acıtıyorsun!" kolumu hala bırakmamıştı. "Sana söyle dedim." derin bir nefes aldım.

"Sicheng beni ve Min Jee'yi bugün dışarıya çıkarttı. Oldu mu?" bir anda kolumu daha da sıktı. "Jaehyun kolumu bırak!" sinirle bakıyordu. "Ne bir de o adamla dışarıya mı çıktınız? Ben bugün kızım için izin aldım ama bil bakalım ne oldu? Kızım ve annesi olacak o kadın önüne gelen erke-" o sırada tokat attım. "Sen Jung Jaehyun! Bir daha laflarına dikkat etmezsen beni de Min Jee'yi de göremezsin." sinirle odama doğru yürüdüm ve odaya girip kapıyı kilitledim.

Jung Jaehyun, bir daha asla bana bu cümleyi kuramayacaktın...

Mom, Forgive My Father (Jung Jaehyun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin