Gelen seslerden korkan minik havin ve beni sakinleştirmeye çalışan şöföre kulak kesildim.
- Kormayın lalin hanım buralarda adettendir acımızı herkese duyururuz kabristana gidene kadar havaya ateş açmaya devam edicekler.
Bu nasıl bir adet böyle.Kaşlarımı çatıp ters ters şöföre baktıktan sonra gözlerimi havine çevirdim o benden daha sakin duruyordu. Başının üzerine bir öpücük bırakarak koltukta düzgünce oturmasını sağladım.
- Teyze sende amma korktun. Bence çok havalıydı. Baksana herkesin silahları var.
Dedi küçük haylaz gözlerini büyüterek. Havinin silahlara çok ilgisi vardı. Eniştemin evdeki tüfeğine nasıl hayranlıkla baktığını unutmam mümkün değildi. İki gündür yüzü gülmeyen havine gülümseyerek cevap verdim.
- Tabi senin için hava hoş havin hanım. Siz seviyorsunuz böyle erkekçe şeyleri ama ben aksiyon insanı değilim.
Minik bir kıkırtının arkasından bana bakan gözlerini geçtiğimiz sokaklara çevirdi evler bir hayli ilgisini çekmiş görünüyordu. Sonunda araba büyük kapılı bir evin önünde durduğunda geldiğimizi anladım. Kapıda duran iki adamdan biri kapımızı açtığında emin olmuş oldum. Havin uzattığım elime tutunarak arabadan indi. Bize yardımcı olan adam kocaman evin kapısını açtığında büyük bir kalabalık göründü. Kapı bir avluya açılıyordu. Avlunun içi kadın doluydu öyle kalabalıktıki daha önce gittiğim düğünlerde bile böyle bir kalabalık görmemiştim. Kalabalığın ortasında simsiyah giyinmiş kuzguni siyah saçlarına yine siyah bir şal örtmüş genç bir kız bize doğru geldi. Tam önümüzde durduğunda bana gülümseyerek baktı ve dizlerine çöküp havine tatlı bir gülümseme bahşettti.
-Sen havin olmalısın.
Derin nefes aldı verdi. Gözlerinin dolduğunu ve kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum. Havin çekingen bir baş sallayıştan öte bir hareket yapamadı. Hala şaşkınlıkla etrafına bakıyordu.
- merhaba havin. Ben dila senin halanım.
Göz yaşlarının arasından gülümseyerek arkada tekli koltukta oturan yaşlı kadını gösterdi.
- Orda oturanda babaannen bedar sultan. Yanına gitmek istermisin ?
Havin dolu gözleriyle gösterilen yaşlı kadına baktı. Kadın perişan gözüküyordu. Onu gören havin çekingen bir tavırla başını sallayarak halasının elini tuttu. Dila bana çekingen bir bakış atarak samimi bir şekilde sarıldı sanki yıllardır tanışıyor gibiydik.
- Sende hoşgeldin lalin.
onlar ilerlerken bende arkalarından gidiyordum. Annesinin yanında duran dila kadının dizine elini koydu ve havini önüne doğru çekti.
- Anne bak havin.
Söylediğiyle yaşlı gözlerini havine dikti bedar hanım. Sarsılarak ağlamaya başlarken havini sıkıca kucaklayıp hem ağlıyor hem bağırıyordu.
- Fıratım kokuyorsun. Yavrum kokuyorsun havin.
İkiside hem ağlıyor hem sarılıyorlardı. Birden bedar hanım fenalaşarak bayılacak gibi olduğunda hızla yaklaştım ve havini kucağından aldım. Korkmuş küçük yeğenime sarılırken bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Bedar hanım yukarı odasına dinlenmeye götürülmüştü. Anladığım kadarıyla doktor çağırılmıştı. Uzak bir köy olduğu için yakınlarda bir hastane olmadığını tahmin ediyordum.
Akşama kadar gelen giden bir sürü insan oldu. Dualar okundu. Bu arada bize bir oda gösterildi. Havinide alıp yukarıya odamıza gittiğimizde havin baygın gözlerle bana bakıyordu. Kollarımı ona doğru açarak yere çömeldim. Hızla kollarımın arasına giren havine
- Teyzecim çok yorgun görünüyorsun biraz dinlenmek istermisin ?
- Hayır teyze. Şurdaki camın önünde oturabilirmiyim ?
Onu kafamı sallayarak onayladım. Bugün gerçekten çok yorulmuştum. Camın önündeki sedire oturmuş havine yaklaşarak camdan etrafı izlemeye başladım odamız konağın içini giriş kapısını ve avluyu rahatlıkla görüyordu. Konağın tarih kokan ve içinin yaşanmışlık dolu hali duvarlara bile yansımıştı. Evdeki hizmetli olduğunu düşündüğüm kızlar masayı kuruyorlardı. Bu bana biraz yabancı gelmişti. Ailemizi kaybettikten sonra ablamla aile olduğumuz küçük evimizde her işimizi kendimiz görürdük ve ablam ve eniştem evlendikten sonrada bu durum değişmemişti bu yüzden eniştemin ailesinin böyle varlıklı olması beni şaşkınlığa uğratmıştı. Camın önünden çekilerek valizlere doğru ilerledim. Bir duş alıp üstümdekilerden kurtulsam iyi olurdu. Havine ise gece uyumadan önce banyosunu yaptırıp öyle yatırmayı planlıyordum. Böylece belkide bu gece rahat bir uyku çekebilirdi. Duşa gireceğimi havine haber verdiğimde havinin dalgınlığı dikkatimi çekmişti onu yanlız bıramayacağımı düşünerek kapıyı açtım. Belkide halası küçük havinle ilgilenebilirdi. Ama önce onu bulmam gerekiyordu. Merdivenlerden çıkan hizmetli kızı gördüm ve hızla ona ilerledim havini duyabileceğim bir mesafede kıza seslendim.
- Şey pardon. Acaba dilayı nerde bulabilirim.
Kız bana doğru baktığında gülümseyerek ilerideki koridoru gösterdi sanırım ordaki odalardan birindeydi. Balkon avlusunun arkaya doğru uzanan koridoruna girdiğimde iki adet kapı olduğunu gördüm. Havini daha fazla yanlız bırakmayı göze alamadığım için sağ taraftaki kapıyı tıkladım. Ses gelmeyince belkide uyuyordur diyerek kapıdan sessizce kafamı uzattım. Burası görünüşte pek kız odasına benzemiyordu demekki yanlış odaya girmiştim. Neyseki oda boştu derken kolumdan hızla tutularak geriye çekildiğimde korkula arkamı döndüm....Sevgili okurlarım ilk bir kaç bölüm geçiş bölümü olduğu için sıkıcı gelebilir sabretmeniz dileğiyle hepiniz öpüldünüz 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHŞİ ~ Bir savruluş hikayesi.
Teen FictionBu yol. Bu ölüm. Bu çocuk. Beni nereye götürecek ? Ya bu adam ? Bu adam benim ölüm mü yoksa yolum mu ? Bir düğüm hikayesi...