Merhaba Jongin,
Artık dengesizliklerine çok alıştım. Bir gün şöyleysen bir gün böyle olman bana artık o kadar normal geliyor ki. Geçen gecenin sabahında tam da tahmin ettiğim gibi hiç bir şey hatırlamıyordun. İlk başka nerede olduğunu anlayamadın sanırım sonradan Viviyi görünce anlamış olmalısın. Beni görür görmez evime nasıl geldiğini sordun, ben de dediğim gibi yalan söyledim; sarhoş olduğunu, birisinin seni barda bulduğunu, hızlı aramalarda beni gördüğünü (ki bunu tamamen atmıştım neyseki hızlı aramalarında hala ben kayıtlıymışım, nedense.), benim de seni almak için geldiğimi söyledim. Sorgulamadın, neden o kızı aramadığımı sormadın aksine teşekkür ettin. Çok gergin hissediyordum Jongin çünkü bilemiyorum, uyanır uyanmaz bana küfür edip çıkıp gitme ihtimalin aklımda dönüp duruyordu ama sen teşekkür ettin, lavabonun yerini sordun ve sana bir şey yiyip yemeyeceğini sorunca da güzel bir kahvaltının iyi olabileceğini söyledin, bunların hepsini bana gülümseyerek yaptın. Şaşkınlığımı gizleyebildiğimden emin değilim, elimde değildi. İkimiz için ikişer krep hazırlayıp en sevdiğin reçeli de masaya koydum, birer fincan çay demledim ve birlikte kahvaltı etmeye başladık. İlk başta çok sessizdik yani ben bir şey konuşamıyordum nasıl konuşayım, sen böyle karşımda sanki hiç beni terk etmemişsin, hiç ayrılmamışız gibi öylece oturmuş kahvaltı ediyordun. Sonra bana "kilo mu verdin sen ?" Dedin kaşlarını kaldırarak. O an benimle konuştuğunu idrak edebilmem bile çok zordu o yüzden sadece omuz silkebildim. "Tıck" diye bir ses çıkardın, sonra lokmanı yutup devam ettin " Kendine iyi bakmalısın, çocuk musun sen ?" Dedin. Acaba ben mi gerizakalıyım diye düşünmeden edemiyorum çünkü ciddi anlamda olayları idrak etmekde zorlanıyorum, belki de kafayı falan yedim en sonunda senin hayalini görmeye başladım. Bence bu daha olası. İçimde büyüyen soru işaretlerini patır patır sormamak için kendimi öyle zor tutuyordum ki, şuan güzel olan bir iki tane şeyi de bozmak istemiyordum. Ben kendi dilime hakim olmaya çalışırken Vivi mutfağa girdi. Tanrı şahidim ki gözlerinin içinin nasıl parladığını gördüm, Vivi'yi öyle özlemişsin ki görür görmez gözlerin ışıl ışıl oldu, hemen sandalyeni ittirip kucağına hoplamasına izin verdin, sıkı sıkı sarıldın ona. O an gözümde gerçekten güzel bir aile gibi duruyorduk. Sen,ben ve tatlı köpeğimiz. Ne yazık ki bu gerçek değildi ve olmayacak kadar da güzeldi. Biz kopmuştuk zincirlerden biri kırılmıştı ve devamı durmadan geliyordu. Çok uğraştım, dilime hakim olmak için çok uğraştım, bir şey sormamak için ve ortamı bozmamak için çok uğraştım ama başaramadım. "Ne yapmaya çalışıyorsun ?" Dedim kendime bile inanamadığım kadar net bir sesle. Viviyle oynarken sorumla birlikte duraksadın, ona sardığın kollarını açtın ve kucağından inmesine izin verdin, her şeyi öyle sakince yapıyordun ki bu anlamsız bir şekilde beni öfkelendirdi. Bakışlarını bana çevirip kaşlarını kaldırarak sordun: "Neyi ne yapmaya çalışıyorum ?" Başımı iki yana sallayıp tanrıdan sabırlar diledim. Eğer kafayı yemiş biri varsa karar verdim bu kişi kesinlikle ben değilim. "Bu işte Jongin bunu diyorum, ne yapmaya çalışıyorsun ?" Hala kaşların kalkık bir şekilde bana bakıyordun ama ortam artık daha gergindi, sen de daha gergindin bu oturuşunu dikleştirmenden belliydi. "Açık konuş Sehun dedin." sesin oldukça sertti, bir an bana edepsiz şeyler yaptığımız zamanlar en sevdiğim halinin bu olduğunu hatırlatsa da böyle bir anda bunu düşündüğüm için kendime kızdım. "Açık konuşayım ? Pekala." Derin bir nefes alıp devam ettim, "Kafana göre gelip gidiyorsun, bir gün gelip dudaklarıma yapışıyorsun diğer gün beni görmezden gelip o kadınla oluyorsun, bir gün beni kıskanarak bakıyorsun, diğer gün gidip onunla oluşunu gözüme gözüme sokuyorsun, şimdi de oturmuş karşımda hiçbir şey olmamış gibi tıkınıyorsun, bana gülüyorsun. Beni kontrol edebileceğini falan mı düşünüyorsun ? Söylesene oradan bakınca lanet bir vodoo bebeğine benziyor muyum ?" Sonlara doğru yükselen sesimi çok sonradan fark edebilmiştim,tek nefeste konuştuğum için cümlenin sonunda bütün oksijenim tükenmiş gibi hissettim. Kaşların kalkıktan çatığa döndü, az önce sinirli değilsen bile artık sinirliydin çünkü sana sesimi yükseltmemden hep nefret ettin. Hep baskın taraftın Jongin her konuda hep baskın taraftın. " O kadın dediğin benim sevgilim." Dedin ve sesin çok sertti. Aklıma dün gece dediklerin geldi zaten sevgilime geldim. Nasıl bir hışımla ayağa kalktığımı hatırlamıyorum. " O zaman burada ne işin var git, defot git, sevgiline git !" Sağ elini masaya vurup sen de ayağa kalktın, "Niye o herifi mi çağırıcaksın ? Çağır çağır o memnun eder seni belki !" Söylediklerini duymam ile masanın üzerindeki fincanı sana doğru fırlatmam bir oldu ama bilerek ıskaladım, tabii ki sana isabet ettiremezdim. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun !" Diye bağırdım, öfkenin damarlarımdan nasıl aktığını hissediyordum ama asıl hissettiğim kalbimde oluşan koca kırıktı. "Niye, edemiyor mu seni tatmin ? Benden iyi değil mi ? Ha ? Değil mi ?!" Son sorunda o kadar bağırmıştın ki içimde oluşan bir adım geri atma isteğini zor bastırdım. Sinirliyken doğru düşünemem, kendime hakim olamam, dilimin kemiği yoktur biliyorsun. Bu yüzdendir ki kavgalarımız az ama büyük olurdu çünkü kimse geri adım atmazdı, kimse daha sakin kalmazdı, ikimizin de öfkelendiğinde kendini kaybetmek ile ilgili büyük sorunları vardı. Bu yüzden pekala diye düşündüm pekala, demek çirkinleşiyoruz ve ben de çirkinleştim "Hah, seninle kıyaslamam için önce seninle bir şey hissetmem lazım. Ah ne yazık !" Söylediğimle birlikte saldayeyi tekmeledin, dehşete düşmüş bir şekilde bana baktın. Sonra sanki sorduğunu kendin bile duymak istemiyor gibi fısıldadın "Onunla birlikte mi oldun ?" Ne demem gerektiğini bilemedim ama bunu belli etmemeye çalıştım bir süre sessiz kaldım ama bu seni daha da sinirlendirmişti "Sehun !" Diye bağırdın ve yine aynı tonda devam ettin "Onunla birlikte mi oldun !" Bana böyle nasıl çıkışabildiğini anlayamıyorum kendinde bu haddi nasıl görüyorsun aklım almıyor, sevgilisi olan sensin,başka bir kadınla yaşayan sensin. Bir de bana sanki masummuşsun gibi hesap soruyorsun. İşte bu yüzden yalan söyledim. Gözlerinde görmek istedim, nasıl hissettiğimi bir an olsun anla istedim. "Evet !" Derin bir nefes alıp hızla devam ettim " Bu seni ne kadar ilgilendirir ! Söylesene !" Bir adım geriye sendelediğini gördüm, bu içimdeki harareti daha da arttırdı "Bilmek istediğin buysa ama evet birlikte olduk saatlerce olduk, hiç bu kadar iyi hissetmemiştim, oldu mu !" Cümlem biter bitmez, az önce tekmeleyip devirdiğim sandalyeye bi tekme daha atıp bağırdın " Yalan söylüyorsun Sehun ! Bana yalan söylüyorsun !" Başımı hayır anlamında iki yana sallayıp yalan olmadığını söyledim oysa yalandı, ben senden başkasıyla birlikte olmamıştım, tamam belki onu öptüm ama daha ötesi olmamıştı. Bana doğru bir adım atıp "Beni sevdiğini sanıyordum." Dedin. Ayrıldığımız günden beri hiç bu kadar öfkelendiğimi hatırlamıyorum, belki de saatlerdir kavga ediyorduk ama bu bambaşkaydı. Kulaklarım uğuldadı, ellerim titredi sinirden gözlerim döndü resmen. "Sen ne yüzle bana bunu dersin ! Bilmiyorum farkında mısın Jongin ama beni durduk yere terk eden ve daha bir ay bile olmadan karşıma başka bir kadın getiren sensin, siktimin şirketinde nasıl kaçamaklar yaptığınız ile ilgili bütün dedikoduları ben duyuyorum ! Yazık ! Ben de aynı şeyi senin için söylecektim Kim Jongin !" Biten nefesimi geri toplayıp tekrar bağırdım "Ben de beni sevdiğini sanıyordum ! Daha da ötesi gaysin sanıyordum tanrım,Günahlarından falan mı arınmaya çalışıyorsun da bir anda bir kadınla birlikte oluyorsun ?" Geriye doğru bir adım sendeleyip " Ben..." dedin bir anda arşa çıkan sinirim yavaş yavaş alçalıyordu. "Sen ne Kai ?" Devamını getirmedin bir kaç adım daha sendeledin ama ben devam ettim: " Sen Jongin sen sanıyorsun ki ben senden asla vazgeçemeyeceğim, sen sırf kendimi bildim bileli seninleyim diye senden başkasını bilemeyeciğimi düşünüyorsun, sen beni çantada keklik görüyorsun, bana ne yaparsan yap ben sana geri döneceğim sanıyorsun ama yanılıyorsun. Ne var biliyor musun senin yerini alabilecek birini buldum bile tıpkı senin de bulduğun gibi. Sana ihtiyacım yok ben oyuncağın değilim. Şimdi evimden siktir git ve mümkünse bir daha da gelme." Cümlem bittiğinde gözlerinin içindeki çöküşü gördüm. Anla istiyorum Kim Jongin, neler hissettiğimi anla. Nasıl kırık olduğumu artık gör istiyorum. Ben seni hala çok seviyorum, seni aşabilmiş ya da tabii ki de yerini doldurcak birini bulabilmiş değilim. Ben senin yerni asla dolduramam ki ben sensiz nefesi bile nasıl alacağımı karıştırıyorum, yine de sen bunları bilme. Ben sana bunları göstermek istemiyorum ben senin karşında artık, ruhu çok güçlü bir Sehun gibi durmak istiyorum. Zikzaklı oyunlarında oynayacak ne gücüm ne de kuvvetim var artık. Eğer temelli bana geri dönmeye karar verirsen kollarım açık seni beklerim ama git gellerine katlanacak sabrım yok. Evimin kapısını çarparak çıktığında kalbimin de kapısını çarpmıştın. Bir süre yere çöküp ağladım, sonra etraftaki kırıkları topladım. Ne kadar toplanırsa kırıklar.
Bu gün sana çok yalan söyledim. Söylediğim her yalan için özür dilerim ama buna mecburdum.
Seni hala seviyorum ama sana çok öfkeliyim.Sevgiler,Sehun.
Bu kesinlikle bu hikayeyedeki en uzun bölümdü. Umarım beğenmişsinizdir, sonunu bağlamada biraz sıkıntı yaşadım gibi çok da içime sinmedi ama dahasını yazamadım da bilemiyorum. Dediğim gibi umarım olmuştur ve beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı eksik etmeyin bu bölüme kadar hep Jongine sövüldü ama niyeyse bu bölüm Sehuna kaptırılcakmış gibi hissediyorum slpsşdwlwlqşka
Sevgiler,Sensei.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somebody else || SeKai ||
FanfictionDuydum ki, bir başkasını bulmuşsun. İlk başta bunun bir yalan olduğunu sandım. Ses çıkarabilecek her şeyimi aldım. Geri kalanı olmadan da yapabilirim. THE 1975 - Somebody Else