7

536 37 50
                                    

23.03.2023

  "Cidden buradan mı izleyeceğiz?" Etkilenmiş bir şekilde balkona koyulmuş büyük yuvarlak masaya ve etrafına dizilmiş kadife koltuklara bakarken sordu Renjun. "Evet. Güzel değil mi yoksa?" kıkırdayarak Renjun'in omuzlarından tutarak ikili koltuklardan birine oturturken sordu Yangyang. "Şaka mı yapıyorsun? Buranın lüks bir yer olmadığına emin miyiz?" Koltukta yanına oturmuş Yanyang'a döndü Renjun. "Eminiz, artık şaşırmayı bırakta tadını çıkar biraz." Chenle merakla sordu. "Peki garsonda gelecek mi?" Johnny Chenle'nun bu dediğine gülümsedi. "Elbette." Johnny'nin cevabı üzerine heyecanla ellerini çırptı. "Eee yarış ne zaman başlayacak?" Garsonun onlar oturduktan bir süre sonra getirdiği menüye bakarken sordu Taeil. Jisung kolundaki saate birde pistte son hazırlıklarını yapan yarışçılara baktı. "Neredeyse beş dakika." Johnny endişeyle bir iç çekti. "Umarım Jaemin iyi olur." Taeil elindeki menüyü kapatıp Johnny'nin elini tutup sıktı. "O iyi olacak. Sakin ol artık." Kun hâlâ elindeki menüye bakarken güldü. "Bu ne kadar mümkün acaba?" Johnny kaşlarını çatarak bakışlarını ona çevirdi. "Seni de biliyoruz Qian Kun. Yangyang için en çok sen endişelenmiyor musun?" Kun menüyü masaya koydu ve öne eğilip gözlerini kıstı. "Senin gibi abartmıyorum en azından hyung." Jisung onlara kızgın bakışlar atarken pisti işaret etti. "Artık susun. Yarış birazdan başlayacak ve ben sizi dinlemek istemiyorum." Johnny menüye bakmaya başladı. "Huysuz velet." Jisung, Johnny'nin bu dediğine göz devirip tekrar piste döndürdü bakışlarını. "Yaşlısın diye bir şey demeyeceğim, şanslısın hyung." Sessizce fısıldadığı için sadece yanında oturan Chenle duymuştu dediğini ve bu dediği kıkırdımasına sebep olmuştu.

  "Sence Jeno iyi olacak mı? bu pist pek onun gibi birine uymuyor. Çok fazla viraj var." Mark Hendery'nin yanında oturmuş durum değerlendirmelerini dinliyordu. "Evet, bunun hepimiz farkındayız Hendery. Ama artık yapabileceğimiz bir şey yok." Hendery arkasına yasladı ve kafasıyla Doyoung'u gösterdi. "O iyi olacak mı peki?" Mark'ta Doyoung'a baktı. "Kalp krizi geçirebilir. Neyseki sağlık ekipleri var hazırda." Mark'ın bu dediğine ikiside güldü. "Hâlâ alışamaması tuhaf değil mi?" Mark kafasını iki yana salladı. "Normalde bu kadar abartmaz ama dediğin gibi bu pist hız sever Jeno'muza pek uymuyor.." Mark bunu söylerken Ten Doyoung'un ensesine vurmuştu. "Sakin ol salak. Sen böyle yapınca Jeno korunma kalkanına sahip olmuyor." Doyoung ensesini tutarken Jaehyun'un kolları arasına biraz daha küçülmüştü. "Bu acıttı. Ayrıca bu vurmanı gerektirmezdi." Ten kollarını birbirine bağlayıp gözlerini kıstı. "Beni sinir ediyorsun salak. saçma kuruntularını duymaktan sıkıldım." Hendery ikisine 'umutsuz vakasınız' bakışlarını atıp piste geri çevirdi bakışlarını. 

  Taeyong yanındaki Xiaojun'e baktı. "İyi misin?" Xiaojun basitçe kafasını sallamıştı sadece. Taeyong pes etmişlikle iç çekti. "Yuta babam bu yarışı kazanacak, değil mi baba?" Winwin kafasıyla onayladı. "Kazanamazsa eve gittiğimizde onu bol bol gıdıklarız böylece bir dahaki yarışı kazanır. Nasıl fikir ama?" Göz kırpıp önündeki kahvesinden bir yudum aldı. Hera kıkırdayıp ellerini çırptı. "Kazanırsada gıdıklayalım." Winwin Hera'nın bu dediğine gülmüştü. "Çok kötüsün. Babana acı biraz." Hera dudaklarını büzdü. "Ama Yuta babamın gülüşü çok güzel." Donghyuck Hera'yı onayladı. "Hera çok haklı konuşuyor Winwin hyung." Winwin bir Donghyuck'a birde Hera'ya baktı. sonra gülerek kafasını aşağı yukarı salladı. "Doğru, haklısınız. İyi, gıdıklarız o zaman." Winwin'i de kendi saflarına çekmeyi başardıkları için beşlik çaktılar. Taeyong onlara dönüp işaret parmağını dudağına götürüp susmalarını işaret etmişti. "Yarış başlıyor."

♧♧♧

  Yarışın son turuydu hatta birkaç viraj sonra bitecekti. Jeno şu ana kadar iyi dayandın. Biraz daha dayan. Mark sadece bitmesini istiyordu bu yarışın. Birincilik falan umrunda değildi. Ama Jeno öyle düşünmüyordu. En azından üçüncü olmalıyım. Hendery şaşkınca ayağa kalktı. "Yanlış mı görüyorum yoksa Jeno az önce viraja hızlı bir şekilde mi girdi?!" Mark'ta korkuyla ayağa kalktı. "HAYIR, ÖYLE BİR SALAKLIK YAPMIŞ OLAMAZ!" Doyoung korkuyla söylediği cümleden sonra öyle bir hızla kalkmıştı ki bir an başı dönmüştü. Jaehyun Doyoung düşecekken onu belinden tutmuş tekrar oturtmuştu. "Sakin ol." Doyoung Jaehyun'un kollarında olan ellerini sıkılaştırdı. "NASIL SAKİN OLABİLİRİM?! LÜTFEN BİR ŞEYİ OLMADIĞINI YARIŞA DEVAM ET-" Sözü kesilmişti çünkü yarışı sunan kişi cevabını vermişti. "Oh, o da ne?! Hanımlar beyler yarış bitti ama Lee Jeno maalesef kontrolünü sağlayamayarak kaza yaptı! Şu an sağlık ekipleri piste girdi! Umarız iyidir! Ve yarışın kazananı Nakamoto Yuta'yı tebrik ederiz!" Doyoung gözlerinin karardığını hissediyordu. "Lütfen... Hayır.." Kısık çıkan sesiyle konuşmuş ve kafasını Jaehyun'un omzuna yaslamıştı. "O da ne? Na Jaemin ikincilik madalyasını almak yerine Lee Jeno'nun peşinden gidiyor!" Doyoung ve Jaehyun hariç hepsi Jeno'nun götürüldüğü revire doğru koşar adımlarla gitmişlerdi. Yaklaşık beş dakika sonra konuştu Jaehyun. "Doyoung.. Sakin misin?" Doyoung kafasını hafifçe sallayarak onayladı. Jaehyun Doyoung'a destek olmak için belinden tutarak kalkmasında yardım etmiş ve birlikte revire doğru yol almışlardı.

♧♧♧

  Revirdeki doktor Mark'a sadece başında ufak bir yarılmanın olduğunu ve onu diktiğini ama yinede hastaneye uğramalarının iyi olacağını söylemişti. Şimdide oturmuş olayın şokunu atlatmaya çalışıyorlardı. Doyoung o kadar ağlamıştı ki artık gözyaşları akmıyordu. Sadece boş boş duvara bakıyordu. Onun aksine Ten'in sarıldığı pembe saçlı çocuk bir hafta daha ağlayabilecek gibiydi. Geldiğinden beri ağlıyordu. Ten onun saçlarını okşarken gelenlere baktı. "Ne o? Sonunda Jaemin'i hatırladınız mı?" Alaylı sesiyle sordu Ten. Johnny kaşlarını çattı. "Kapa çeneni." Arkasından duyduğu biraz öfkeli sesle Taeyong'a dündü Johnny. "Konuşup konuşmayacağını sana sormayacak. Asıl sen kapa çeneni." Yangyang gözlerini devirip elindeki madalyayla Jaemin'e doğru yürüdü. "Jaemin. Madalyanı al." Bunu demesiyle ortamı bir sessizlik sarmıştı. Jaemin ayağa kalkıp öfkeli bakışlarıyla kendisine boş bakan Yangyang'a baktı. "SEN-" Yangyang'ı omuzlarından itti. "SEN NEDEN BU KADAR İĞRENÇ BİRİ OLDUN?!" Madalyayı gösterdi. "İSTEDİĞİN GİBİ İLİŞKİMİZİ YARIŞIN DIŞINDA TUTTUM AMA MAALESEF Kİ BİRİNCİ OLAMADIM! UMARIM BUNUNLA DA YETİNEBİLİRSİN! ŞİMDİ ŞU İĞRENÇ ŞEYİ AL VE DEFOL!" Yangyang bir süre daha Jaemin'e baktı. Sonra kafasıyla onaylayıp kalabalığın arasından geçip gitmişti. Kun ve Renjun'de onu takip etmişlerdi. Taeil kaşlarını çattı. "Bana bak, Na Jaemin. Abartma. Tamam Yangyang'ın yaptığı doğru bir şey değildi ama senin bu yaptığının ne farkı kaldı?" Tam Jaemin cevap verecekti ki Mark'ın sesiyle susmak zorunda kalmıştı. "Şunu keser misiniz lütfen? Hem hadi Bay Seo Jaemin için geldi ama siz niye burdasınız Bay Lee?" Taeyong kaşlarını kaldırdı. "Merak etmiştik. Bir soralım dedik. Böyle bir şeye şahitlik etmeyi bizde beklemiyorduk." Donghyuck kafasını salladı ve Yuta'nın kucağındaki Hera'yı gösterdi. "Onun böyle şeyler görmesini istemezdik." Küçük kıza baktı Jisung. "Özür dileriz. Böyle olmasını istemezdik." Hafifçe eğildi. Winwin gülümsedi. "Artık gördü. Yapacak bir şey yok." Chenle kafasını eğmiş Jisung'un sırtını sıvazladı. Mark Hera'ya bakıp tekrar Taeyong'a çevirdi bakışlarını. "Durumu iyi. Artık gidebilirsiniz." Taeyong gözlerini devirdi. "Gidelim o zaman." Donghyuck Yuta'nın kucağından Hera'yı alıp Mark'ın önünde durdu. "Ama öncelikle Hera sana bir şey söyleyecek, Değil mi Hera?" Hera kafasını kaldırıp Donghyuck'a anlamaz bakışlar atmıştı. Donghyuck eğilip Hera'nın kulağına bir şeyler söyledikten sonra doğruldu. Hera onaylayıp Mark'a baktı. "Mark Lee, eğer kendini üzgün hissedersen ben ve Donghyuck abi seni mutlu etmeye geliriz." Mark bir süre Hera'ya baktıktan sonra gülerek eğildi. "Peki küçük hanım. İhtiyacım olursa Taeyong abinizi ararım." Hera gülümseyerek onayladı. "Şimdi gidebiliriz." Donghyuck Hera'yı çekiştirerek hızlı adımlarla yürümeye başladı. "Çocuk düşecek aptal. Yavaş yürü!" Yuta hemen peşlerinden giderken bağırdı. Diğerleri de yavaştan oradan uzaklaşırken Xiaojun bunca zaman kendisine bakmayan Hendery'ye baktı. Hâlâ inatla kendisine bakmıyordu. Kafasını eğip kendisini bekleyen Taeyong'un yanına gitti ve oradan uzaklaştılar. Chenle tükenmiş bir şekilde oturan Jaemin'in önünde çömeldi. "Hadi eve gidelim hyung. Dinlenmelisin." Ten elini sarı saçlı çocuğun omzuna koydu. "O bizimle gelecek." Johnny şaşırmamıştı. Jeno'nun yanında kalmazsa kafayı yerdi çünkü. Jaemin'e bakıp gülümsedi.  "Anlıyorum. Gidelim hadi. Sonra görüşürüz Jaemin." Sonra arkasına dönüp ilerlerken Mark'a hitaben konuştu. " Ona dikkat et lütfen." 

Idyllic >YangRen < Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin