4

652 45 68
                                    

19.03.2023
Yangyang'a pansumanını yapmış malzemeleri topluyordu Renjun. O malzemeleri toplarken Yangyang'ta onu izliyordu. İtiraf etmeliydi ki Huang Renjun oldukça güzel birisiydi. Bu güzelliğiyle gerçekten hiç mi dikkat çekmemişti acaba? Model olmayı hiç düşünmedi mi? Gerçi başından geçen olaylara bakarsak sadece Chenle'yu düşünüyor. "Niye yüzüme bakıp duruyorsun? Bir şey mi var?" Yangyang gözlerini kırpıştırdı. O kadar dalmıştı ki Renjun ilk yardım çantasını ve havluyu götürüp gelmiştı bile ama o bunu farketmemişti. "H-hayır.. sadece dalmışım." Yüzünde olan tek şey güzellik Huang Renjun. "Evet anlatmayı düşünüyor musun?" Yangyang tek kaşını kaldırmayı denediğinde acımıştı. "Yapma. Kaşın patlamış. Zor pansuman yaptım. Tekrar kanatma." Yangyang kafasıyla onayladı. "Özür dilerim. Ama diğerleriyle uğraşmak istemedim. Soru yağmuruna tutacaklardı ve ben--" Renjun kıkırdadı. "Benim sana soru sormayacağımı düşündüren nedir?" Nasıl? "Ne?" Renjun birazcık yaklaştı Yangyang'a. "Ayağıma gelen fırsatı tepmeyeceğimi söylemiştim Liu Yangyang." Yangyang şaşkınlıkla geri çekildi. "E ben gideyim o za--" Yangyang yataktan kalkmaya çalıştığında -zaten dengesini sağlamakta zorlanıyordu- Renjun onu bileğinden çekip yatağa düşürmüştü. Şu an Yangyang yatakta uzanıyordu ve Renjun'de hâlâ eski yerinde oturarak ona gülümsüyordu. "Hiçbir yere gitmiyorsun. Zaten geç kaldım. Artık yarın telafi ederim. Ve sen. Şu an benimsin." Yangyang yutkundu. Sonra pes etmişlikle iç çekip kollarını iki yana uzattı. "İyi. Ne istiyorsun?" Renjun'in bakışları Yangyang'ın uzattığı kollarına kaydı. Bir süre daha bakmaya devam ettikten sonra kafasını Yangyang'ın koluna koyarak uzandı. "Üç gün öncesini hatırlıyor musun?" Yangyang soluna Renjun'den tarafa baktı. "Evet." Renjun uzandığı yerde bacaklarını karnına çekerek küçüldü. "Neden.." yutkundu Renjun. "Neden o gün benden kaçtın? Neden o günden sonra benimle konuşmayı kestin? Neyi yanlış yaptım?" Sesi titriyordu. Yangyang'ta onun titreyen sesiyle titremişti. "Ben..." Yangyang diğer kolunu Renjun'in beline sıkaca sardı. Kendine çekti biraz daha. Kafasını koyduğu kolunu büktü ve elini yumuşak saçlara daldırdı. "Korktum." Renjun Yangyang'ın kolları arasında küçulmüşken kafasını göğsüne sürttü. "Niye?" Söylemesi gerekiyordu ama Yangyang hâlâ korkuyordu. Biraz sessizce bekledi. "Söylesene... Niye bir şey demiyorsun?" Yangyang Renjun'in belindeki kolunu biraz daha sıkılaştırdı. "Seni öpmek istemiştim. Elini yanağıma koymuş bana öyle dikkatle bakarken ben... seni öpmek istemiştim." Renjun kafasını yukarı kaldırdığında Yangyang'la göz göze geldi. Yüzleri arasında sadece milimler vardı. "Bu yüzden benden kaçtın ve benden uzak durarak bu hisssin tamamen yok olmasını sağlamak istedin... İşe yaradı mı?" Yangyang kafasını iki yana salladı. "Hayır. Bir gram bile azalmadı bu istek." Renjun gülümsedi. "Ne var biliyor musun?" Yangyang kafasını iki yana salladı. "Boşu boşuna ikimizinde canı yandı." Yangyang gözlerini kırpıştırdı. "Ne?" Renjun yüzünü Yangyang'ın yüzüne biraz daha yaklaştırdı. "Eğer yine benden kaçıp uzaklaşırsan iyi şeyler olmaz Liu Yangyang." Sırıtarak söylediği cümleden sonra dudaklarını Yangyang'ın dudaklarına bastırdı.

♧♧♧

Şu an gecenin büyük ihtimalle 11'inde salonda oturmuş ve kollarını göğsünde bağlamış sinirli bir şekilde onlara -daha çok Yangyang'a- bakan Johnny'e bakmamak için bakışlarını etrafta dolaştırıyordu Yangyang ve Renjun. "Konuşman için daha ne kadar beklemeliyim Yangyang?" Sinirle solurken konuştu Johnny. Taeil sağında oturmuş elini onun koluna koyup sakin olmasını söylüyordu. Renjun şu an konuşulanlardan tek tük bir şeyler anlayacaktı büyük ihtimalle. Ya da genellikle olduğu gibi yine hiçbir şey anlamayacaktı. Sorun değildi. Yangyang ona sonra da anlatırdı, ki anlatacaktı da. Renjun şimdi olası bir gerginliği önlemek için buradaydı bir nevi. O ve Taeil olmasa büyük bir kargaşa çıkacaktı, ikiside eminlerdi. Diğerleri yarış için son hazırlıkları yapmaya gitmişlerdi. Her ne kadar kalıp dinlemek isteselerde Johnny onlara izin vermemişti. Renjun ise Yangyang'ın Johnny'e o kalmazsa anlatmam ısrarlarıyla burda kalmayı başarmıştı. Johnny'nin sorusuyla Yangyang'ın sıkkın bir şekilde iç çektiğini duyduğunda tavandaki avizede olan bakışlarını Yangyang'a çevirdi Renjun. "Kavga ettim işte. Yüzümü duvara kendim gömecek kadar delirmedin daha." Donuk bakışlarını Johnny'nin gözlerine sabitleyerek konuştu Yangyang. Renjun dediğini anlamamıştı ama Johnny baya öfkelenmişti. Boynundaki damar belli olacak kadar hemde. Renjun ürkmüştü. Taeil ise Johnny'nin kolunu biraz daha sıkmıştı. "Johnny saki-" Johnny işaret parmağını Taeil'in dudaklarının üzerine koyup susturdu. "Üzgünüm Taeil ama bu durumda olabileceğim kadar sakinim şu an. Lütfen seni kırmadan önce sus." Taeil kaşlarını çattı ama Johnny'nin dediği gibi susmuştu. "Bak Yangyang. Sana kızmak istemiyorum ama.. gerçekten! Bu sefer ne için kavga etmiş olabilirsin ki?" Yangyang kafasını eğdi. "Jeno'nun fanlarından biri Jaemin'i aşağılayınca dayanamadım." Renjun Yangyang'ın elini tutmak istemişti ama Johnny'nin önünde yaparsa Yangyang rahatsız olabilirdi, bu yüzden öylece bakmaya devam etti. Keşke anlasaydı. Böylece Johnny'nin tam olarak neye kızdığını bilebilirdi. Odaya çıkana kadar beklemek onu daha da meraklandırıyordu. Johnny derin bir nefes aldı. "Gerçekten yangyang... bunun için kavga etmene gerek yok derdim ama seni biliyorum. Umarım o fanı fazla hırpalamamışsındır." Yangyang kafasını iki yana salladı. "Daha çok ben dövüldüm. Adam iki katımdı neredeyse. Ve zaten sonrasında Lee Jeno geldi. Fanıyla konuşup imzası karşılığında beni şikayet etme ve öldürme kararından vazgeçti. Jaemin'in arkadaşı olduğum için bana yardım etmiş falan filan. Sonra da neden kavga ettiğimizi sordu, bende Jaemin'i eziklediklerini söylediğimde fanına sövdü. En eğlenceli kısım ise beraber sövdüğümüz zamandı." Yangyang gülerken Renjun Lee Jeno ne âlâka diye düşünüyordu. Johnny'de sinirleri bozulduğu için gülmüştü. "Sen tam bir aptalsın. İyi sıyırmışsın olaydan. Yaraların için bir şey demeyeceğim, biraz hakettin çünkü." Johnny yerinden kalkıp Taeil'in elini nazik bir şekilde tuttu ve kaldırdı. "Biz hazırlıkların nasıl gittiğine bi göz atıp ordan odaya geçeceğiz. Sizde gidin uyuyun. İyi geceler." Taeil yürürlerken gülümseyerek el salladı ikisine. Şimdi salonda sadece Yangyang ve Renjun kalmıştı. "Banada anlat." Vücudunu Yangyang'a döndürüp yüzünü ona yaklaştırmıştı. Yangyang dudaklarını birbirine bastırdı -ki bunu yapmak canını acıtmıştı-. "Kavga ettim işte." Renjun yerinden fırladı. "NE?!" Yangyang onun elinden tutup tekrar koltuğa oturttu. "Sakin ol daha bitmedi. Lee Jeno'yu biliyorsun, Jaemin'in sevgilisi." Renjun kafasıyla onayladı. "İşte onun bir fanı Jaemin'i aşağılayınca dayanamadım. Lee Jeno olmasaydı büyük ihtimal hastaneye ziyarete gelirdiniz." Yangyang güldüğünde Renjun kaşlarını çattı. "Neyse işte. Lee Jeno geldi ve fanıyla konuştu. İmzası karşılığında beni şikayet etme kararından vazgeçirdi adamı. Sonra o adamın Jaemin'i aşağıladığını söylediğimde adama bir yarım saat sövdük. Eğlenceliydi." Renjun, Yangyang kıkırdadığında bir süre daha çatık kaşlarıyla ona bakmış sonrasında daha fazla dayanamayıp gülümsemişti. "Cidden aptalsın." Yangyang omuz silkti. Renjun Yangyang'ın kolunu kaldırıp kendi omzuna koydu ve kollarını onu beline sardı. "Ama bu sana karşı bir şeyler hissetiğim gerçeğini değiştirmez." Yanyang Renjun'in omzundan sarkan elini sıkılaştırdı ve onun saçlarına bir öpücük kondurdu. "Hadi uyuyalım artık." Kafasını aşağı yukarı salladı Renjun. "Uyuyalım."

Idyllic >YangRen < Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin