trivia: make a love

440 79 20
                                    

Joon elini tuttuğu bedeni minik kulübesine doğru ilerletmeye devam ederken ağzının içinden bir şarkı mırıldanıyordu.

Seokjin ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gece yorgunlukla çadıra geri dönmüş ve Joon'un kolları arasında son 2 yılda uyuduğu en güzel uykuyu çekmişti. Sabah gözlerini açtığında onu izleyen bir adet Joon bulmuştu karşısında. Joon ona kısa bir öpücük verip acele ile ona bir sürprizi olduğunu söylemişti. Ve elinden tuttuğu gibi çıkarmıştı onu çadırdan. Kimseye görünmeden askeri birliklerin bulunduğu alandan uzaklaşmış ve şu an bir ormanın içinde yürüyorlardı.

Joon görmek istediği evi görünce yerinde durdu. Seokjin başını yerden kaldırıp geldikleri yere baktığında gördüğü minik tahta ev ile yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı.

"Pembe bir panjuru yok ama idare etmelisin." Dedi Joon yanında duran gülümseyen bedene. İstemsizce Joon'da gülümsedi. Öyle güzeldi ki. Onun karşısında sadece oturmak istiyordu. Oturup saatlerce ona bakmak.
Joon şiir yazmaktan nefret ederdi. Ama Seokjin'e bakınca satırlarca şiir yazmak istiyordu.

Elinden tutup açtı kapıyı içerisi kapalı perdelerden dolayı karanlıktı. Seokjin ürperdi.

"Fenerin var mı Joon? Ben karanlıktan korkarım." Elinin içindeki Joon'un elini sıktı. Kalbi hızlanmıştı. Şu savaş ortamında silah seslerinden, ölü bedenlerden korkmayan insan karanlıktan deli gibi korkuyordu. Joon bunu fark edip acele ile ilerledi Seokjin'in elini bırakmadan kenarda duran mumları acele ile yaktı. Onun korkmasını istemiyordu. Etraf loş bir ışıkla aydınlandığında Seokjin derin bir nefes aldı. Gözlerini minik tahta evde gezdirdiğinde gülümsemeden edemedi bir odanın içinde sadece bir yatak ve bir kaç şarap vardı. Dünyanın en güzel yeri değildi belki ama ikisi içinde dünyanın en huzurlu yeriydi.

"Beğendin mi?" Dedi Joon Seokjin'in diğer elini tutmadan tam önce. Burun buruna geldiği bedenin gözlerine baktı Seokjin.
"Huzurlu. Bir savaşın ortasında olmamıza rağmen çok huzurlu." Güldü Joon onun parlayan gözlerini görünce. Kendini dünyanın en yakışıklı adamı gibi hissediyordu ikisi de. Gözleri öyle parlaktı ki ikisi de sanki dünyanın en değerli şeyine bakıyor gibi bakıyordu. Hisleri karşılıklıydı. Her manada.

İkisi de aşıktı mesela ama en önemli bu ortamda ikisi de birbirini istiyordu.

Joon tereddüt etse de uzandı önündeki pembe dudaklara. Öyle narin öpmeye başladı ki Seokjin bir an hepsinin bir rüya olduğunu sandı. İkisinin de gözleri kapandı aynı anda. Üstleri kirliydi, ter kokuyorlardı belki de günlerdir temiz bir banyo yapmamıştı ikisi de ama tenlerinin kokusu hissediyorlardı. Joon elini Seokjin'in beline atıp onu yatağa doğru ilerletti. Seokjin sırtı yatağa değince bacaklarını Joon'un beline sarıp kendine bastırdı. İkisi de aynı anda inledi. Hafif aydınlık olan soğuk odada sadece ikisinin sesi vardı. Ve bir kaç orman uğultusu.

Joon dudaklarını saliselik çekti kırmızı dudakların üstünden ve Jin'in tişörtünü bir çırpıda çıkarıp yere fırlattı. Aynı şeyi Seokjin de onun için yaptı. Tekrar açlıkla değdi dudakları birbirine.

Nefessiz kalınca Joon tekrar geri çekilip elini Seokjin'in pantolonunun düğmesine götürdü aşağı doğru indi kafasını kaldırıp göz göze geldi kendisine bakan çiçeği ile.

"Eğer emin değilsen yapmayabi-" Seokjin onun dediğine kaşlarını çatıp elini aşağısında kalan bedenin saçlarına atıp kendine bastırdı. Seokjin aletine boxer üzerinden değen dudakları hissettiğinde kafasını geriye doğru atmıştı. Namjoon onun bu halini gördükçe daha da sertleşmişti. Bu zamana kadar erkeklerden hoşlandığından haberi yoktu Namjoon'un. Aylar önce ona değen anlamlı bakışlar ona aşkı öğretmişti. Aşkın bir cinsiyete ihtiyaç olmadığını öğretmişti.

Namjoon Seokjin'in pantolonunu seri bir şekilde çıkartıp tekrar onun üstüne tırmanıp dudaklarına ulaştı ve bütün aşkı ile öptü onu. Öyle aşık öptü ki o an Seokjin cidden bir çiçek gibi hissetmişti. Insanların kopardığı değil elleri ile sevdiği bir çiçek gibi hissetmişti.

O gün defalarca öpüşüp defalarca adlarını inlemişlerdi. Kulaklarına eğilip sevgi sözcükleri fısıldamışlardı. Namjoon son defa gelmeden önce şöyle dedi Seokjin'e "Defne çiçeğim, senin efsaneni biz yazacağız ve bu iyi sonla bitecek." Gülümsedi sonra Seokjin öptü önündeki güzel gözleri, kirpikleri, yanakları, dudakları. Gecenin sonunda Seokjin gözlerinin güvenli kolların arasında kapattı. Ama sabah gözlerini yine o kolların arasında açmadı.

Kısa oldu biliyorum zaten okuyan 5 kişi falan var ama 😭 devamı aklımda şimdi yazıyorum muah vote verip yorum yapmayı unutmayın.

War of love || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin