trivia: faded

514 95 23
                                        


"Beyler içeri gelin." Üstünde düşman üniforması bulunan siyahi adam sert sesi ile konuşurken Seokjin korkusunu bastırmak için derin bir nefes aldı. Namjoon ayaklanmak istiyordu ama iki yanında silahlı düşman duruyordu bu haldeyken onları alt edemezdi.

Gözlerini Seokjin'de gezdirip korkmaması için ona sarılma isteğini içine gömdü.

İçeri yaralı bı adamın kolunda iki asker daha girince Seokjin daha da ürpermişti. Kaç kişiydi bunlar böyle, neden kimse onlara yardıma gelmiyordu?

"Doktor işimize yarar iyiki bu çadıra girmişiz." Seokjin'in ingilizcesi zayıftı pek anlamamıştı ama Namjoon duydukları ile kaşlarını çatmıştı.

Kanlı bedeni iki düşman sedyeye yatırırken başları gibi gözüken adam elindeki silahı tekrar Seokjin'e doğrultarak konuştu.

"Onu tedavi et yoksa seni tam şu an öldürürüm." Seokjin bir adım geriye gidince ayağı Joon'un sedyesine çarpmıştı. Joon uzanıp onun elini tuttu usulca. Parmaklarını doladı Seokjin'in parmaklarına.

Asker Joon'un hareketlenen vücudunu görünce silahını ona doğrulttu bu sefer.

"Yerinde kal." Seokjin Joon'a doğrulan silahı görünce kendine doğrulan silaha oranla daha çok korktu.

Yan taraftaki diğer düşmanlardan biri adama yaklaşıp konuştu.
"Askeri öldürelim bize sıkıntı çıkaracak gibi duruyor." Seokjin ölüm kelimesini duyunca ayak uçlarına kadar titredi ve bütün vücudu ile geçti Joon'un önüne, hiç tereddüt etmeden. Hala elinin içinde duruyordu askerin parmakları sıktı parmaklarını. Ona zarar vermelerinden öyle korkuyordu ki... Ağlamak istiyordu şu an sadece. Savaşın ortasında rehin alınmak tam onun denk geleceği bir olaydı zaten.

Bütün vücudunu kapatmaya çalıştı geniş omuzları ile Joon'un.

Joon'un gözleri büyüdü. Bunu beklemiyordu işte. Bu eli silah tutmayan, kocaman ama çocuk ruhlu adamın onu canı pahasına koruması... Aklının ucundan bile geçmezdi.

Yarım yamalak ingilizcesi ile konuştu.

"Ona dokunursanız onu iyileştirmem." Eliyle yan sedyede yatan adamı gösterdi.

Düşman sinirle bir nefes alıp silahını geriye çekti.

"Acele et doktor, o ölürse sebebini sen sayarım."

Jin elleri arasında duran parmakları tekrar sıktı güven verircesine. Ölüm ile burun buruna olmasa asla bu kadar cesaretli olamazdı. Bunu da biliyordu belki sonradan pişman olacaktı ama umursamadı o an. Karşısında bir avuç düşman vardı ve bu ortamda insanlar birbirlerini hiç düşünmeden vurabiliyordu. Ölüm yanı başında onunla yürüyordu aslında. Korkacak neyi vardı ki. Sevdiği adama bir şey olmasın yeterdi.

Seokjin adımladı kanla kaplı adamın yanına. Gözü bir yandan da Joon'un üzerindeydi.

Eğilip adamın yarasını kontrol etti. Çok fazla kan kaybetmişti. Umarım yaşar bu şerefsiz diye düşündü içinden. Ölmek istemiyordu, henüz.

"Şu şeyleri getir bana." Dedi kısık sesiyle tepesinde duran bir diğer düşmana. İngilizcesi zaten zayıftı bir de korkarken kendi dilini bile unutmuştu.

Önüne bırakılan malzemeler ile yarayı temizledi güzelce yaralı adam hala kendindeydi bu iyi bir şeydi, şuanlık.

Kurşun içeride kalmıştı elindeki suyu yaralı bölgeye döküp orayı uyuşturdu. Yaralı adam sesli bir şekilde inleyince arkasındaki asker elindeki metali Seokjin'in ensesine hizaladı.
Namjoon ayaklanır gibi oldu refleks olarak. Öylece oturup çiçeğinin ensesine silah doğrultulmasını izlemek ne zordu.

"Dikkatli ol doktor." Seokjin başını salladı korka korka. Metal şeyi eline alıp kurşunu titreyen elleri ile çekti. Neyse ki kurşun çok derinde değildi. Uzaktan ateş edilmiş olmalıydı.

Yarayı titremeye devam eden elleri ile dikmeye başladı.

İşini bitirdiğinde derin bir nefes aldı.

"Bitti. Dinlenmesi lazım." Dedi kısık sesle. Onayladı onu düşman.
Sonra sesli bir şekilde güldü.

"E sizle işimiz bittiyse doktor sıra ölüme geldi." Daha yeni indirdiği silahı tam Seokjin'in alnına hizaladı. Namjoon anın şoku ile nasıl olabilirse bütün acısını unutup kalktı sedyeden saniyeler içinde.

İttirdi Seokjin'e silah tutan askeri. O arada bir hışımla askerler girdi. Dışarda hareketlilik bekleyen bir grup asker vardı tabiki de. Onların bölgesinde bir doktorun rehin alınmasını fark etmeyecek kadar dikkatsiz değillerdi.

Asker Taehyung ve Hoseok önde olmak üzere askerler içeri girdiğinde Seokjin'in yardımcısı Jungkook girdi ve boğuşan askerleri es geçip hızlıca yere çökmüş Seokjin'in yanına eğilip onu kolları arasına aldı. Seokjin ölümden korkmazdı aslında bu kadar ama nedense bu sefer korkudan titreyecek hale gelmişti.

Düşmanlar etkisiz hale geldiğinde Taehyung ve Namjoon hızlıca bir köşede birbirine sarılmış adamların yanına adımladı.

Taehyung korkmuş bedeni sarmalayan minik sevgilisini görünce gülümsemeden edemedi.

Namjoon korkudan titreyen çiçeğini gördüğünde az önce adama saldırdığı için yediği kurşunu umursamadan ilerledi onun yanına ve eğildi önünde.

"Seokjin iyisin bir şey yok hadi bana bak." Seokjin duyduğu ses ile kaldırdı hızlıca kafasını. Gözlerini hemen gezdirdi önünde eğilmiş bedenin üzerinde.

Kolundan akan kanları görünce ağzından çıkan "hiii" sesine engel olamadı.

"Sen iyi misin asıl, Joon kolundan vurulmuşsun." Arada sesi titredi ama umursamadı. Jungkook'un kollarını itti nazikçe.

Hemen sarıldı karşısındaki bedene. Tuttu kollarının altından ve ayaklandırdı onu.
Yerde yatan ölü bedenleri es geçip ilerletti Joon'u sedyesine doğru.

Kafası hala Joon'un boynundaydı. Kokusunu çekiyordu içine derin derin.
Cennette gibiydi.

"Neden yaptın neden kendini feda ediyorsun benim için? Ölebilirdin aptal asker benim yüzümden ölebilirdin." Sesi sert değil aksine az sonra ağlayacak gibi çıkıyordu. Joon kıkırdadı. Ve zorda olsa çiçeğinden ayrılmak ellerini onun vücudundan çekip uzandı sedyeye.

"Benim çiçeğimi kimse koparamaz. Çiçeğim koparsa açar mı güneş ertesi gün ona ışık vermeyecekse doktor?"

Selam girlssss kısa oluyor bölümler ama zaten kısa hikaye olduğu için sizi sıkmak istemiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Selam girlssss kısa oluyor bölümler ama zaten kısa hikaye olduğu için sizi sıkmak istemiyorum.
Lütfen yorumlarınız benden eksik etmeyin sizi seviyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

War of love || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin