trivia: missing

437 64 23
                                        

Seokjin sabah yalnız uyandığında etrafta saatlerce Namjoon'u aramıştı ve beklemişti. Namjoon gelmemişti. O geceden sonra onu yalnız bırakmıştı. Seokjin giyinip kışlanın olduğu yere geldiğinde ise her şey yerine oturmuştu.

Sabah bulundukları yerin tam merkezine bir bomba atılmıştı. Orada öğle yemeği yiyen askerlerin çoğu can vermişti. Seokjin o zaman anlamıştı Namjoon'un nereye gittiğini. Kızamadı ona. Sadece dua etti tanrıya. Sağ sağlim yanına gelmesi için dua etti.

Akşama kadar yararlı askeri tedavi etti. Kalbinde kocaman bir ağrı vardı hiç dinmeyecek gibi kötü bir ağrıydı. Derin nefes alıp işine odaklanmaya çalışıyordu. Ama hala ne Namjoon'dan vardı ne de aramaya çıkan asker grubundan.

Önünde yatan yaralı askere bakıp yarasını dikmeye devam etti. Sabah geç kaldığı için Jungkook ona çok kızmış ve çok korktuğunu söylemişti. Jungkook silahı tutamayacak kadar korkuyordu. Ama savaşın ortasında kalmıştı. Bazen korkudan uyuyamazdı. Buraya ait olmayan biriydi o. Ama ailesi ölmüştü ve o sahipsiz kalmıştı. Tek yakını vardı o da abim dediği Seokjin'di. Taehyung ile tanışana kadar buradan nefret eder her gün aglardı. Ama Taehyung ona bu savaşı bile sevdirmişti. Çünkü burayı bir oyun gibi anlatır günün sonunda Jungkook'u elleri ile uyuturdu. Seokjin Jungkook'u muhtaç bir bebek olarak görüyordu hep. Taehyung'u yolladığı için tanrıya minnettardı çünkü aşk her şeyi daha katlanılabilir kılıyordu.

"Geldiler." Dışardan gelen ses ile irkildi Seokjin. Bitirdiği dikişe bakıp elindeki iğneyi acele ile kenara bıraktı.

Koşarak çıktı çadırdan. Kalbi ağzında atıyordu.

Dışarıya çıktığında karşısında gördüğü yüze yakın askerden sadece birine takıldı gözleri. Yüzü çamura, pisliğe bulaşmış yakışıklı sevgilisine. Kimse umrunda olmadı o saniye. Koştu, koştu, koştu ve koştu. Yanına ulaştığında kollarını karşısındaki bedenin beline sarıp deli gibi ağlamaya başlamıştı.

Sabahtan beri yüzden fazla asker cesedine bakmış yüzden fazla askeri tedavi etmişti öyle yorgundu ki... Hem ruhen hem bedenen öyle Namjoon'a muhtaç kalmıştı ki. Sadece ağladı. Onlara kimse bakmadı o an. Aradan dakikalar geçti. Seokjin hiç kıpırdamadı. Namjoon elini Seokjin'in güzel saçlarına atıp karıştırdı.

"Özür dilerim." Dedi gözleri dolarken. Onu öyle bir gecenin akşamında yalnız bırakmak öyle canını yakmıştı ki kendini berbat hissediyordu. Seokjin gibi bir insanı hak etmiyor gibi hissediyordu.

"Uyandığında gördüğün ilk yüzün benim yüzüm olmasını dilerdim Seokjin. Özür dilerim seni yalnız bıraktığım için çok özür dilerim." Seokjin umursamadı dediklerini kafasını karşısındaki bedenin boynundan kaldırıp burun buruna geldiği bedenin dudaklarını öptü masumca.

"Günün sonunda seni kollarımda görüyorum ya sorun değil hiç bir şey sorun değil."

Merhaba girlss ilhamımın gelmesi uzun sürdü biliyorum. Bu aralar çok giremedim. Bu hafta boşum ama sanırım hızlı bir şekilde yazıp bu hafta finali yayınlayacağım 🙆🥳 Okuduğunuz için teşekkür ederim 💕

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

War of love || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin