Him-baek, elindeki silahı Jiminin kafasına tutmuştu. Sadece ağlıyor ve bağırıyordum.
_ YAPMA HİM-BAEK, LÜTFEN... NE OLURSUN BIRAK ONU YEMİN EDERİM SENİNLE EVLENECEĞİM. JİMİN BİR ŞEY SÖYLE !
Sonlara doğru sesimi iyice yükseltmiştim. Kalbim sıkışıyordu artık. Jimin kafası eğik ağlıyordu. Nefesinin sesini bile duyamıyordum.
_ Jimine veda et bakalım.
Diyerek tetiği çekti.
_ Merak etme seni de ardından bitireceğim.
Kesin olarak hazırlamıştı. Vuracaktı onu. Son bir defa daha bağırdım, silah sesiyle beraber.
Fakat silah sesi, dışarıdan gelmişti. Kafamı kaldırmamla Jiminle göz göze geldik. O da şaşırmıştı.Him-baek, hızlıca çıktı evden ve bir silah sesi daha geldi.
İçeriye birisi şarkı söyler gibi silahını öne uzatarak girdi.
_ My hands carry em... (Medya)
Kafasını köşeden uzatarak silahın tetiğini çekti. Etrafı süzdükten sonra Jimin e baktı. Vücudu dövmelerle doluydu.
_ Dostum, tekrar görüşelim dedim, 3 gün sonra görüştük. Ne tesadüf.
Silahını beline sıkıştırdı ve Jiminin yanına gitti. Tam iplerini açacakken bana baktı.
_ Jimin, dostum önce şu güzel bayanın iplerini açmalıyım.
Bana doğru yürüdü. Arkama geçerek ipleri açarken konuştu.
_ Burada başka halledilecek kimse yok, değil mi ?
Kafamı evet anlamında salladım. Jimini de çözdükten sonra koltuğa oturdu.
_ Yoruldum. Yordu beni Him- baek.
Şaşkınca sordum.
_ Onu tanıyor musun ?
_ Tabi ki. Cinayetten aranıyordu.
Kimliğini çıkardı.
_ Polisim ben.
Jimine döndü ve dudağını büzerek konuştu.
_ Hadi bize kahve yaaap..
Jimin güldü ve polisle tokalaşarak mutfağa gitti.
_ Eee, güzel hanımefendi. Adınız nedir ?
_ Mi-youn.
_ Ben de Jungkook. Memnun oldum.
Elimi sıktı. Jimin mutfağın köşesinden bağırdı.
_ Sevgilimi tavlamaya çalışma seni küçük.
_ O artık benim.
Jiminin bana sevgilim demesine mi şaşırsam, Jungkook un o benim demesine mi ? Bilemedim.
***
Elimdeki mektupları bir araya topladım. Arasından bir tanesini çıkardım.
11/10/2020
Merhaba yoona. Seni buldum. Mezarını.
Uğradım bugün yanına.
Birkaç çiçekle beraber gözyaşımı bıraktım toprağına.
Ama bu sefer senin aşkından ağlamadım, vicdansızlığına ağladım.
Evet, bugün ilk defa nefret ettim senden.
Mi-youn ile ilk birlikteliğimizi yaşadık. Ve ben, onun bedenindeki yaraların hepsini gördüm.
Dokundum tüm yaralarına. Senin açtığın, küçük bedendeki yaraları teker teker öptüm.
Sana seni seveceğim dediğim her sözcük için özür dilerim. Sevgim, vicdanına kadarmış.
Elveda yoona, kardeşin senin açtığın yaraları kapattı. Kalbim artık tamamen ona ait.
Yakında evleneceğiz. Bize mutluluk dile...Tüm mektupları ateşin orta yerine bıraktım. Artık Jimin in acı çekmesine izin vermeyecektim.
Yanan ateşin önünden kalkıp Jiminin yanına gittim. Koltukta otururken bacaklarına kuruldum ve bir öpücük bıraktım dudağına. Kafamı göğsüne yaslayarak orada sonsuza kadar kalmayı diledim.
Kitap bitmiştir.
YOU ARE READING
The Silence_Park Jimin
FanfictionGözlerini hiç tanımadığı bir odada açan Mi-youn, ormanlık yerlerde bir kulübe evinde bulur kendini. Her ne kadar korkup kaçmaya çalışsa da yapamaz. Uyandığı odada tanıştığı kişiyi tanımaz ama hep bir yerden anımsar. Çökmüş bulunan iki hayatı birbiri...