Bu İmkansız

1.7K 35 3
                                    

"Baba senin tayinin çıkmış olabilir ama bu benide ardından sürükleyeceksin anlamına gelmez"

" Bu konuyu çok kez konuştuk Asya. Doktor olacaksın ve bunun için iyi bir eğitim alman şart"
Babam her zaman ki gibi yine otoriterdi. Sorduğum sorulara karşın kafasını yoldan ayırmayarak kısaca benimle göz teması kurmadan cevap veriyordu. Derin bir soluk alıp tekrar şansımı denedin.

" Çalışmak isteyen insan nerde olursa olsun çalışır baba"
" Bu konuyu artık kapat Asya. Kaydın yapıldı ve bugün okuldaki ilk günün ve buna odaklan"
Aslında dediği doğruydu. Babam bir şey derse ona asla karşı çıkamazsın çünkü o her zaman en iyisini ve en doğrusunu bilir tabi ona göre.
Kafamı cama yaslayıp yoldaki insanları incelemeye başladım. Şu üç yıldır en büyük hobim olmuştu insanları analiz etmek. Babamın sesiyle o tarafa döndüm.
" Okulda kimse senin benim kızım olduğunu bilmeyecek. Bu şekilde hem sen daha rahat olurdun hem ben"
" Soy adlarımız aynı ve okula aynı zamanlarda geldik"
" Yetkiler bende olduğu için senin soy adını değiştirdim. Gerekli yerlerde asıl soy adını kullanacaksın ama bundan kimsenin haberi olmayacak"
Cevap vermeden önüme döndüm. Babam her zaman ki gibi her şeyi halletmiş. Benim ile ilgili bir şeye kendi karar vermiş. Şaşırdım mı? koca bir HAYIR.
Devasa büyüklükte ki eski okuluma göre fazla iyi görünümlü, dore ve yeşil boyalarla bezenmiş binanın önünde durunca buranın okul olduğunu anlamak fazla uzun sürmedi. Dikkatimiyse koca bir tabelaya işlenmiş " ÖZEL AREL KOLEJİ". Arel koleji bahçelievlerin en gelişmiş kolejlerinin başında geliyordu. Babam arabayı hepsi birbirinden lüks arabaların yanına park edince bende çantamı alıp indim. Babam önde ben arkada okulun otomatik kapısına doğru yürümeye başladık. Kapıdan girince bizi ilk olarak okulun başarılarını sergilemek için bir vitrine dizilmiş kupalar karşılıyordu. Okul benim bildiğimden daha da iyi olmalı çünkü vitrinde yüzü aşkın kupa vardı. Babamın asansöre bindiğini görünce bende ardından giderek asansöre bindim. Aslını söylemek gerekirse okulda asansör olduğunu görmek beni epeyce şaşırtmıştı. Babam 6. numaraya bastı ve beklemeye başladık. Demekki okul 6 katlıydı yada belki daha fazla. Asansör durunca kapı açıldı ve dışarıya çıktık. Babam karşıdaki odaya yöneldi bende arkasından. Beyaz gösterişli bir kapı ve hemen yanında onun kadar gösterişli altın görünümlü bir tabelaya yazılmış " OKUL MÜDÜRÜ AHMET MİTHATOĞLU" babam gerçekten başarılı biriydi hem zaten böyle bir okula nüdür olamak kolay bir ley değildi. Her ne kadar bazen babama imrensemde bu fikirden vazgeçmem fazla vaktimi almıyordu. Odaya girdiğimde beni ağır bir beyaz renk karşılıyordu çünkü odada gözüme alan her şey bembeyazdı: tek kişilik iki koltuk, masa, sandalye, dolaplar hepsi bembeyazdı. Babam elindeki çantayı masaya bırakınca bana eliyle gel işareti yapınca bende dediği gibi onun ardından odadan çıktım. Aklıma gelen fikir ile babamın koluna dokundum.
" Baba benim soy adım ne olacak peki"
" Hatırlattığın iyi oldu. Soy adın aksoy"
" Tamam"
Babam önüne dönüp yürümeye başlayınca bende yeni soy adıma alışmaya çalışıyordum.
Asya AKSOY. Asya AKSOY. Asya AKSOY.
Babamın öğretmenler odasına girdiğini görünce bende arkasından gittim. Öğretmenlerin kimi ders için hazırlık yaparken kimiside kahvesini yudumluyordu. Babam sarı saçları beline kadar uzanan, kırmızı elbiseli güzel bir bayanın yanında durunca ben de ister istemez durmak zorunda kaldım.

"Hocam iyi günler, bu Asya okulumuzun yeni öğrencisi. İlk dersiniz onun sınıfıyla siz ona yardımcı olursunuz''

"Tabi müdür bey seve seve'' 

Babam bana göz kırptıktan sonra diğer öğretmenlere de selam verip odadan çıktı. Adını bile bilmediğim birinin yanında ne kadar rahat olursa işte bende o kadar rahattım. Öğretmen  olduğunu öğrendiğim kadına baktığımda duvara monte edilmiş dolaplardan kendine ait olduğunu düşündüğüm dolapta bir şeyler arıyordu. Aradığını bulmuş olacakki gülen gözlerle bana döndü.

BENİ SEVMEYİ DENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin