Şart

481 20 5
                                    

''Buğra bunu yapamazsın''
diye arkasından bağırdım.
Omzunun üzerinden bana bakıp:
'' ben senin için her şeyi yaparım Asya''
dedikten sonra hızlıca merdivenleri inerek gözden kayboldu.
Kapıyı kapatıp içeriye girdim. Hala şoktaydım, ben şimdi ne yapacağım? Ya Ozana her şeyi anlatırsa işte o zaman Ozan beni asla affetmez. Beyza 'yı mı arasam acaba? Ama olamaz ki kız hasta birde benim dertlerimle mi uğraşacak, Keremi mi arasam? Yok ya oda olmaz. Neyse yarın ola hayrola diyerek odama çıktım. Birkaç dergiye göz gezdirirken uykuya teslim oldum.
Esneyerek yatağımdan kaldım komedinde ki mavi küçük masa saatime baktım. 4' e geliyordu. Karnım guruldamaya başlayınca bende mutfağa gittim. Buzdolabını açtım ikinci raftaki fındık ezmesini çıkardım. Bir dilim ekmek alıp ezmeyi onu üstüne sürdüm. Dolaptan vişne suyu alıp salona geçtim. Evimiz çok büyük olmadığı için bu dediklerimi yaparken yorulmuyordum, normalde fazlasıyla üşengeç bir insanımdır ev büyük olsa sırf yürümemek için mutfağa bile gitmem o derece yani. Televizyonu açtım bir müzik kanalı açıp ekmeğimi yemeye devam ettim.
Bardağı tezgaha bırakıp ellerimi de yıkayıp mutfaktan çıktım. Canım çok sıkıldı ne yapsam acaba ?
Buldummm , sahilde yürümek harika bir fikir olabilir. Hemen odama geçip dolaptan giymek için lacivert bir şort , beyaz bir sporcu atleti üzerine giymek içinde borda kareli bir gömlek çıkardım. Gömleğin düğmelerini açık bıraktım. Saçlarımı açık bıraktım. Siyah küçük çantamı ve telefonumu da alıp odadan çıktım. Tam b esnada annemin geldiğini gördüm.
''anne Buğra'ya her şeyi neden anlattın''
'' demek geldi buraya''
'' neden söyledin anne''
'' seni sordu bende söyledim, ne var bunda? hem artık aynı okuldasınız elbette ki öğrenecekti''
''bravo anne , bravo'' diyip kapıya yöneldi.
'' nereye gidiyorsun''
''sahilde yürüyeceğim biraz''
''geç kalma'' bir şey söylemeden ayağıma bordo vanslarımı giyip evden çıktım.
Taksiciye parasını verip sahile doğru yürümeye başladım. Fazla kalabalık değildi birkaç sevgili ve köpeklerini gezdiren insanlar. Biraz yürüdükten sonra en yakın banka oturdum. Gözlerimi kapatıp dalga seslerini dinledim bir süre. Keşke şimdi yanımda oturuyor olsaydın Ozan , keşke şu zor anlarımda bana destek olsaydın. Sen yokken o kadar eksiğim ki. Sen yokken yaşamanın bile bir anlamı yok. Buğra söylediklerinde haklımı, unuttun mu beni ? ama bu kadar çabuk vazgeçmiş olamazsın benden. Beklide vazgeçtin, haklısın hemde çok haklısın. Şimdi yanımda olsan, sesini çok özledim, kokun... hep yanımda ama doya doya çekemdim ki içime, sen yanımdasın ama sımsıkı sarılamadıktan sonra ne fark eder ki. Kafam çok karışık. Çok yalnızım Ozan. Sana ihtiyacım var, şu an burada olmana çok ihtiyacım var.
''oo çalışkan ineğimiz de buradaymış''
duyduğum sesle gözlerimi aralayıp, karşımda bana bakan Ozanı gördüm. Şaşkınlıkla ona bakarken, bir an içimden ' Allahtan başka bir şey isteseymişim olacakmış demek ki' diye geçirdim ama iyi ki ben bunu geçirdim.
''ee inek kız candy ne işin var burda''
''be.. benn hiççç, ö..öyle işte hava almaya çıkmıştım''
''çok oksijen kafa yapmasın dikkat et''
dedikten sonra yoluna devam etmeye başladı. Sonra bir an durup omzunun üstünden bana döndü.
''sen saçlarına bir şey mi yaptın''
Eyvah ! anladı mı acaba?
''yo...yok bir şey yapmadım, şeyy ıslak heralde o yüzden''
Cevabım üzerine Ozan umursamaz bir tavırla yoluna devam etti. Biraz arkasından baktıktan sonra kafamı yere eğdim. Şimdi bağırsa arkadan ' seni çok seviyorum' diye, ne olur sanki, off hayal kurma Asya böyle bir şey asla olmaz.
''seni çok seviyorum''
duyduğum cümle üzerine öksürmeye başladım.
Evet sonunda dualarım kabul oldu diyip, hızlıca ayağa kalktım ve arkama baktım. Gördüğüm manzara üzerine yüzüm ister istemez gerilmişti. Çocuk kızın önünde diz çökmüş ilanı aşkta bulunuyordu. Çocuğun 'seni çok seviyorum' cümlesine kızda ' bende seni çok seviyorum' diye karşılık verdi ve birbirlerine sarıldılar. Bu beni daha da sinirlendirdi. Bir an kendimi tutamadım ve:
''sizin eviniz barkınız yok mu? Ne diye burada ilanı aşkta bulunuyorsunuz birbirinize. Gidin ne yapacaksınız evinizde yapın. Olan var, ( başımı yere eğip)olmayan var''
Kız bana dönerek:
''sanane be tapulu malın mı burası? , istediğimiz yerde ilan ederiz aşkımızı''
bu sözler beni daha da sinirlendirdi.
''evet tapulu malım var mı bir diyeceğin''
benim sözüm üzerine , çocuk kıza 'bırak ya delimidir nedir' dedi ve gitmeye başladılar.
''siz siniz delimidir nedir, inşallah ayrılırsınız. Hem hiç romantik bir teklif deyildi, benim Ozanım daha güzelini yapar bir kere kıskanda patla''
diye bağırınca son bir kez arkalarına bakıp, ellerini yürü git işine der gibi yapıp tekrar önlerine döndüler.
Of ne yapıyorum ben? Ben böyle biri değilim ki. Ama olsun Ozan yinede o çocuktan daha romantik şeyler yapar.
Yapar yapar da bunun için önce sevgili olmamız lazım. Oda nasipse çıkmaz ayın son perşembesine.
Olduğum yerden ilerideki süt mısırcıya gittim. Süt mısırımı alıp yürümeye başladım. Yolun karşısına geçip bir taksi durdurdum ve evin adresini verip kafamı cama yasladım.
Bir an kendimi arabada çalan şarkının sözlerine kaptırdım.
Küçük oyunlarının , büyük savaşlarının
Arasında olduğu kadar bir aşktı bizimkisi
Ne yaparsam olmuyor,
olmuyor eskisi gibi
güldürmüyor , ağlatmıyor
kimse senin gibi...
Ruh halimi anlatan en güzel şarkı olsa gerek. İçimde o kadar başka bir his var ki , birine sarılsam, yalnız olmadığımı hissetsem sanki geçecekmiş gibi... Yıllar sonra ilk defa içimden anneme sarılmak geldi, onun benim sırtımı sıvazlaması, saçımı okşaması sadece bu şu an için istediğim tek şey bu.
Evin önüne gelince ücreti ödeyip indim. Apartmanın ana kapısından içeriye girdim. Asansöre binip 5. kata bastım. anneme söyleyeceğim cümleyi kendi kendime mırıldandım ' anne! ben sana sarılabilir miyim?'. Asansörden indim bizim kapının önüne geldim ve tekrar mırıldandım ' anne! Ben... sana sarılabilir miyim?' sarılacağım kişi annem olduğu için bu soru beni biraz ürkmüştü.
Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeriye girmemle annem ve babamı görmem bir oldu. Oldukça şık kıyafetler giyinmiş kapıya doğru geliyorlardı. Ben de durup bir an onlara bakıyordum ki annem söze girdi:
'' asya biz babanım bir arkadaşının verdiği bir davete katılacağız, çok geç kalmayız ama sen yinede bekleme bizi uyu''
Diyip yanımdan geçip kapıya yöneldi. Babam zaten çoktan kapıdan çıkmıştı. Bir an aynada son kez kendine bakan anneme baktım ve içimde kalan son cesaret parçacıklarıyla:
''anne ben...''
Daha sözümü bitiremeden
''asya seni anlıyorum ama sen evde kalsan daha iyi olur''
Dedi ve gitti...
Arkasından sadece bakmakla yetindim başka ne yapabilirdim ki. Bunca yıl sadece arkalarından baktım şimdi ne değişecekti ki, ne değişebilirdi. Bundan sonra sevebilirler miydi? Tabi ki de HAYIR. Hep kızıyorum kendime neden ağlıyorum , neden güçsüzüm diye. İşte bu yüzden, benim mutlu olmak için bir nedenim yok ki. İlk defa yalnızlıktan bu denli nefret ediyorum, ilk defa ailemden nefret ediyorum evet onlara hep kızgındım ama nefret kırıntıları yoktu içimde, ilk defa kendimden nefret ediyorum, yaşadıklarımdan nefret ediyorum ve sanırım en önemlisi artık yaşamak dahi istemiyorum. Çünkü yalnız yaşamaktansa, ölmeyi tercih ederim.
Arkamı dönüp odama doğru yürümeye başladım. İster istemez göz yaşlarımda başlamıştı yanaklarımdan boynuma süzülmeye. Sanki her damlada biraz daha güçsüzleşiyordum , sanki akan o her Damla beni daha da yaşlandırıyordu.
Yatağıma uzandım artık ağlamam iyice hızlandı, sesim her zamankinden daha güçlü çıktı bu defa. Birisi duyar korkusu olmadan özgürce haykırdım çaresizliğimi, içimdeki acıyı, yalnızlığımı, sevgisizliğimi doya doya haykırdım. Sesimin tınısı yavaş yavaş azaldı.
Yüzümü yıkadıktan sonra odama geçtim. Yatağıma uzandım aklıma ne zamandır defterime bir şeyler yazmadığım geldi. Defteri dolabımdan alıp tekrar yatağıma uzandım. Yaklaşık 1 haftadır hiçbir şey yazmamıştım. Bir şeyler karaladıktan sonra yorgunluktan olsa gerek uyuya kaldım.

BENİ SEVMEYİ DENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin