13. Bölüm

846 76 2
                                    

"Sehun git!" Wufan'ın sesi kendine hakim olmakta ne kadar zorlandığını gösteriyordu. Dişlerini sıkarak zorlanarak söylediğinde Yixing Sehun'un tişörtünü kavramış olan tutuşunu gevşeterek elinin koltuğa düşmesine izin verdi. Korkuyordu. Wufan'ın değişen ani tavırlarından ve sonuçlarından korkuyordu. Sehun oturduğu yerden yavaşça kalkıp uzun olanın karşısına dikildi ve kolundan tutarak kendine çevirdi. Fakat Wufan'ın gözleri inatla koltuğa sinmiş küçük bedende geziniyordu.

"W-wufan...bunu konuşmalıyız." Sehun yaptığı hatayı düzeltmek zorundaydı. Aksi taktirde herşey Yixing için daha da berbat bir hale gelebilirdi.

"Sehun...sadece git!" hızla kolunu sert tutuştan kurtararak diğerinin istediğini yapmasını bekledi. Sonunda Sehun evi terk ettiğinde Yixing ile baş başa kalabilmişti.

"Sen!" içinde tuttuğu öfkesi bir anda patlak verdiğinde Yixing hapsettiği gözyaşlarını serbest bırakmıştı.

"Gerçekten...o mu?" Yixing Wufan'ın bunu yapmasını beklemiyordu. Kendini herşeye hazırlamıştı ama bu aklının ucundan bile geçmemişti. Wufan bedenini diğerinin yanına bırakıp sessizce sorduğunda Yixing anlamayarak ona baktı.

"Ne bekliyordum ki?" Yixing hala hiçbirşey anlamamıştı.

"Yixing..." Wufan sımsıkı kapadığı gözleriyle beraber derin bir iç çektiğinde diğeri şimdide onun dudaklarından dökülecek kelimelerden korkmaya başlamıştı.

"Gitmeni istiyorum...artık gitmelisin" Wufan bu anı defalarca yaşamıştı fakat bu farklıydı. Zorunda olmasa yapmazdı ve evet bunu yapmak zorundaydı. O Yixing'e her saniye dahada fazla kapıldıkça Yixing onu görmüyordu bile. Ve Wufan şimdi anlayabilmişti, Yixing'i zorlayamazdı, onunla kalması için zorlayamazdı.

'Ben kalbini istiyorum Xing, zaten benim olan bedenini değil. Ve isteğinle benim olmanı istiyorum. Aynı zamandada korkuyorum, sana tamamen bağımlı hale gelmekten korkuyorum. Sanırım bu...'

"Sanırım bu ikimiz içinde en iyisi" içinden geçen cümlelerin sadece bu kadarını aktarabilmişti Yixing'e ve ardından diğerinin tepkisini bekleyemeden onu orada yanlız bırakmıştı.

Yixing ağır adımlarla dışarı çıkıp soğuk bedeninden daha da soğuk olan basamağa oturarak dizlerini göğsüne çekti ve başını gömdü. Hala inanamıyordu ve kavrayamamıştı olayların gerçekliğini. Wufan onu bırakmıştı değil mi? Buna sevinemiyordu aynı zamanda şaka gibi suratına çarpan bu gerçeğin bir rüya olduğuna inanmak istiyordu.

"Neden buradasın?" sesi duyana kadar yanındaki bedenin varlığından bile habersizdi. Başını gömdüğü dizlerinden kaldırıp yanındakine baktığında sevimlice gülümseyen Sehun karşılamıştı onu.

"Sen gitmedin mi?" diğerinin sorusunu cevaplamak istemiyordu.

"Biliyorsun Wufan'ın sorumsuzluklarından sorumluyum." Sehun bir saat kadar önce tüm düzenini alt üst ettiği çocuğa göz kırparak cevapladı.

"Neden bunu yapıyorsun ki?" Yixing gerçekten anlamlandıramıyordu. Sehun tasasız bir hayat sürmek varken neden Wufan'ın sorunlarıyla ilgileniyordu ki?

"Neden ona aşıksın?" bu alakasızca soru Yixing'in afallamasına neden olmuştu.

"Bununla n-ne alakası var?" diğerinin duyabileceği bir sesle sorduğunda Sehun küçük bir kahkaha patlattı.

"Ondan nefret etmen gerekirken kalbin bir şekilde yol bularak ona aşık olmuş. Baksana kabulleniyorsun bile." Yixing o an fark etmişti, gerçekten bunu yapmıştı.

"Benimde Wufan'dan nefret etmek için birçok sebebim var...fakat aramızdaki bağ buna engel oluyor. O benim tek dostum Yixing." Sehun'un bu söylediği havada asılı kalmıştı. Yixing sadece başıyla onaylayıp tekrar kafasını gömmüştü dizlerine.

The Last SlaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin