1.0

1.3K 86 8
                                    

Sabah erkenden kalktım bavulumu alıp içine eşyalarımı doldurdum kesinlikle, bu evde kalmak ölüm gibi. Lisa'nın yanına gittim. Telefonunu alıp sessize aldım. Ardından mesaj attım.

Jisoo: Lisa sabah kalktığınızda beni göremezseniz korkmayın. İş yerim buraya uzak olduğu için Chaeyoung'un evine gidiyorum. Ne zaman döneceğim bilmiyorum, lütfen sık sık ziyaretime gelmeyin. Hatta birbirimizi unutalım. Arada yemek gönderin ve yüzünüzü unutmamam adına gelin. İyi uykular.

Bu arada, uyurken melek gibi gözüküyorsun. ♥

Odadan çıkıp elime bavulumu aldım ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Aşırı huzursuz hissediyordum, rahatlamak adına telefonumu aldım, kulaklığımı da çıkarıp şarkı dinlemeye başladım. Evimin iki sokak arkasında olan eve geldiğimde Chaeyoung'un da dediği gibi saksıdaki anahtarı aldım. Evin kapısını açıp içeri girdim. O günkinden daha temiz ve derli toplu olan, beyaz renklerin ağırlıkta olduğu ev hoşuma gitmişti. Bavulu bırakıp kapıyı kapattım. Odaları gezmeye başladım, mutfak salon Chaeyoung'un odası ve Lalisa'nın odası. Lisa'nın odası fotoğraflarla doluydu ve hepsinde öyle güzel çıkmıştı ki. Teker teker inceledim fotoğrafları.

Eşyalarımı yerleştirip oturma odasına geçtim, televizyonu açtım ve bir şeyler izlemeye başladım. Az sonra telefonum çaldı bilmediğim bir numaraydı "Buyrun." "Kim Jisoo ile mi görüşüyorum?" "Evet, evet benim." "Tebrik ederim, çevirmenlik için başvurduğunuz işe kabul edildiniz. Yarın yeni işinize başlayabilirsiniz, iyi günler." deyip kapatmıştı. İstediğim şeyler sanırım yavaş yavaş olmaya başlıyordu.

Hemen Lisa'yı aradım. Telefonu açmadı, saat çok erkendi. Yani normaldi uyanmaması. Kahvaltı yapmak için dolabı açtım dolabın boş olduğunu görünce Chaeyoung'u aradım çok geçmeden cevaplamıştı. "Alo?" "Alo, Chaeyoung. Sanırım evine hırsız girmiş ve dolapta olan bütün şeyleri almış." "Üzgünüm tatlım. Lisa size gelecekti, ben ise gidecektim yani haftalık alışverişi yapmamıştım bu yüzden." "Ahh, peki. Nasılsın, ne zamana gelirsin?" "Bilmiyorum, 1-2 haftaya dönerim." "Peki, iyi günler Chae."

Telefonu kapatır kapatmaz Jennie aradı. Telefonu açtım,
"Alo Jennie, günaydın güzelim. Biliyor musun o çok istediğim çevirmenlik işine kabul edilmişim."
"Sen hiç ben uyurken beni izledin mi?"
"H-hayır, neden ki?"
"Ya da bir kere olsun nasıl yattığım ile ilgili bir söz de söylemedin."
"Jennie, neler oluyor?"
"Chaeyoung'un evine gittin, Lalisa'dan seni ziyaret etmesini istedin, neden. Yüzünü unutmaman adına. Öyle mi?"
"Jennie, sakin ol."

Sesi çok kısık geliyordu, ve sanırım ağlıyordu. Amacım asla onu üzmek değildi. Neler olduğunu anlamaya çalıyordum.

"Olamıyorum, Jisoo olamıyorum! Seninle kaç yıldır ev arkadaşıyız ve senden ne kadar hoşlandığımı benden daha iyi biliyorsun, o gün ne oldu, her ne sikim oldu bilmiyorum ama o günü dünya üzerinden silmek istiyorum..." son cümlelerini sıralarken hıçkırarak ağlıyordu. Ve yemin ederim ki sesindeki hayal kırıklığına telefonun ucunda şahit oldum.
"B-ben üzgünüm Jennie."
"Üzgün olma, üzgün olacağın bir durum yok Jisoo-shi."

Ah, o kadar minettardım ki. İsmim ağzına o kadar yakışıyordu ki...

Burnunu çekti ve bir kaç saniye bekledi. Kendine geldikten sonra konuşmaya başladı. "O işi kazandığına sevindim, umarım iyi geçer. Ne zaman başlıyorsun işe?" "Yarın." demiştim. "Kapatmam gerek, Lisa uyandı." dedikten sonra kapattı. Ben de Chaeyoung'un odasına gidip uyumaya çalıştım.

Yazacak bir şey bulamıyorum, muhtemelen bir iki bölüm sonra final yaparım. Lütfen oy verin. İyi günler diliyorum.

Unique Feeling • LiSoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin