dört, gün batımı.

405 42 0
                                    

gnash | olivia o'brien
i hate u, i love u

-jeongguk

Zihnimin sessizliğinde yorgunca, hiçbir şeyden haberim yokken, hiç kimse beni görüp duyamazken; karşımda duran tek bir insan tohumu bile yoktu. Aklımdaki herkes bir anda uçup gitmiş, her şey erkence olup bitivermiş gibi geliyordu. Sanki elimde bir harita vardı ve dudaklarımdan çıkan herhangi bir kelime beni büyük bir hazineye götürüyordu. Ama zihnimde biri vardı, o üşüyordu. Gökyüzünden yavaşça düşen kar taneleri çıplak tenine değdikçe ürperiyor, bütün hücrelerinin zelzele yaşamasına olanak sağlıyordu. Onu zihnimde yalnız bırakmak istiyordum ama o, kendini özgür olarak adlandırıyordu. Ben ise kendimi mutlu olarak anlamdırmak istesem de yalnızca alışmış olduğumu biliyordum.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken, direksiyona vurmamın etkisiyle hareket eden arabamın sallandığını biliyordum. Belki de bu karanlık yollarda çevirdiğim son tekerlekti, belki de gördüğüm son sokak burası olacaktı, ama onun geçtiği yollardan geçmek, onun duyduğu sesleri duymak ve onun gördüğü son şeyi görmek istiyordum.

Yalnızca birkaç dakika olmuştu sevgilimden ayrılalı. Ellerim hâlâ daha onun sıcaklığını koruyordu. Dudaklarının dokusu henüz etkisini yitirmemişti, elmacık kemiğimin üzerindeki. Bugün son kez onun için hazırlanacaktım. Yalnızca onun için saçlarımı yapacak, yalnızca onun için en pahalı parfümlerimden birini sıkacaktım. Giydiğimde bedenimin süzüldüğünü hissetmesi için en sevdiği ipek gömleğimi giyecektim.

Bugün, son kez sevgilim için giyinecektim.

Arabamın farlarını kapatırken ne kadar yorulduğumu fark ediyordum. İki elimle kavradığım direksiyona alnımı yaslarken gözlerimi de kapatmıştım. Nefes aldığımı hissediyordum yıllar sonra. Karnımdaki koca yumruğa veda etmiştim yalnızca birkaç dakika içinde. Dudaklarımda bir tebessüm yeşermişti. Başımı kaldırıp pek vaktimin kalmadığını görmüştüm. Arabadan hızla inip evime doğru yürümüş, kapıyı hızla açıp içeri girmiştim.

Yatak odama doğru ilerleyip içeri girmiştim. Kıyafet dolabımın sürgüsünden çektikten sonra askıya astığım ipek gömleğimi alıp yatağımın üzerine bırakmıştım. Bacaklarıma yapışan siyah kot pantolonlarımdan birini seçerken, ince deri kemerimi de almayı unutmamıştım.

Banyoya doğru hızla ilerliyordum. Acele etmeliydim. Acele etmeliydim ki sevgilime ayıracağım tek bir saniye boşa gitmemeliydi. Kıyafetlerimi bir hışımla üzerimden atmıştım. Duşa girmiştim. Soğuk su uyandırıyordu hücrelerimi. Sıcak dudaklarım uyuşuyordu damlaların altında. Kulaklarımın uğultusu terk etmişti olduğu yeri. Uyanmıştım.

Sevgilimin kollarında geçireceğim bir güne uyanmıştım.

Soğuk suyun altından çıkıp havlumu kasıklarıma sararken küçük bir havluyu da saçlarımı kurutmak için alıp çıkmıştım buhar altında kalan banyodan. Odama gelip iyice kurulanmış, temiz bedenime parfümümü sıkıp kıyafetlerimi hızlıca giymeye başlamıştım. Giyinmeyi bitirdiğimde aynamın karşısına geçip birkaç sene önce sevgilimin bana aldığı doğum günü hediyesi olan saati ince bileğime takmıştım. Islak saçlarımı kurutma gereği duymuyordum. Tanrı'nın göz yaşlarıyla bir gün ıslanacağını biliyordum.

İnce bağcıklı ayakkabılarımı giyip evden ayrılmıştım. Hızlı adımlarla arabama ilerliyordum. Kaba rüzgarların ipek gömleğimi titretmesine izin veriyordum. Umursamıyordum. Ne de olsa sevgilimin beni ısıtacağını biliyordum.

Arabama binip anahtarı hızla kontağa yerleştirip motoru çalıştırmıştım. Vakit kaybetmeden anayola doğru sürmeye başlamıştım. Etrafımdaki ağaçlar bulanıklaşırken, saçlarıma değen rüzgarı açık olan pencereden hissediyordum. Sahile gelmemi istemişti sevgilim. Olabildiğince hızlı sürdüğüm arabayla çevremdeki arabaları aceleyle sollarken sanki yetiştirmem gereken bir hastam varmış gibi gözüktüğünü biliyordum. Ancak gerçekten de yetiştirmem gereken bir hasta vardı. Kendimi. Sevgilimin kollarının benim ilacım olduğunu bilmenin getirdiği muhtaçlıkla ilerliyordum, arabaların lastiklerinin aşındırdığı beyaz çizgili asfaltın üzerinde. Radyodan çıkan garip sesler bile dikkatimi dağıtmıyordu kırmızı ışıkta beklerken. Çünkü en sonunda esmer tenli sevgilimin kemikli ellerinin kalçamda, ismininse dudaklarımda olacağını biliyordum.

sacrifice ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin