Bir hafta sonra tüm hazırlıklar tamamdı. Biletler altı kişilik olduğu için Bo Ra ve Jungkook, evde kaldı. Onları uğurladıktan biraz zaman sonra film izlemeye karar veren ikili TV' nin başına oturdular. Jungkook, herşeyi ayarladıktan sonra tam filmi dvd' e koyacaktı ki TV ekranı bir anda mavi oldu ve hışırtılı sesler yaymaya başladı...Bo Ra
+ Bir sorun mu var, Jungkook?Jungkook
- Ah, hayır sevgilim...Ben hemen hallediyorum.Jungkook, birkaç denemeden sonra vazgeçti ve TV' yi kapattı...
Jungkook
- Olmuyor Bo Ra, başka birşey yapsak?
Bo Ra
+ Peki.Jungkook, onun hayal kırıklığına uğradığını düşünüyordu ancak Bo Ra' nın üzüldüğü şey bambaşkaydı. Jungkook, ona birşey söylemeden odasına çıktı ve elinde bir kutu ile indi. Siyah kadife bir kumaşla kaplıydı ve önünde yarabandı ile tutturulmuş bir papatya vardı...
Bo Ra
+ Bu ne?Jungkook
- Hayatım.Bo Ra
+ ... Efendim?Jungkook
- Bu benim hayatımın fotoğraf karesi.Bo Ra, papatyaya dokundu ve hafifçe parmağını üzerinde gezdirdi...
Jungkook
- Açsana.Bo Ra, bu sözün üzerine hafifçe gülümsedi ve yavaşça kutunun kapağını kaldırdı. Gördüğü şey ile gözleri doldu. Kutunun içi , Bo Ra' nın fotoğrafları ile dolu idi. Jungkook' un fotoğraf makinesi ile çektiği Bo Ra' nın her hali... Eline birkaç tane resim aldı ve uzun uzun baktı. Ardından sadece biri gözüne takıldı, Bo Ra ilk önce kendisi sandı ancak başka biriydi. Bir kadın. Saçları dalgalı ve uzundu. Gülüşü içten ve samimiydi ancak fotoğrafta ki gülüş çeken kişiye ait değildi. Habersiz çekilmiş bir fotoğraftı bu, ve Bo Ra o kadının kim olduğunu biliyordu.
Bo Ra
+ Ama bunlar... Çok güzel,Jungkook
- Senin kadar değil.O sırada Bo Ra, gülümsedi ve gözleri doldu ancak bu mutluluktan değildi, içinde ki kırılmışlık ve yanılgılar yüzündendi. Bunu Jungkook' a belli etmedi ve elini hafifce kaldırıp yanağını okşadı. Bunu yaparken bile elleri titriyordu, Jungkook bunu farkedince sordu...
Jungkook
- Bo Ra, ellerin titriyor.Bo Ra
+ Önemli birşey değil.Jungkook
- Ama-Bo Ra
+ Gerçekten, inan bana.Jungkook, o sırada tuhaf hissetti. Birşeyler oluyordu ancak Bo Ra, anlatmıyordu.
Bo Ra
+ Jungkook, özür dilerim.Jungkook
- Ne için?Bo Ra
+ Gitmem gerek.Jungkook
- Hemen mi?Bo Ra
+ Hemen.Jungkook
- Bende-Bo Ra
- Hiç gerek, yok. Kendim halledebilirim.Jungkook
- Peki.Bo Ra, ayaklandı ve saçlarını geriye attı. Jungkook, onu kapıdan geçirirken kolundan tuttu...
Jungkook
- İyi misin?Bo Ra
+ Hayır.Jungkook
- Nede-Bo Ra
+ Lütfen, birşey sorma, olur mu?Jungkook
- Benimle mi ilgili?Bo Ra
+ Evet.Jungkook
- Özür dilerim, bilerek yapmamışımdır.Bo Ra
+ En kötüsüde bu, bilerek yaptın ve farkında bile değilsin.Bo Ra, kapıyı kapattı ve çıktı. Ezbere bildiği numarayı hızla tuşladı ancak cevap alamadı ve telefonuna şöyle bir mesaj geldi...
x : Yanımdalar, bekle.
Bo Ra : Herşeyin bitmesini istiyorum.
x : Emin misin?
Bo Ra : Hiç olmadığım kadar.
x : Peki, hepsi mi?
Bo Ra : Hepsi.
x : Ama nasıl?
Bo Ra : O tatilden hiçbiri canlı dönmeyecek!
x : Haklısın.
Bo Ra, telefonu kapattığında yaptığı şeyden zerre pişmanlık duymadı. Çünkü, onlar da merhametsiz ve ruhsuzca yapmışlardı, geçmiş gün yüzüne çıkıyordu. Ancak, bardağı taşıran son damla, yıllardır cesaret edipte bakamadığı kadının, şimdi aniden bir fotoğrafı beliriyordu. Hemde ölümüne sebep olan adamın, ' hayatım' dediği kutuda...
*Fotograf*