Şarkıyı bitirdiğimde yükselen alkış sesi, yüzümde minik bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Aslına bakarsanız sesim muhtemelen kötüdür diye düşünürek şarkı söylemezdim fakat az önce öğrendim ki sesim..o kadar da kötü değilmiş.
Adının Demir olduğunu bildiğim doğum günü çocuğu yüzünde kocaman bir sırıtışla yanıma geldiğinde mikrofonu ona uzattım. Bu çocuk hep böyle sırıtıyor muydu yoksa doğum gününe özel miydi?
Demir, mikrofunu alıp sahnenin ortasına geçmiş bir şeyler söylerken ben çoktan yerime geçmiştim. "Evet! bakalım bu sefer kim söyleyec-" derken Demir, lafını bölen şey karşı masadaki kızın elini kaldırarak,"ben" demesi oldu. Boğazımı temizleyip yumruğumu sıktım. Az önce el kaldıran şuan ise sahneye yürüyen kız Deniz'in yanından ayrılmayan çakma sarışından başkası değildi. Neden bu kadar kıskanmıştım bilmiyordum. O şarkı söylemeye başladığında gözlerim Deniz'e kaydı. Parıldayan gözlerle gülümseyerek Onu izliyordu...
Yutkundum. İçimde her saniye biraz daha büyüyen kıskançlığın sebebi Deniz'in onu izlemesi mi, yoksa kızın sesinin ciddi anlamda güzel olması mıydı bilmiyordum. Buna daha fazla tahammül edemeyeceğimi anladığımda, masanın üzerinde duran küçük el çantamı alıp lavaboya ilerledim.
"Tamam Okyanus, sakin ol...Sakin ol..." diye mırıldandım kendi kendime, aynadaki yansımamı izlerken. Tuvalette benden başka kimsenin olmaması iyi olmuştu benim açımdan. "Bir gün," dedim, bakışlarımı sertleştirirken. "Onun o güzel gözleri, benim için ışıldayacak."
Biraz toparlandığımda, lavabodan çıkıp çıkış kapısına yürümeye başladım. Tam çıkacakken bir şeye takılıp dengemi kaybetmiştim ki biri kolunu belime dolayarak düşmemi engelledi.
"Ah çok teşek-" bakışlarımı belimde elin sahibine çevirdiğimde, gördüğüm manzara sertçe yutkunmama sebep olmuştu. Deniz...Tam karşımda duruyordu. Kolunu belimden çekip, "iyi misin?" diye sorusunu bana yöneltiğinde, "i-iyiyim." diyerek yanıtladım onu. "İyi," deyip arkasını döndüğünde gideceğini anlamıştım. Böylece gitmesine izin veremezdim. Çekinsem de koluna yavaşça dokundum durması için. Bana dönüp anlamaz bakışlarla önce kolundaki elime ardından gözlerime bakmıştı. Evet Okyanus,aferim sana. İyi halt yedin! Ne diyeceksin şimdi çocuğa? "Şey...ben" diye kekelediğim sırada, tek kaşını kaldırıp "ney?" dedi. "Teşekkür ederim," dediğimde ne kadar aptal olduğumun bilmem kaçıncı kez farkına varmıştım. Mesafeli bir ses tonu kullanarak "sorun değil" dediğinde başımı sallamış ve yanımdan uzaklaşmasını izlemiştim."Evet, sadece küçük bir kriz geçirmiş. Şuan iyi ama, merak etme," dedi telefonun öbür ucundaki Emir. O sırada çantamdan evin anahtarını çıkarmış kapıyı açıyordum. "Oh, sevindim," deyip eve girdiğimde, evin karanlık olmasından annemlerin uyuduğunu anlamam zor olmamıştı.Kısık sesle Emir'e "Neyse, şimdi uyuyacağım ben, yarın görüşürüz." dediğimde derin bir nefes vermiş, ardından konuşmuştu; "iyi geceler çakma polyanna.."
Odama girip üzerime rahat bir şeyler geçirdikten sonra yatağıma uzanmış, ardından kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.
"Okyanus, uyansana kızım artık! Kış uykusuna mı yattın?"
Annemin sesiyle yüzümü buruşturup başımı yastığa gömdüm. "Bak hâlâ!" dedi sinirle, "uyansana kızım." Gözlerimi yavaşça araldıktan sonra derin bir nefes verip yatakta doğruldum. Annem, "hazırlan çabuk, geç kalacaksın" deyip odamdan ayrılırken yataktan inmiş banyoya ilerlemeye başlamıştım.Üzerime okulun aşırı çirkin üniformasını giydikten sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım. Tamam, modadan anlayan biri değildim fakat şuan üzerimdeki kıyafetlerin modayla uzaktan yakından alakası olmadığını anlamamam için kör olmam falan gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak kalp
RomanceVe güzel kızlar, yakışıklı erkeklerle sonsuza kadar mutlu yaşıyordu okuduğum her kitabın, izlediğim her filmin sonunda. Peki ya güzel olmayan kızlar ve yakışıklı olmayan oğlanlar? Biz mutlu sonu haketmiyor muyuz? Sadece güzel insanlar mı hakeder güz...