ARYA ÖZKAN...
Duştan çıktığımda kıyafetlerimi ne yapacağımı bilemeyip çamaşır sepetine attım. Bu gün çok yorulmuştum. Daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah kapının o iğrenç sesiyle uyandım. Ayaklarımı sürüyerek indim aşağıya. Kapıyı açtığımda karşımda Lucas’ı gördüm ve ayriyeten dün ondan istediğim malzemeler. İşte bunu tamamen unutmuştum. ‘ Günaydın. Saat erkende değil ama sanırım sen fazla uykucusun.’ Deyip gülümsedi. Saat kaçtı ki. ‘ Saat kaç ?’ cebinden telefonu çıkartıp bana döndürdü. İnanmıyorum saat bir buçuk. Nasıl bu kadar çok uyuyabilmiştim. Şaşkın ve mahcup bir bakışla ona bakıp ‘ Sen otur ben üstümü değiştirip geliyorum.’ Dedim. Yukarı odama çıktığımda beyaz bir askılı ve sarı tulumlardan bir tanesini geçirdim üstüme. Saçlarımı da topuz yaptıktan sonra diğer tulumu da elime alıp aşağıya indim. Tulumu ona doğru fırlatıp ‘ Üstünün kirlenmesini istemiyorsan bunu giymelisin. Banyo ilerideki sol kapı.’ Diyerek mutfağa geçtim. Hemen gevreğimi ve sütümü çıkarıp tezgahın üstüne koydum ve bir kasede bu iki mucizeyi birleştirdim. Dolu dolu bir kaşık aldığım sırada üzerinde sadece tulum olan Lucas’a baktım. ‘öhğö- öhğğğö.’ Bir anda gevrkler boğazıma takılmıştı. Bana ne olduğunu sorarcasına bakıp bir bardak su uzattı. ‘ T-shirt’ün üstünde kalabilirdi bence.’ Deyip ona baktım. Kahkaha atmaya başlayınca kaşlarım çatıldı. Allah allah böyle durması benim için çok tuhaf olamaz mı ? ‘ Ciddi misin o t-shirt’ü asla kirletemem.’ Dedi. ‘ Niyeymiş ?’ . ‘ Çünkü o önemli bir t-shirt’te o yüzden. ‘ göz kırpıp ‘ Bir kasede bana verir misin ?’ dedi. Ona kaselerin yerini söyledim ve içeri dedemin şimdilik idare edebilmemiz için koydurttuğu puflardan birine oturdum. Elis gelse Lucas biraz uzaklaşsa. Lütfen bir tek bunu istiyorum. Zaten bu günden sonra gelmez. Umarım. Ha birde şu evi yaşanacak bir hale getirmeyi istiyorum. Lucas elindeki kaseyle yanımdaki pufa oturdu. ‘Kızlar daha çok diyet gevreği yer diye biliyordum.’ Deyince gülümsedim ve ağzımdakilere aldırmadan ‘ Demek ki ben o kızlardan değilim.’ Dedim. Belki böyle davranırsam benden uzaklaşırdı ha ne dersiniz ? ‘Ağzında yemek varken konuşulmaz Ş-iişt. ‘ bunu söylerken oda ağzındakileri yutmamıştı. Ona doğru dönüm ağzımdakileri ona gösterdim. Evet biliyorum gerçekten iğrenç bir hareket. Bu hareketimin üzerine sanırım gider. Aslında tam tersini yaptı oda bana kocaman gülümseyerek ağzındakileri gösterdi. Gözlerimi devirerek ayağa kalktım ve ‘ Bu gün yapacak çok işimiz var bay bilmiş.’ Diyerek mutfağa yöneldim. Boş kaseyi makineye tıktım. Kapağı kapatacağım sırada geldi ve kasesini göstererek ‘ Bunu da al.’ Dedi. Hahah komik. ‘ Kim yediyse o toplar.’ Dedim. Oda bana bakıp ‘ Kimin eviyse o toplar.’ Dedi. Ölümcül bakışlarımın ardından kaseyi makineye koydum. Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım ve Lucas’ın yanına döndüm. Yanına gittiğimde boyaları açmış beni bekliyordu. Yanına gidip ‘ Bak şimdi şuradan şuraya kadar beyaz olacak. Diğer tarafta siyah olacak. İşte . İşte tam şurası boş kalacak orayı ben daha sonra halledicem. Bu gün burayı bitirirsek büyük ilerleme kaydetmiş oluruz.’ Deyip fırçalardan birini aldım. Siyah yeri boyamaya başladığımda. ‘ Bu işi daha eğlenceli yapabiliriz. Mesela müzikle.’ Deyip boya kutusunun arkasındaki radyoyu çıkartıp yere koydu. -RITA ORA – i will never let you down- çalıyordu. Evet bu şarkıyı seviyordum. Şarkı eşliğinde boyamaya devam ettim. Birazdan kendimi kaptırmış şarkıyı söylerken buldum. Lucas’ta aynı benim gibiydi. ‘ oooo-Oooo i will never let you down ‘ Şarkı bittiğinde kahkahalarımı engelleyemedim. ‘Sesin güzelmiş.’ Dedi Lucas. ‘ Hadi canım ordan.’ Deyip güldüm. ‘ Neyse haydi bak o duvar daha bitmemiş. İşine dön bay bilmiş.’ Dedim. ‘ Sıradaki şarkı sana gelsin’ dedi. Daha sonrada duvarı boyamaya devam etti. -SİA-chandeleir- çalmaya başladı. ‘ i’m gonna swing from the chandelier, from the chandelier.’ Deyince ona baktım ve ‘ Avizede felan sallanmayacağım.’ Dedim. Sonra bana bakarak kahkaha attı. Ona aldırmadan boyamaya devam ettim. Arada ona bakıp düzgün boyuyor mu diye bakıyordum. Gerçekten güzel boyuyordu. Neredeyse işimizin yarısını bitirmiştik. O kadar çok yorulmuştum ki daha fazla dayanamayıp bahçeye çıkmaya karar verdim.
