Bölüm 1 : Güneşin ve Yağmurun Dansı

374 73 140
                                    



Anneciğim,

Babacığım,

Hayatın derin ve serin sularında yaşama tutunan bir hayal kırıklığı olduğumdan habersiz yazılmaya başladı hikayem. Ruhumun yaralı elleri duygudan yoksun kalbimi avuçları arasında tutarken bu dünya karşıma öyle güzel, öyle acı anlar çıkardı ki...

Kalp penceremden izlediğim acının oyunu her geçen gece üzerime ağlarını örüyordu. Aklım ruhumu her satrançta mağlup ediyor, şahını kalbime hançerliyordu. Tamamen yalnızlıkla yoğurulan bu ruhun artık bir kimsesi olmalı ve yaşamının yağmurlarında ıslanmayı öğrenmeliydi. Benim kimsem olamadığınız için değil, dolaylı yoldan kimsemi elimden aldığınız için kırgınım. Kızgın hiç olamadım, kalbimdeki bu buruk kırgınlık adına ise özür dilerim...

Bir sonbaharın ayazında uçsuz bucaksız semanın görünmez iplerine kayıplarımı asıyorum, bir gayya kuyusundan yükselerek arşa değen nefhaların eşliğinde...
İyi ki kayboldum o mahmur boşlukta. İyi ki yok edildim bir aile kavramının arasında. Ve iyi ki diyorum, iyi ki yaşatıldı bunlar bana.

                         Ölünceye kadar yaşadığı tüm acılarına, tüm ihtiraslı geçmişine minnettar
                                                   kalacak kızınız...

             
***

Yüreğimin kuytularında kaç mum yakıldığını, kaç yangına ev sahipliği yaptığı sayamıyorum artık. Nitekim bulunduğum hayata sağladıkları bir aydınlık kalmadı. Sadece içime düşen korları harladıklarını hissedebiliyordum. Her kaybıma ithafen bir mum yanıyordu, içim kavruluyordu ve kalbim yıllar boyunca sönmeyecek bir ateşin varoluşuna şahitlik ediyordu.

Aslında yanmaktan korkmakla ateşten korkmak bir değildi. Ateşe aşık büyüyebilirdi insan, yangınından kaçabilirdi de.

Fakat acı bağımlılıktır.

Acı, hayatın kırmızı elmasıydı. Her yaşam bu meyveyi avuçlarının içinde tutabilirdi ve en az bir ısırık almadan son bulmazdı.

11 Ekim 2019.

Evet, bugün 11 Ekim 2019.
Saat sabahın 8'i. Dün gece nasıl uyuyakaldığımı bilmiyordum. Günlerdir geceleri dahi uyumuyordum. Çünkü günün herhangi bir saati kapı çalınabilirdi. O gelmiş olabilirdi. Ya da onu getirmiş olabilirlerdi. Kapıyı açarken gecikmek istemiyordum. Hatta uyuyakaldığım için kızgınım kendime şu anda. Gelebilirdi ve gecikebilirdim.

İç hesaplaşmamı aklımın bir kenarına itekleyerek vakit kaybetmeden - bedenimin kendini kaybettiği - yatağımdan zar zor kalkıp zeminde belli aralıklarla ses çıkarmakta olan adımlarımı babamın yatak odasına doğrulttum. İki kez kapısına tıkladım. Kapının sesi şakaklarıma tokmak vururken içeriden bir geri dönüş alamamıştım.

Günlerdir öyle yorgundum ki ayaklarımı düz zemin üzerinde sürümekten bile aciz hissediyordum kendimi. İçime bir ağırlık çöküyordu güneşin her doğuşunda ve de her batışında. Dört gündür bekliyordum. Neredeyse yemek yemiyordum, su içmiyordum ve uyumuyordum. Sadece bekliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VEDA MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin