6-'Gariplikler'

2.3K 144 62
                                    

Derslerle dolu bir günün ardından nihayet eve gitme vakti gelmişti. Bunu bu günlerde ne kadar da fazla söylüyorum...

Annem nöbete kaldığından Lexi evde tek başınaydı. Bu yüzden çıkış zili çaldığı gibi okuldan fırlamıştım. Okul bahçesinde ilerlemeye devam ederken bir yandan Ruth'a baktım. Çıkması o kadar uzun sürüyordu ki, beni arabayla bırakana kadar çoktan eve varırdım.

"Hey, Anna!" Elizabeth'in sesiyle arkamı döndüm. "Sakın bana eve gittiğini söyleme." Güldüm.

"Eve gidiyorum." Dudaklarını büktü. Bu hareketi yapanlara çok sinir olsam da Elizabeth de tatlı durmuştu.

"Çıkışta hepimiz Lucifer'in evinde toplanma kararı almıştık, sen de gelsene!"

"Üzgünüm ama gelemem. Kardeşim evde tek başına ve beni bekliyor." Kaşlarını kaldırdı.

"Onu da getirebilirsin." Bu ısrarını çözememiştim. Sürekli onlarla takılmak biraz garipti çünkü tam olarak arkadaş sayılmazdık. Beraber vakit geçirdiğimizde bile yanımızda Ruth oluyordu, o fazla arkadaş canlısı olduğundan ortamdaki sessizliği önleyebiliyordu.

"Gerçekten isterdim Elizabeth ama belki başka zaman?" Yüzü asıldı.

"Her zaman erteliyorsun, geçen sefer de aynı şey söylemiştin." Derince nefes aldım. Onu kırmak istemiyordum ama bu kadar ısrarı sevmezdim.

"Yanlış anlamanı istemiyorum ama yakın arkadaşlar değiliz. Sürekli takılmamız gerekmiyor, sizin zaten kendinize ait bir grubunuz var." Bu dediklerimden sonra ciddileşmişti. Lanet olsun... insanları incitmekten nefret ediyordum.

"Ah, ben, bizimle olmak isteyebileceğini düşünmüştüm. Üzgünüm. O grupta sadece Nicholas için varım. Ava ile hiçbir zaman anlaşamıyoruz. Lucifer zaten soğuk biri. Seninle tanışınca iyi vakit geçirebileceğimizi düşünmüştüm." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Mahçup görünüyordu ve bu kötü hissetmeme neden oldu.

"Küçük kız kardeşim arkadaşlarımla tanışmaya bayılır. Ama sizin bayılacağınızı düşünmüyorum çünkü hiç de tatlı, kibar biri değil." Hafif alayla söylediğim cümleler karşısında yüzü aydınlandı.

"Ondan şimdiden hoşlandım. Adresi sana mesaj atarım," dedikten sonra telefonunu uzattı. Normal olarak numaram onda yoktu. Tuşlar kısmındam hızlı bir şekilde girip kaydettikten sonra geri verdim.

"Eve uğrayıp gelirim, görüşürüz."



Eve geldiğimde Lexi'nin her zamanki şekilde beni bekliyor olduğunu gördüm.

"Anna! Ödevlerimi bitirdim, dışarı çıkalım mı?" Derince nefesimi aldım.

"Anna değil, abla." dedim üzerine basarak. Genel olarak adımla hitap ediyordu. Aramızda tam on yaş olduğu düşünülürse bu hiç de hoş değildi. Boğazımı temizleyerek devam ettim, "ayrıca benim arkadaşıma gitmem gerekiyor." Yüzü düşmüştü.

"Çok duracak mısın?" diye sordu kuşkuyla. Evde tek başına kalmaya alışıktı ama buna bayılmadığı ortadaydı. Yüz ifadesine daha fazla dayanamayarak açıkladım.

"Beraber gidiyoruz, annem zaten nöbette, geç gelecek." Şimdi de yüzü aydınlanmıştı. Bana doğru koşarak belime sarıldı.

"Canım ablam benim!" Güldüm.

"İşine gelince abla oluyorum tabii." O da kıkırdadı. "Bak gitmeden anlaşalım, çok konuşmak yok. Beni götürdüğüme pişman etme." Hızlıca kafasını salladı. Bu sırada telefonumun mesaj zili çaldı. Cebimden çıkarıp baktım, Elizabeth adresi yollamıştı.
Lexi üzerine bir şeyler aldıktan sonra evden çıktık. Neyse ki Elizabeth'in attığı adres yürüme mesafesiyle on dakika falandı.




MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin