Yine gürültülü bir sabaha uyanmış halde buluyorum kendimi. Her yeni güne üst komşumun sevgilisiyle olan bagrışmalarıyla uyanıyorum.Neden mi? Çünkü üst komşum 3 yıl boyunca sevgilisinin evlenme vaatlerini dinleyip bir sonuca varamıyorda ondan.Onların bu inişli çıkışlı ilişkilerine genelde hep tanık olan ben oluyorum. Her ne kadar çıkardıkları gürültüden rahatsız olduğumu dile getirsem de 'dikkat ederiz' diyip yine aynı şeyi yapıyorlar. Allahtan sabah gidip akşam geliyorum da onlara daha fazla katlanmak zorunda kalmıyorum.Neyse komşularımın gereksizliģinden daha fazla konuşmaya gerek yok.Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeli, ardından kahvaltı yapıp okula gitmeliyim. Tek yapmam gereken yataktan kalmam ve artık onuda başardığıma göre artık banyoya gidebilirim.
Kahvaltımı yaptıktan sonra toplama işi yine ben de.Neden? Çünkü evde tek başıma yaşıyorum.Üniversite için ailemden ayrılmam gerekti, her ne kadar onlardan ayrılmak bana zor gelmiş olsa da, artık alıştım. Zaten eninde sonunda olacak birşeydi bu.Belki sıradan bir üniversiteyi kazanmış olsaydım ailem buna izin vermezdi ama İzmir 9 Eylül Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı'nı kazanınca ister istemez beni tek başıma Izmir'e yollamaya izin verdiler.4 yıl boyunca üniversite hayatım Izmir'de geçecek , en güzel yanıda benimle birlikte çocukluk arkadaşımında benimle birlikte olacağıydı.
Masayı da toplandığıma göre artık hazırlanabilir. Üzerime siyah üzerinde BATMAN yazan t-shirtümü ve siyah dar paça bir pantolon giyip okula gitmeye hazırdım. Saçımıda kendi haline bıraktıktan sonra cantamı da aldıktan sonra dışarı çıkabilirim artık. Fazla bir güzelliğe önem veren biri olmadığım için süslenmemede gerek yoktu.Ne olduğumu biliyorum sonuçta bunu değiştirmeye çalışmak aptallık olur.
Okula girmeden bir kafeye girip kendime kahve alıp çıktıktan sonra 5-6 kişilik bir erkek grubu ile karşılaştım. Pek tekin tipler benzemiyorlardı o yüzden fazla durmadan başımı öbür tarafa çevirip ordan uzaklaşmaya başladım. Giderken arkamdan bir tanesi "Beraber takılalım mı güzelim? " diye seslendi.Kulak asmayıp ilerlerken içlerinden biri daha
"Ne laf atıyorsun oğlum, baksana oda bizden, laf atmaya değmez. " diye arkadaşına söylendi.
Tamam çokta güzel olmayabilirim ama bu bana hakaret edecekleri anlamına da gelmez.Arkamı bir hışımda döndüğümde bana kahkahalarla gülen çocukların suratına yapıştırmamak için zor tuttum kendimi.Ben onlara sinirli sinirli bakmaya devam ederken .
"Ne oldu canım lafım zorunda mı gitti?" bunu diyen esmer keskin yüz hatlarına sahip çocuğu yumruklamamak için yine zor tuttum kendimi.İlk önce bana laf attıkları için, daha sonra da bana hakaret ettikleri için yanlarına gidip iyi bir tokat yapıştırmayı düşündüm ama 5 erkeğe dalamayacağıma göre en iyisi birşey dememekti ve her ne kadar bu hakaret zoruma gitsede yoluma devam etmeliydim. Ama sinirimi mutlaka çıkarmam gerekiyordu yoksa sinirimden kendime zarar verirdim bunu gayet iyi biliyorum.O yüzden çareyi elimdeki kahvede buldum.
Elimdeki kahveyi sertçe yere fırlatıp yoluna devam ettim.Elimden gelen tek şey buydu çünkü. Hiçbir zaman kendimi güzel görmedim, zaten güzel olmadığımın farkındayım ama böyle bir hakareti de haketmiyorum. Gözümden akan damlaları hızlıca silip okula adımını attım. Elin züppeleri için kendimi üzmeme hiç gerek yok...
Amfibi de oturan Beril'in yanına gittim.Beril benim çocukluktan beri arkadaşım. Hatta arkadaşımdan da öte kardeşim gibi aramızda hiç gizlimiz saklımız olmaz, hep birbirimizin destekçisi olmuşuzdur. Zor anlarımızda hep birlikte olmuşuzdur. Şimdi ise yine Beril'im var yanımda.
Yanına oturup çantamı kucağıma aldım.Dudaklarımı yine her zamanki gibi dışa büküp somurttum.Beril bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki, anlamaması elde değil.Koluma hafifçe vurup:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoru Sevmek
Romance-Ne yani beni sevmediğini bile bile onun sevgilisi gibi mi davranacağım? -Öyle büyütülecek birşey değil alt tarafı sevgilisi gibi davranacaksın bu. -Ya sen ne dediğinin farkında mısın? çocuk bana resmen "Laf atılmaya değecek birisi değilsin, biz e...