trois

555 103 364
                                    

Harry duyduğu sesle kafasını masasından kaldırıp gözlerini kıstı. Çaprazında siyah takımlı biri duruyordu ama gözlüklerini çıkarttığı için kim olduğunu sezemiyordu. Ellerini masada gezdirerek gözlüklerini bulup gözüne yerleştirdiğinde, şömineden çıkan bedeni ancak tanımıştı. Gözlerini devirip başını geriye attı.

-Aslında takımı siyah değildi. Gece mavisi kumaş bir ceket ve pantolon giyiyordu. İçinde de koyu gri bir gömlek vardı. Eh, kravatı siyahtı. Ve hepsi oldukça yakışmıştı.-

"Ne var Malfoy?"
Sarışın adam onun ifadesiyle sinirle gözlerini devirmişti.
"Bunu sana benim sormam lazım Potter. Öğrencilerin gelip bana anlattığı şey de ne?"
Harry bilmezlikten gelerek omuz silkti.
"Bilmem. Ne anlattılar sana?"
Draco onun tutumuna sinirleniyordu, kaşlarını çatıp ellerini onun masasına koydu ve yüzüne eğildi.
"En büyük korkunu."

Harry yutkunup omuz silkti ve gülümsedi.
"Evet, ruh emici. Bunu biliyorsun."
Malfoy'un yüzüne kendine has alaylı gülüşü yerleşirken Potter'a yaklaştı.
"Görünüşe göre artık değil. Ne dersin, Potter?"
Genç adam dişlerini sıkıp gözlerini onunkilere dikti.
"Kapa çeneni, derim."
Malfoy gülerek yüzleri arasındaki yakınlıktan kurtuldu ve dikleşti.

Sınıfın içlerine doğru ilerlerken hâlâ gülüyordu.
"Ben sussam bile tüm okul konuşuyor. Sevgili karın bunun hakkında ne düşünür sence, ha Potty?"
Draco dudaklarını büzerek söyleyince Harry ellerini masasına vurarak ayağa kalktı.
"Onunla uğraşma!"
Draco korkmuş gibi kollarını kendi etrafına sarıp titreme taklidi yaptı.

"Karanlık Lord'u yenmiş Harry Potter, taze bir evliliği varken, eşini kaybetmek gibi şeylerden değil de liseli bir çocuğun yaralı bedeninden korkuyor."
Malfoy gerçekten eğlenerek gülerken Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Sınıfını turluyordu.
"Bu arada benim sınıfım daha güzel, güzel bir derslik görmek istersen bir ara beklerim."
Harry de alayla gülüp ayağa kalktı. Sarışın adama doğru yürürken Draco kenardaki kitapları karıştırıyordu.

"Şu kitapları hiç özlememişim."
Burun kıvırıp arkasına döndüğünde dibinde duran bir Harry beklemediği için bir an irkilip kafasını geriye çekmişti.
"Özür dilerim, Malfoy."
Draco'nun koyu platin sarısı kaşları duyduğu cümlenin sürrealliğiyle havaya kalkmıştı. Kaşlarını çatarak bir adım geriye gittiğinde beli boyundaki dolaba yaslanmıştı. Kaç yaşına gelirse gelsin hâlâ ona yakınken kalbini kontrol edemiyordu.

"Ne dedin sen?"
Harry iç geçirip onun gözlerinin içine baktı ve kafasını tek bir kez sallayarak tekrar etti.
"Özür dilerim Draco."
Harry ona yardımı için minnet duyuyordu. Draco'dan yıllarca nefret etmişti -ya da öyle sanmıştı-. Ama sonunda her şeyi niye yaptığını anlamıştı, kendisiyle neden sürekli uğraştığını. Malfoy aslında hep kendisine sataşarak yardım etmişti, Harry de zamanında onu ölüme terk edememişti. Eli istemsizce sarışın adamın yanağını bulurken Draco irkilse de çekilememişti.

"Sonra hayatımı kurtarmıştın. Borcunu ödedin sayıyorum."
Malfoy yutkunarak yüzünü onun dokunuşundan uzaklaştırınca Harry de silkinerek kendine gelip elini indirmiş ve cebine sokmuştu.
"Bir daha öğrencilerinin önünde böyle bir zayıflık gösterme, Potter."
Harry kafasını sallayıp sarışın adamın önünden çekilince Draco boğazını temizleyip veda etmeden odadan çıkmıştı. Veda etse garip olurdu zaten.

Kendi sınıfına geçerken öyle dalmıştı ki kendisiyle ilgili konuşulanları bile duymuyordu. Bir ölüm yiyen olarak neden öğretmen yapıldığını merak ediyorlardı, ondan önce de olmuştu elbette ama savaştan sonra hiç doğru gelmiyordu. Bazıları da Profesör Potter'ın onu savunuşunu ve en büyük korkusunu konuşuyordu.

Interdites |One Direction X Hogwarts|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin