5.8

9.1K 440 35
                                    

Ceylin bulanık gözlerinden dolayı evimin anahtarını anahtar deliğine sokmakta zorlanırken birkaç deneyişten sonra kapıyı açmayı başardığında içeri girdik. Girer girmez odama doğru ilerlediğimde Çağıl'ın yorgun mırıltısını duydum.

"Yiğit..."

"Uyu, güzelim. Uyanınca konuşuruz."

Cevap vermeyip kucağıma biraz daha yerleştiğinde odamın kapısını ayağımla açtım. Siyah beyaz nevresimli yatağıma Çağıl'ın titremesi zar zor geçen bedenini bıraktığımda "Çantamı aldınız, değil mi?" diye mırıldandı ama bu sorunun cevabını almadan uyumayacağı çok açıktı.

"Aldık, güzelim. Aldık." dedim okuldan çıktığımız andan itibaren çanta diye tutturmasına ve ancak bir hazırlık öğrencisine çantasını sınıftan getirttiğimizde rahatlamasına anlam veremeyerek. 

Homurdanıp başını pencerenin olduğu tarafa çevirdiğinde uyumasını bekleyip elini ellerimin arasına alıp dudaklarıma yaklaştırdım. Elini tutan ellerim dudaklarıma birkaç santimetre kala durduklarında gözlerimi yüzüne odakladım.

Çok yakmıştım canını.

Dinlememiştim.

Üzmüştüm.

Kırmıştım.

Bağırmıştım.

Parçalamıştım.

Duygu Katili'nin İntikam Meleği.

Hayır.

Gökyüzü Gözlü'nün Huzur Kokulu'su.

-

"Yiğit, sen beni ne diye kaydettin?"

" 'Gereksiz İnsan' diye. Neden sordun?"

"Yiğit, gerçeği söyler misin?"

"Gerçeği söylüyorum zaten."

"Bir daha maça gitmene izin vermem."

" 'Huzur Kokulu'm' diye kaydettim, güzelim. Oldu mu?"

"Maç deyince nasıl dize geliyorsun, vallahi anlayamıyorum."

-

"Sen bana Huzur Kokulu'm dediğinde çok mutlu oluyorum."

"O zaman hep derim, Huzur Kokulu'm."

-

"Sen de ne uykucu çıktın be Çağıl!"

"Uykucu değilim ben! Her neyse. Huzur Kokulu'm dersen uyanırım."

-

"Hayır! Yiğit o şekerdi! Allah'ım... Biraz önce fırında tavuğa şeker attık."

"Ama ne bileyim ben bunun şeker olduğunu? Üstünde yazmıyor ki Huzur Kokulu'm."

"Zıplattığın sinirlerimi iki kelimeyle dindiriyorsun ya Gökyüzü Gözlü, acayip gıcık oluyorum."

-

Tek mutlu olduğumuz yer olan anılarımızdan omzuma konan elle sıyrıldığımda Çağıl'ın elini bırakmadan arkama döndüm. Mert arkamı dönmemle afalladığında gözlerimin kızardığını anladım.

"Yiğit." diyip ağzının içinde konuştuğunda ne diyeceğini bilmediği için sustu. Biraz durduktan sonra fısıltıya yakın bir sesle "Onu çok kırdım." dedim ve bakışlarımı yatağa çevirdim.

"Onu çok kırdım ben, Mert."

Ağlamaklı bir sesle ekleme yaptığımda hayatımın hiçbir döneminde bu kadar çekeceğimi tahmin edemeyeceğim kadar çok vicdan azabı çekiyordum.

"Bilmiyordun, kardeşim. Bilmiyorduk."

Mert beni teselli etmek için önüme geçersiz bahaneler sürdüğünde "Dinlemedim ki bileyim." dedim yavaşça. Söyleyecek bir şey bulamadığında burukça gülümseyip bakışlarımı elleriyle kahverengi saçlarını dağıtan Mert'ten sarı saçları yastığın üzerine düzensiz bir şekilde dağılmış Çağıl'a kaydırdım.

Mert ortamdaki gerginliğe dayanamayıp odadan çıktığında derin bir nefes alıp Çağıl'ın elini biraz daha sıkı tutarak fısıldadım.

"Özür dilerim, Huzur Kokulu. Benim yüzümden döktüğün, her bir gözyaşın için özür dilerim."

Kopan kanatların için, kanayan yaran için...

Binlerce kez özür dilerim.

Huzur Kokulu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin