"Uyumayacak mıyız?"
Pansumanını dikkatlice yaparken ve parmaklarını incitmekten korka korka sararken tek kelime etmeden beni izleyen Çağıl, mutfağa yöneldiğimizi görünce titreştirmişti ses tellerini.
Mutfağa girip oturması için sandalyelerden birini çektiğimde mutfakta oturan topluluğun buruk tebessümlü gözleri bize odaklıydı.
"Yemek yemen lazım." diyerek açıklama yaptığımda kısık bir sesle konuştu. "Yemek yemek istemiyorum."
Kaşlarımı çatarak durdum ve bedenini süzdüm. Önceden vücuduna dikkat etmediğim için dikkatimi çekmemişti. Zayıflamıştı, çok zayıflamıştı.
Selin sessizliğimi fırsat bilip sorgulayıcı olmayan bir şekilde "En son ne zaman yemek yedin?" diye sorduğunda gözlerini Selin'den çekti.
"Çağıl?"
Ceylin yaslandığı mutfak tezgahından doğrulup ince kollarını göğsünde birleştirerek cevap almak istercesine yüzümüze bakmayan Çağıl'ın ismini dillendirdiğinde "Bilmiyorum." diye fısıldadı Çağıl.
"Nasıl bilmiyorsun?"
Mert kaşlarını kaldırarak aklımdaki soruyu sorduğunda Çağıl burukça gülümsedi.
"Pek iştahım olduğu söylenemez."
Derin bir nefes alıp "Yine de bir şeyler yemelisin." dediğimde fısıltıyla "Yiğit..." diye itiraz etmeye çalıştı ama minik itirazını dinlemeden buzdolabının kapağını açtım. Domates, zeytin gibi kahvaltılık malzemeler çıkardığımda Melek yanıma gelip malzemeleri elime aldım.
"Bırak, Yiğit. Bırak. En son bir şeyler hazırlamaya çalıştığında evi yakıyordun."
Melek bana dik dik bakarak konuştuğunda herkes kısık bir sesle güldü. Ardından birbirimize baktık.
Biz...
İyileşiyor muyduk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur Kokulu | Texting
Short Story(Tamamlandı.) Yiğit: Hiç bilinmeyen numaralarla uğraşacak halde değilim. Yiğit: O yüzden direkt soruyorum. Yiğit: Sen kimsin? Bilinmeyen Numara: Bak, Bilinmeyen Numara:Bu üzdü, Yiğit. Bilinmeyen Numara: Bir zamanlar telefonunda Bilinmeyen Numara:...