Bölüm 1[ACI GERÇEKLER]

35 4 4
                                    

Sevdiğini kaybetmek ', hayatta ona bir umutsuzluk, hiçlik, şanssızlık ve onu şeyden çok da mutsuzluğu getirdi. Daha anne ve babasını  kaybettiğinde 18 yaşındaydı. Hayatın acı yüzü ona da bakmış ve "Merhaba" demişti. Nasıl ayakta duracaktı, nasıl devam edeceğini bile bilmiyordu. İşte bu acı gerçekler ve bilinmezlerin olduğu bir odada yapayalnız kalmıştı Mahfiruze ...

               Annesi ve babası vefat ettikten sonra ', Mahfiruze yi  teyzesi Hikmet ve eniştesi Şevket ona sahip çıkmış, ve her ihtiyacını da gidermek için onları İstanbul la ', konaklarına getirmişlerdi. O sıralarda eniştesi istanbul da ticaretle uğraştığı için , çok yüklü bir şekilde kazanç elde diyordu. Ve bu sayede Hikmet, teyzesinin kızı Saniye ve eniştesinin askerlikten beri en yakın arkadaşının emaneti olan Raif', bu konakta gül gibi yaşamlarını sürdürüyorlardı. Raif', çok çalışkan, dürüst , sakin ve bir o kadar da utangaç, çekingen bir çocuktu. Hikmet ve Şevket in erkek evlatları olmadıkları için ', Raif'i kendi öz evlatları gibi sevip, onunla ilgileniyorlardı.Raif bu konağa geldiğinde tam 14 yaşındaydı. Şimdi ise 20 yaşında idi. Mahfiruze ile aralarında 2 yaş vardı. 

          Mahfiruze konağa ilk geldiği gün , annesinin en yakını ve aynı zamanda Mekteb-i Tıbbiye'den de arkadaşı olan Necmiye onu konağa getirip, teslim etmişti. Necmiye hem ağlıyor, hemde susuyordu. Hiç bir şey anlatmıyordu. Sadece konağa gelirken, " Bana verilen emaneti getirmiş ve vazifemi yapmışımdır. Bundan sonrası sizdedir. Önce Allah'a, sonrada size emanet ediyorum." dedi ve Mahfiruze'yi Hikmet'e teslim edip, ortadan kayboldu.Hikmet Mahfiruze'ye bu olanları unutturabilmek için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı. Mahfiruze konağa adımını atar ve şimdi onun için yeni bir hayat, yeni bir kader,ve yeni bir aile ortamı başlar...

            Hikmet Mahfiruze'ye ,

  -"Söyle bakalım güzel kızım, hiç elbiselerin yok mu yanında ?"

 -" Hayır teyzecim. 3 gündür yoldayız. Ne getireceğimi bile unuttum." dedi Mahfiruze.

  Hikmet ona gülümsedi ve ',

-"Tamam kızım . Ben şimdi sana çok güzel elbiseler aldıracağım. O zamana kadar sana vereceğim elbiseler ile idare et tamam mı kuzum ?" dedi. Mahfiruze başını sallayarak',

-" Tamam teyze ." dedi ve Hikmet'in gelmesini bekledi. O sırada karşıdan gelen Raif'i gördü ve şaşırdı. İçinden',

-"Ne kadar da yakışıklı. " diye geçirmişti ya da o öyle sanıyordu çünkü Raif bu lafı duymuştu ve Mahfiruze'nin yanından ona bir gülümseme atarak geçmişti. Mahfiruze, o kapıdan çıkana kadar onu izledi. Ve aklından o yüzü, o gülüşü ve tebessümü geçirdi bir an aklından. Sadece bir an onu düşündü. Onun nereye gideceğini merak etmişti Mahfiruze. Arkasından gidiyordu ki Hikmet ona seslendi. Elinde Saniye'nin  eski ve ona olmayan kıyafetleri, birde araya karışmış birkaç tane yeni elbise vardı. Anlamıştı zaten Mahfiruze. Hikmet'in elinden gelen bir şey  yoktu. Sonuçta cadı gibi bir kızı vardı. Hikmet onu durdurdu ve elindeki elbiseleri ona uzattı ve hepsini denemesini, beğendiklerini ayırmasını söyledi.

        Mahfiruze hayatında hiç böyle muhteşem elbiseler görmemişti. İlk defa böyle sözde eski bir elbise görüyordu. Hepsini denedi ve Hikmet'in yanına gitti. salonda sabah kahvesini pencerenin kenarında sessiz sakin yudumlarken sessizliği bozan Mahfiruze',

 -"Teyze ! " diye bağırarak girdi salona. Hikmet ilk bağırışında hem korkmuş hemde şaşırmıştı. Hemen sordu',

-" Ne oldu kızım ,Neden bağırıyorsun böyle? Korkuttun beni aaa !" diye sitem etti. Mahfiruze ona bağırmasının sebebini açıkladı ve elbiseler için teşekkür etti. Tam merdivenlerden inecekti ki', gözleri Raif'i  gördü. Gerçekten ona vurulmuştu. Yaşı 18 olmasına rağmen onu güzelliğinden ötürü seven birçok beyefendi olmasına rağmen o içlerinden ',daha onu doğru dürüst tanımayan, onunla daha tanışma fırsatını yakalamayan , genç kızların onu yakışıklılığından dolayı aşık olduğu Raif'e tutulmuştu. Tüm bunları düşünürken ona selam veren Raif'i son anda fark etti.

 -" Hoş geldiniz. ben Raif. Konakta hem ayak işlerine yardım ederim, hem de Şevket Bey'in yanında ticaret hakkında bilgi alırım. Bu arada sen kimsin?" dedi Raif. Mahfiruze az önceki düşüncelerinden sonra onunla tanışabileceğine inanamaz. Kendini hayalde sanar bir an . Ama kbu hayalden uyanması lazım. Çünkü karşıda Raif onu bekliyor ve cevap istermişcesine bakıyordu Mahfiruze'nin gözlerine...

-" Bende Mahfiruze. Memnun oldum. Bende hanımefendi Hikmet'in yeğeniyim. Annem ve baba vefat ettiği için teyzem ve eniştem beni konağa davet ettiler. Artık hep burdayım." dedi Mahfiruze elleri ve ayakları titreyerek. 

-"Gerçekten adına çok üzüldüm. Benimde babam şehit olmuş cephede. Sağolsun beni Şevket amca yanına aldı, sahip çıktı. İstersen seninle bahçede oturalım mı?" dedi ve arkasından Saniye Raif'i çağırdı. Saniye , Raif'ten hoşlanıyordu ama hiç belli etmiyordu. Mahfiruze 'nin de güzel olduğunu bildiği için ,Raif'i ondan uzak tutmaya çalışıyordu. Raif Mahfiruze'den özür dileyerek kalktı masadan ve koşarak Saniye'nin yanına gitti. Mahfiruze , Raif'le tam bahçeye inecekken neden şimdi böyle bir aksilik çıkarmıştı ki Saniye?. Bir an ona çok bozulmuştu Mahfiruze.

     Mahfiruze yanlız başına çıktı bahçeye. O sırada oradan atlı ile geçmekte olan Selim', Mahfiruze'yi gördü. Ve ona ilk bakışında ona bişeyler olmaya başlamıştı kalbinde...

     Selim, Raif'in çocukluktan beri en yakın arkadaşıydı. Yedikleri, içtikleri ayrı gitmezdi.Selim ve Raif aynı yaştalardı ve huyları çok benziyordu birbirlerine. Belki koca İstanbul'da tek Selim onun arkadaşı olmuştu. 

               Selim', Mahfiruze'yi görür görmez atını Şevket Bey'in konağına çevirmesini söyledi şoföre. Selim konağa girmişti ama Mahfiruze hala ona bakmamıştı. Dalgın gözüküyordu.Selim atından indi ve direkt Mahfiruze'nin yanına doğru yürümeye başladı. Saçları aynı suyu andıran biçimde dalga dalga, yüzü güneşten, aydan ve yıldızdan daha ışıklı ve güzeldi. Mahfiruze Selim'i farketti ve bir an korktu.

-"Sende kimsin be adam ! Arkadan arkadan geliyorsun. Kimsin , necisin sen?" diye sordu.

-"Korkma . Sakin ol . Ben Selim . Raif'in en yakın arkadaşıyım . Onu görmeye geldim. Seni de ilk defa gördüğüm için arkadan arkadan geldim. Kusura bakmayın. " 

-"Yok estağfirullah . Demek Raif'in en yakınısınız. " dedi  Mahfiruze yandan yandan gülerek.

-"Evet en yakınıyım. Bu arada isminizi takdim ederseniz minnettar olacağım size." 

-" İsmim Mahfiruze . Bu konağa neden geldin diye sormayınız. Çünkü herkes soruyor ve anlatmaktan yoruldum. Siz en iyisi Raif'e sorun , o anlatsın size." dedi ve koşar adımlarla konağa doğru yöneldi. Selin ne olduğunu anlamadı ve Mahfiruze'nin peşinden konağa doğru oda yürümeye başladı. Selim, Mahfiruze'yi ararken karşısına Raif çıktı. Raif onun tamda önünde durduğu için eğilerek , zıplayarak önünü görmeye çalışıyordu. Raif',

-" Ne oldu da sen buralara gelir oldun Selim Efendi?"

-"Öylesine geldim. Seninle muhabbet edelim diye." dedi Selim ama Raif anlamıştı Mahfiruze için geldiğini. Saniye onu yanına çağırdığında ',  camdan Mahfiruze'nin dalgın bir vaziyette mavi gök yüzüne baktığını görmüştü ve o sırada Mahfiruze'nin duymadığı atlının sesini o duymuştu ve atlıda ise Selim'i görmüştü. 

-"Peki. Öyle olsun bakalım." dedi Raif yandan yandan somurtarak.

                  ASLINDA ŞİMDİ BAŞLAYACAKTI FIRTINALI AŞK...

                                         1.BÖLÜM SONU

MAHFİRUZEWhere stories live. Discover now