Canan mutfakta gazetesini okuyup kahvesini içmekle meşgul olan kocasına sessizce yaklaşıp yanağından öptükten sonra hemen yanında ki sandalyeye yerleşmişti. Koray gözlerini kaldırıp hafif bir tebessüm ettikten sonra etrafa bakındı. "Sude hanım hala yatakla vedalaşamadılar mı?" Canan tam dudaklarını araladığında merdivenlerden gelen bağırma sesi ve her sabah rutin olarak öptüğü kendinin ilan ettiği baba yanağına öpücüğü kondurarak sandalyesine oturdu. Annesi gülerek başını iki yana sallarken Koray gözlerini dikti hala çocuk gibi oraya buraya koşturmayı seven kızına. "Her sabah farklı bir kaos yaratmayı çok mu seviyorsunuz Sude hanım?" Sude usulca boğazını temizleyip eline çatalı aldı. "Cevap veriyorum baba bey evet. İnsanların yüreklerini ağzına getirmek olsun. İşte sizi hala kalkamadığınız derin yaşlılık uykusu olsun kaldırmakta faydası dokunuyor." Annesinin gözleri saniyesinde yüzünü bulurken babası bu kez karısına bakarak sırıtmıştı. Annesinin tüylü terliğine uzandığını gören Sude saniyesinde kalkıp babasının tabağındaki kızarmış ekmeği aldı çantasını tek koluna asıp koşar adımlarla çıktı evden Canan terliği arkasından bakarak yeniden yere attığında karı koca bir kaç saniye sonra birbirlerine bakarak gülmeye başladılar.
Sude okula girdiğinde herkesle kısa süreli günaydın diyaloğunu kurduktan sonra önce her zaman oturdukları çardakta Tuğba ve Hande'yle ardından Tuğba'nın abisi Buğra ile göz göze geldi. Dudaklarına yerleşen hafif tebessüm ile yanlarına ulaştığında bulaştığı ilk insan tabiki Buğra olmuştu. "Bakıyorum da son sınıf paşamız küçükleriyle takılmaya başlamış. Artık yaşıtların onlarla aynı zekaya sahip olmadığını anladı değil mi?" Tuğba ve Hande dudaklarını birbirine bastırıp kıkırdaşmaya başlamışken Buğra gözlerini Sude'ye dikti. "Hayır ufak kardeşime baş belası ilkokul çocukları ile konuşmamasını söylemek üzereydim örneğinin gelmesi mükemmel bir zamanlamaydı." Uzanıp Sude'nin sarı saçlarını karıştırdığında Sude omzundaki çantayı eline alarak ona vurmaya çalıştı tabi tam kafasının üzerindeki el buna engel oluyordu. Tuğba abisinin sırtına atlamış arkadaşımı bırak diye söylenirken Hande yalnızca onları gülerek izliyor. Her zaman olduğu gibi biraz olsun düzgün durmalarını söyleyerek harcıyordu bu zamanı. Sude kafasındaki elin çekildiğini hissettiğinde önüne gelen saçları düzeltip neden bıraktığını anlamak için bakışlarını Buğra'nın sırtından inmiş Tuğba'ya ve üçünün de bakışlarının döndüğü yöne çevirdi. Kıvırcık saçları tatlı gülümsemesi ile okul bahçesine giriş yapan kız ve yeni olduğunu fark eden herkesin ona dönen bakışları. Bu bakışlardan fazlası ile memnun olan kız bir süre sonra duraksayıp kendisine müthiş gülümsemesini sunan Buğra ile bakıştı kısa süre. Kıvırcık saçlarını tek eliyle geriye attıktan sonra yanlarına ulaşıp memnuniyetsiz bakışlar atan kızlar sürüsünü geçip Buğra'ya elini uzattı. "Merhaba ben Sıla." Buğra sırıtıp önüne gelen saçlarını eliyle geriye yolladıktan sonra kızın elini tuttu. "Bende Buğra" Sıla kendi gözlerine kitlenen gözlere gülümseyip tekrar dudaklarını araladı. " Okul biraz büyük sanki bana müdürün ofisini göstermek ister misin acaba?" Yakasını düzelten Buğra usulca kolunu uzattı. Kız sırıtarak koluna girdikten sonra uzaklaşan ikiliden gözlerini ayıran Hande Sude'ye çevirdi bakışlarını. "Bu neydi şimdi?" Tuğba da bakışlarını abisinin sırtından çekip Hande'ye baktı. "Tipik abim işte."
Tuğba yanındaki sıraya dönerek defterini karalamakla meşgul olan Sude'ye baktı. "Yapma şöyle abimi bilmiyor musun? Hem sadece müdürün odasını gösterecek... Zaten bakmaz abim ona o saçlar ne öyle kıvır kıvır? " Sude hafif bir tebessüm ederek Tuğba'ya döndü. "Berbat bir telkin edicisin biliyorsun değil mi?" Tuğba sırıtarak omuzlarını kendine çekti. "E o görev Hande'nin oda kahve almaya gitti. Yanında da çikolata alacakmış diye duydum." Sude'nin tebessümü gülümsemeye dönüşürken kapıdan giren Hande'ye çevirdi gözlerini. "Sütlü mü?" Hande dudaklarını birbirine bastırarak gülümserken başıyla onayladı.
Okulun son zili çaldığında herkes kendilerini bekleyen arabalara ilerlerken Sude, Buğra ve Sıla'yı kol kola arabaya doğru yürürken görünce kenarda otobüs durağında bekleyen çocuğun yanına yanaşıp gülümsedi. "Birazdan şoför gelir seni de bırakmamı ister misin?" Çocuk tek kaşını kaldırıp Sude'yi baştan aşağı süzdü ardından hemen arkalarında arabasının kapısını açmış oldukları yere bakan üst sınıf çocuğa eliyle ensesini kaşırken sırıttı. "Bu senin gibi iyi aile kızı için iyi bir hamle. Ancak okulun burslularından biriyle görünmek karizmanı çizer söylemesi." Sude ağzını araladığında çocuk yeniden lafa girdi. "Senin ki geliyor görev başarılı." Buğra Sude'nin kolundan tutup yanında belirdiğinde Sude bakışlarını yanındaki bedene çevirdi. "Seni ben bırakırım. Hadi yürü." Sude Buğra'nın koluyla çekilirken gerideki bedene el salladı. "Kusura bakma yarına sözüm olsun olur mu?" Çocuk iki parmağını kaşının üzerinden havaya doğru salladıktan sonra dolmuşa bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER TARAF
Mystery / Thriller- Senin için her yeri kan gölüne çevirebilirim. Ya da bir bakmışsın benim için her yeri kan gölüne çeviriyorsun. Tatlı, iyimser, mükemmel, melek.