|Not: kalın yazılar bir anıyı anlatmaktadır|
birkaç yıl önce
Başladıkları yere yuvasına gidiyordu Jeongguk. Yanında Yoongi yoktu, sabah kalktığında da olduğu gibi. Sevgilisinin yatıp onu ısıtması gereken yerde soğukluk vardı. Jeongguk daha önce hiç bu kadar üşüdüğünü hatırlamıyordu.
Birkaç gün önce kavga etmişlerdi. Yoongi ona ilk defa bağırmış ve gitmesini söylemişti. Oysa ki Jeongguk, neden kavga ettiklerini bile hatırlamıyordu. O an, onun evinin, yuvasına bu kadar yakın olmasından nefret etti.
Jeongguk her zaman olduğu gibi hyungunun göğsünde uzanmış ve kalp atışlarını dinliyordu. Sağ elinin işaret parmağını hyungunun kalbinin üstüne koyup daireler çizmeye başladı.
"Hyungie?"
Yoongi'nin kalp atışları küçüğünün uykusunu getirmişti.
"Efendim Jeonggukie?"
Ona böyle seslenmeyi çok seviyordu. Jeongguk da ona böyle seslenmesini çok seviyordu. Gerçi büyüğünün o güzel dudaklarından çıkan her kelimeyi çok seviyordu.
"Ne düşünüyorsun sevgilim, anlat bana hm?"
"Bir şey yok Kookie"
Derin bir iç çektikten sonra kafasını kaldırıp hyunguna baktı. Uzanıp bir öpücük çaldı güzel dudaklarından. Bununla yetinmeliydi ama yapamadı. Bir kere daha buluşturdu dudaklarını. Bu sefer Yoongi, çekilmesine izin vermedi. Belinden tutup kendine yapıştırdı küçük olanı, dudaklarının oynadığı oyuna devam ederken.
Dudakları ayrıldığında alınlarını birbirine yaslayıp soluklandılar, birbirlerinin nefeslerinde.
"Jeonggukie, birkaç hafta sonra ablam ve eşi gelecek..."
Küçüğünün şaşırdığından dolayı açılan gözlerine baktı, yanağını öpüp devam etti.
"Senin ne kadar bu durumlardan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Sana sormak istedim. Gelmelerini ister misin güzelim?"
Jeongguk ne diyeceğini bilmiyordu. Korkuyordu, Yoongi'nin ailesi onu sevmeyecek diye korkuyordu. Ama bilmiyordu ki daha o Yoongi'yi tanımadan önce Yoongi'nin kendisinin fotoğrafını gizlice çekip annesine gösterdiğini ve kadının bu olaydan sonra Yoongi'nin kafasına terlikle vurup damadımla gelmeden seni içeri almam dediğini.
"Hyung, burası senin evin ve onlar da senin ailen, tabii ki gelsinler. Hem artık onlarla tanışmalıyım değil mi? Sen benimkilerle tanıştın."
Hafifçe kıkırdadı. Yoongi'nin ona acımaması için kıkırdadı. Yoongi ise uzanıp tam kalbinden öptü önündeki güzel adamı.
"Burası bizim evimiz Jeonggukie."
Küçüğünün kalçalarına elini koyarak oturdukları yerden kalktı ve evin kapısına doğru yürüdü.
"Burası, hangimiz işten önce geldiyse onun diğerini kapıda karşılayıp öpeceği yer..."
Gülümseyip dudağına bir öpücük kondurdu kucağındaki adama. Sonra mutfağa yürüdü.
"Burası aşk yaptıktan sonraki gün bana çıplak bir şekilde kahvaltı hazırlayacağın yer."
Yaramaz çocuklar gibi gülümsedi. Jeongguk ise kaşlarını çatıp büyüğünün omzuna canını acıtmayacak bir yumruk geçirdi.
"Gece canımı o kadar yakıyorsun bir de sana kahvaltı mı hazırlayacağım?"
"Gece sen o kadar inlerken canını yaktığımı düşünmüyordum."
Jeongguk verecek cevap bulamamış ve susup başka yerlere bakmayı tercih etmişti. Yoongi onu daha fazla utandırmamak için biraz daha ilerleyip kanepenin önünde durmuştu.
"Burası çocuklarımıza benim nasıl bir romantik olduğumu anlatacağın yer."
"Neden hayallerinde hep ben bir şey yapıyorum Min Yoongi?"
Yoongi gülümseyip adımlarını odalarına doğru attı.
"Her şeyi sen yapmıyorsun güzelim, burası benim seni seveceğim yer. Yapabileceğimiz en ahlaksız şekilde."
Jeongguk sırıtıp kendini büyüğüne sürterek söyledi.
"O zaman sevsene beni biraz"
Jeongguk aklına gelenlerle kalbinin ezildiğini hissetti. Yuvasına ulaştığında ise oturacağı yerde, hep Yoongi'den aldığı poşetteki kuru çiçekler yerine bir kağıdın üzerine yapıştırılmış kurumuş çiçekler vardı. Çok güzel görünüyordu. Mavi ve mor renkteydi çiçekler. İkisinin renkleriydi.
"Sevdin mi?"
Arkasından gelen sesle irkilip arkasına döndü. Başladıkları gibiydi Yoongi, siyah bir gömlek ve yine siyah bir pantolon giymişti.Küçüğüne yaklaşıp aralarındaki mesafeyi azalttı. Jeongguk'un kendine özgü kokusunu duyumsayabiliyordu şimdi.
"Kızgınım sana, hem nerede benim şarkı sözüm."
Yoongi, Jeongguk'un alnına düşen saçları okşadı.
"Üzgünüm güzelim, sana bağırmamalıydım. Seni seviyorum, üzmek istemedim. Jeongguk inan bana seni üzmek istemedim."
Karşılık olarak kollarını hyungunun boynuna sardı küçük olan. Yoongi bunu beklemiyordu. Kızar, bağırır, belki onunkine göre biraz daha küçük olan elleriyle kendisine vurur sanıyordu. Ama Jeongguk, o elleri Yoongi'nin boynuna sarmıştı. Çünkü şu iki belki de üç -yatağında gün boyu ağlarken saate bakmayı aklına getirememişti- gün boyunca onu çok özlemişti.
Birbirlerinden ayrıldıklarında Yoongi ellerini küçüğünün belinden çekmemişti.
"Şarkı sözü mü istiyorsun?"
Jeongguk'un parlak gözlerine bakarken konuştu. Jeongguk ise kolları hâlâ büyüğünün boynuna dolanmışken kafasını aşağı yukarı salladı.
"Kağıdın arkasını çevir güzelim."
Jeongguk, hyungunun boynundaki kollarını çekmiş ve kağıdın arkasını çevirmişti. Yine hyungunun güzel yazısıyla karşılaştı.
"It's a beautiful night
We're looking for something dumb to do
Hey baby
I think I wanna marry you"*"H-hyung"
Dolmuş gözleriyle seslendi Jeongguk. Yoongi ellerini küçüğünün belinden çekip pantolonunun cebinden iki alyans çıkardı ve diz çöktü. Alyansların birini sağ avucuna alırken diğerini Jeongguk'a doğru uzattı.
"Sana git demek istemedim Jeongguk. Ben sana hep yanımda kal demek isterim. Bilmiyor musun sanki? Sen gidersen, seni gördüğüm anda almaya başladığım nefesimi bir daha alamam ki ben. Benden gitmeyeceğini biliyorum ama bu yüzük seni bana beni sana bağlayacak. Aynı kalplerimiz gibi. Sadece bu sefer bizi gören herkes birbirimize ait olduğumuzu bilecek."
Haylazca gülüp ekledi.
"Gerçi birbirimize aşk yaparken bıraktığımız izler de yeterince açıklayıcı ama neyse."
Küçüğü kıkırdarken aşık gözlerle ona baktı. Şimdi en zorunu yapması gerekiyordu.
"Benimle evlenir misin sevgilim?"
•~•~•~
*Bruno Mars - Marry YouUmarım istediğiniz gibi bir bölüm olmuştur💜
Az önce yazıp bitirdim ne yazdığımı bilmiyorum xmxkxkkxmx
Sizleri seviyorum
loveggukmotion seni daha çok sevdiğimi biliyorsun 💜
![](https://img.wattpad.com/cover/190799198-288-k342754.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy with flowers
Fanfic|tamamlandı| |yoonkook| Her gün kimsenin gelmediği ve kimsenin bilmediği özel yerine giden Jungkook, bir gün her zaman oturduğu yerde bir not ve bir gül bulur.