Steve elindeki kağıdı buruşturup geri dönüşüm kutularından birine fırlattı ve dolabından fizik kitaplarını alıp bir sonraki dersinin olduğu sınıfa yürümeye başladı.
Büyük ihtimal James onunla dalga geçiyordu. Steve kesinlikle başka bir ihtimal üzerinde düşünmüyordu. Bilirsiniz o senelerdir kimsenin tanımadığı çocuktu ve bir anda birinin dikkatini çekmiş olması imkansız olurdu.
Steve Bay Harrington'ın dersi olan sınıfa girerken her zaman oturduğu köşedeki sırasına yöneldi.
Kitaplarını düzgünce sıraya bıraktı ve ders başlayana kadar defterine bir şeyler karaladı. Kitaplarından birisini sırasının altına koymak için elini attığında ise eline yapışan kağıtla kaşlarını çattı.
Kağıt dolabındakinin bir benzeri not kağıdıydı.İlk notum geri dönüşüm kutusunu boylamıştır. Buna eminim Steve. Bana inanmıyorsun değil mi ? Eh, haklılık payın var. Sonuçta sen hayaletsin değil mi ? Ama seni görüyorum Steve Rogers... Ve sorumu tekrarlıyorum. Popüler olmak istiyor musun ?
Steve kaşlarını çatmıştı. Bunu James'in buraya koyması biraz imkansız gibiydi. Çünkü arkadaşı gripten yataklara düşmüş ve 2 gündür okula adımını atmamıştı.
Steve kafasındaki soru işaretleriyle boğuşurken kapı açıldı.
Bay Harrington sınıfa adımını atar atmaz derse başlamış ve Steve'i tam anlamıyla hayattan soğutmuştu.
Henüz 10 dakika geçmişti ki kapı gürültüyle açıldı.
Tony Stark tabii ki derse zamanında gelmemişti.
Bay Harrington gözlerini devirdi ve "Asla uyarılarımı dinlemeyeceksin değil mi ?"diye sordu.
"Bildiğiniz soruların cevaplarını almaya bayılıyorsunuz değil mi Bay Harrington ?" diyerek göz kırptı ve Steve'in tam çaprazında bulunan yerine oturdu.
Bay Harrington bu duruma 3 senedir alışmıştı. Stark soyadına sahip kimseden saygı göremezdiniz. Bu onların imzası gibi bir şeydi.Tony yanında oturan Barton'a bir şeyler fısıldarken sınıfta Bay Harrington'dan sonra çıkan tek ses onundu.
Bu Bay Harrington'ın sinirini bozmuş olmalıydı ki Tony'e çıkıştı.
"Sanırım tahtada olan şey ilgini çekmiyor Stark."
Tony alayla gülümsedi."Makro ölçekteki fiziği 7 sene önce hallettim Bay Harrington. Sanırım mikro ölçekteki nicem mekaniğinden veya Süperpozisyon yahut Schrödinger'in Kedisi'nden bahsetsek daha çok ilgimi çekebilirdi. Ama ah..."dedi ve duraksadı Bay Harrington tek kaşını kaldırırken Tony yarım bir gülüş atarak cümlesini tamamladı.
"Sanırım onu da geçen sene halletmiştim Bay Harrington."***
Steve okul çıkışında biraz süt ve erik almış James'in evine doğru yürüyordu. Son ders James onu mesajlarıyla taciz etmiş, gelirken erik almazsa onun ödünç aldığı oyun konsolunu kıracağını söylemişti.
Steve koyu kızıl renkli evin önünde durup zili çaldı.
Birkaç dakika geçtikten sonra Bayan Barnes gülen bir yüzle onu karşıladı.
"Ah Steven hoş geldin canım. James de seni bekliyordu."diye gülümsedi ve Steve'in elindekileri alarak "Neden zahmet ettin."diye devam etti.
"Birkaç bir şey önemli değil."diyerek içeri girdi.
Adımları aşina olduğu koridorlardan geçerken James'in odasına hiç kapıyı tıklatma gereği duymadan daldı.
James buna alışmış olmalı ki hiç istifini bozmadan "Eriklerim. Rogers."dedi.
"Annene verdim. İstiyorsan git ve al."diyerek James'in yatağının hemen karşısındaki bulunan koltuğa oturdu.
Çantasını açarak birkaç deste sayfa çıkardı ve "Ders notları."diyerek hemen yanında bulunan komidine bıraktı.
"Sağ ol. Ama onları elime dahi almayacağımı bilmen gerekiyor.""Biliyorum. Ben işimi yapayım da. Winnifred Barnes bana bunun için para veriyor."
James şok olmuş bir ifadeyle "Not getirmek için annemden para mı alıyorsun seni alçak ?"diye sordu.
Steve gülerek "Para önemli bir araçtır Buck."dediğinde James arkasına yaslandı ve "Sen paragöz bir şeytansın."diye mırıldandı.Steve bunun üzerine tek kaşını kaldırarak "Dedi annemi, annesini ve onların bir düzine arkadaşını hayır işi yapıyorum diyerek 10'ar dolar toplayan ve hepsini bira ve cipse yatıran James Buchanan Barnes."diye tamamladı.
James gözlerini devirdi ve "Aynı şey değil Steven. Ben seni araç olarak kullanmadım.""Tanrı aşkına sen hasta değil miydin ? Ne durmaz bir çenen var öyle ?"
***
Steve ertesi gün aynı monotonlukta okula girdi. Yine kimseyle günaydınlaşmadı ve kimse onu görmedi.
Dolabını açtığında bir not daha düştü önüne. Steve söylendi.
Bu iş can sıkıcı olmaya başlamıştı.Stevie Stevie, küçük Stevie. Teklifimi kabul edene kadar durmayacağım.
Steve kağıdı buruşturup dolabının derinliklerine gönderirken çantasını dolaba yerleştirdi.
İhtiyacı olan birkaç kitap ve defteri alıp dolabını kapattı.
Erken gelmişti.
Ders başlayana kadar çimlerde oturup çizim yapma kararı aldı.
Sırtını ağaca yaslayıp yanından asla ayırmadığı çizim defterini açtı.
Dün kaldığı yerden devam etti.
Steve'in defterini asla yanından ayırmamasının bir sebebi var elbet.
Defter tamamen Tony çizimleriyle doluydu ve bunu kimsenin öğrenmesini istemezdi. Gerçi defterini ortalığa atsa bile kimse çizimlerin sahibini bulamazdı ya... Hayalet olmak bazen işe yarayabiliyordu.
Resmin derinliğine dalmışken kafasında hissettiği acıyla dikkati dağıldı. Kafasına bir top gelmişti.
Steve buna alışıktı. Pek özür de duymazdı zaten. Eliyle kafasını ovup defteri kapattı.
"Hey affedersin. Seni görmedik."
Bu ses Tony Stark'tan başkasına ait değildi.
Steve tam anlamıyla rüyada olduğuna emin oldu.
Uyanması ve okula gerçekten gitmesi lazımdı.
Kendini çimdikledi. Fakat uyanamadığını fark edince bunun bir rüya olmadığına emin olabildi.
Tony onun yanına doğru geliyordu ve bu kesinlikle bir rüya değildi.
Steve kalbinin maraton koştuğunu hissediyordu. Tony onun yanına kadar gelip Steve'in sağına düşmüş topu aldı ve "Kusura bakma sarışın."dedi ve Steve'in cevap vermesini beklemeden arkasını döndü. Gerçi cevap beklese Steve cevap verebilir miydi ? Sanmıyorum.Steve'e geri dönecek olursak bugünün tarihini bir dövme yaptırmayı bile düşünmüştü. Okulda birisi onu fark etmemişti, okulda onu Tony Stark fark etmişti.
Onu ilk fark eden kişi Tony Stark olmuştu.
Tanrı aşkına bunun gerçekliği bile sorgulanması gereken bir şeydi.
Steve çimlere yaydığı kitaplarını zar zor toplayıp hızlıca tarih dersliğine doğru ilerledi.
Heyecandan eli ayağına dolaşmış günü birden rengarenk olmuştu.
Steve sırasına oturacakken sıraya yapıştırılmış not dikkatini hemen çekmişti."Ee, artık ciddiyetimin farkında mısın ?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRUEST LIES [STONY]
Fanfic"Görünmezlik. Bu senin hayatının ta kendisi değil mi Steve ? Kimse senin varlığını bile bilmiyor. Tanrı aşkına bundan kurtulmayı hiç düşünmedin mi ? Eminim ki düşünmüşsündür Rogers fakat bunu yapabilmek için bile yeterince görünmezsin. Sana bu şansı...