bölüm²

1.2K 74 12
                                    

Omelas'ın insanlarını size nasıl anlatsam?

Aslına bakarsak çocukları mutluydu, ama kendi çocuklukları naif ya da mutlu değildi. Yaşamları sefil olmayan, olgun, zeki ve tutkulu yetişkinlerdi. Ah mucize! Keşke daha iyi tasvir edebilseydim. Keşke sizi ikna edebilseydim.

Omelas benim kelimelerimle ifade edildiğinde bir peri masalında, evvel zaman içinde, çok eskiden ve ırak yerlerde var olmuş bir şehre benziyor. Belki de en iyisi onu kendi hayal gücünüzle düşünmenizdir; nitekim herkesi memnun edebilmem mümkün olmadığı için bu zorluğu kendi zihninizde oluşturduğunuz imgelerle aşabiliriz.

Örneğin teknoloji ne durumda? Omelas'taki insanların mutlu olduğu gerçeğinden yola çıkarak, arabaların ya da caddelerin üstünde helikopterlerin olmayacağını düşünüyorum. Temel olarak mutluluk; neyin gerekli olduğu, neyin gereksiz ama yıkıcı olduğu ve neyin yıkıcı olduğundaki ayrıma dayanır. Ara kategoriye gelince –rahatlık, lüks ve bolluk gibi zararsız ama gereksiz olan şeyler- onların mükemmel bir merkezi ısıtmaya, toplu taşımaya, yıkama makinelerine ve yüzen ışık kaynakları, yakıtsız elde edilen güç, yaygın gribe bir kesin tedavi gibi henüz burada icat edilmemiş nice muhteşem yenilikleri vardır. Ya da bunların hiçbirine sahip değillerdir; hiç önemi yok. Nasıl isterseniz.

Ben ise festivale son birkaç gün kala, tepedeki ve kıyıdaki kasabalardan gelmekte olan insanların oldukça hızlı, küçük trenler ve iki katlı tramvaylar ile ulaştıkları tren istasyonunun, muhteşem Çiftçiler Pazarı'ndan daha sade ve olsa dahi Omelas'ın en hoş binası olduğunu düşünme eğilimindeyim. Ancak korkarım ki başlangıçtan bu yana Omelas, bazılarınıza iyilik timsaliymiş gibi görünüyor. Gülümsemeler, çanlar, geçit törenleri, atlar; eh.

Eğer öyleyse, bir de alem ekleyin lütfen. Eğer bu alemin bir faydası dokunuyorsa, hiç çekinmeyin. Fakat ilk düşüncem oydu ki; güzel, çıplak rahip ile rahibelerin zaten yarı esrik bir halde, herhangi bir kadın ya da adamla birlikte olmaya hazır durumda, bir aşık ya da yabancı fark etmeksizin kanın derin yüceliği içerisinde birleşme arzusunda olduğu tapınaklar olmasın. Ama gerçekten Omelas'ta hiç tapınak bulunmasa daha iyi olurdu –en azından cemaati olan tapınaklar. Dine evet, ruhban sınıfına hayır. Elbette çıplak güzeller etrafta gezinebilir, bedensel zevklerde mest olan ve bu ihtiyacın açlığı içerisindekilere kendilerini ilahi bir tatlıymışçasına sunabilir. Bırakın onlar da kafilelere katılsın. Bırakın ziller, cinsel birleşmede olanların üzerinde çınlasın; arzunun zaferi gonglar ile açıkça gösterilsin ve (yabana atılmayacak bir nokta) bu haz dolu ayinlerin sonucunda olan çocuklar herkes tarafından sevilsin ve korunsun. Bildiğim bir şey vardır ki o da Omelas'ta suçluluk diye bir şeyin olmadığıdır.

Ama burada başka ne olmalı? Başta burada hiç uyuşturucu olmadığını düşündüm, ama bu oldukça tutucu bir fikir. Sevenler için, drooz'un baş döndürücü ve ısrarcı tatlılığı şehrin sokaklarına yayılabilir; drooz öncelikle zihin ile uzuvlara muazzam bir hafiflik ve harikuladelik getirir, ve birkaç saatlik rüya benzeri bu rehavetin ardından -tüm inanışların ötesindeki seksin heyecan verici zevki kadar iyi hissettiren- evrene ait gizemli ve en derin sırlarının harika görüntüleri gelir, ve bağımlılık yapıcı değildir.

Daha mütevazı zevkler için burada bira da olmalı diye düşünüyorum.

Omelas'ı Bırakıp GidenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin