aldatılış

20 5 6
                                    

/LEVENT/
Badeyi ayarlardır gizli gizli seviyordum. Bunu ona hiç söyleyememiştim. Aynı sınıfta olmamıza rağmen beni tanımıyordu bile. Son zamanlarda bade iyice kötüleşmişti. Sarpın badeyi bırakıp Almanya'ya gitmesi onun resmen ölümü olmuştu. Neden ayrıldıklarını ve sarpın neden Almanya'ya gittiğini bilmiyordum, kimseye de bunu sorma fırsatım olmamıştı. Çünkü, bu seni neden ilgilendiriyor? Sorularından hep korkmuştum.

Aklımdaki düşüncelerim yanıma oturan Ceyda yüzünden kaybolmuştu. Ceyda, sarpın en yakın arkadaşlarından birisiydi. Aslında ona sorabilirdim, kesinlikle biliyor olmalıydı. Ama nasıl sorucaktım? Ya beni neden ilgilendirdiğini sorarsa? Badeye hiç açılma fırsatım olmamıştı. Yaklaşık üç yıldır sarpla çıkıyordu. Sonunda ayrılmışlardı ama bade böyle bir psikolojideyken ona açılmam doğru olmazdı. Derin düşünceler içerisindeydim. Sorumun cevabını Ceyda'dan alabilirdim, fakat bir bahane bulmalıydım. Ya da mantıklı bir sebepten dolayı sormalıydım. Buldum! Gülümseyerek yanımda oturan ceydaya doğru döndüm.
"Selam"
O da aynı şekilde gülümseyerek yanıt verdi.
"Selam"
Gülümsememin saçma bir boyuta ulaştığını fark edince, biraz azalttım ve konuşmaya devam ettim.
"Nasılsın"
"İyiyim sen"
Yüzümde olan hafif gülümsemeyi de yok ederek garip bir ifadeye büründüm. Birkaç defa öksürdükten sonra yanıt verdim.
"İyiyim, ama..."
Neden 'ama' dediğimi sorması lazımdı. Umarım umursamamak yerine öyle dememin nedenini sorar.
"Ama ne?"
Ellerimi enseme götürüp masaj yapar bir şekilde boynumu birkaç defa ovaladım.
"Boşver ya, saçma birşey. Hem beni de ilgilendirmez. Sende bilmezsin zaten "
Gözlerini devirdikten sonra Ceyda suratıma sert bir bakış attı .
"Başladın bir kere cümleye, devamını getir. Ha bir de ben bu okuldaki her şeyi bilirim." Piç bir gülüş sergilemişti.
Bir süre konuşmam için beni bekledi. Tam olarak istediğim oluyordu. Sanırım bunca zaman sonra ayrılma nedenlerini başından sonuna kadar öğrenecektim.

Ceyda'ya derste olanları birbir anlattıktan sonra asıl sorumu dile getirdim.
" hem onlar neden ayrıldı ki ? Badenin etrafında kimse kalmadı, ortalıkta ruh hastası gibi dolanıyor, sarp ise Almanya'ya gitti. Ama neden ? Ne oldu?"
Sorumun ardından Ceyda'nın gözlerinde olan öfkeyi neredeyse hissetmiştim. Ama neden ?
"Levent, bence boşver sen bu konuyu."
Oturuşumu düzelttim ve biraz daha Ceyda'da doğru döndüm.
"Ceyda, lütfen ama kız cidden kötü görünüyordu. Beni sarp zannetti , düşünebiliyor musun ?"
Ceyda daha da sinirlenmişe benziyordu.
"Kötü mü ? Bade mi kötü ? Sen asıl sarpın durumunu bilmiyorsun. O kötü gözüküyor dediğin kaşar sarpı-''
Ceyda susmayı tercih etmişti. Ben anlatması için üstüne gittikçe o daha da öfkeleniyordu.
"Bak Levent, bunu sen git en iyisi badeye sor. Bade o gece neler olduğunu daha ayrıntılı anlatır."
Ceyda birden yanımdan kalkınca bende kalktım .
"Hey nereye ?"
Cevabıma yanıt vermeden, uzaklaşmıştı. Daha fazla seslenmek yerine geri yerime oturdum. Çayımdan bir yudum alıp karton bardağı masaya geri bıraktım.
"Ahh, siktir."
Çayımın içine düşen kağıt parçası yüzünden pantolonum ıslanmıştı. Hızla arkamı döndüm, kimse yoktu. Peki ya hangi şerefsiz atmıştı bunu? Çayımın içindeki kağıdı çıkarıp masanın üzerine koydum. Selpakla pantolonumu sildikten sonra kağıdı yırtılmaması için yavaşça açtım.
"Nasıl? Şaka mı bu?"
Kağıtta yazanları okuyunca öylece donup kalmıştım.
-Onu sevdiğin için ayrılma sebeplerini merak ediyorsun. Belki bunu öğrendikten sonra ona olan duyguların değişir. Bade sarpı aldattı. Hemde sarpın kuzeniyle! Onu sevmekte hala kararlı mısın ?-

/BADE/
Son ses açtığım müzik ve sigaram eşliğinde kafayı yemek üzereydim, hatta yemiştim bile. Neden asel beni anlamamak için bu kadar uğraşıyordu? Ha amacı beni deli etmekse eğer, onu çoktan başarmıştı bile.
"Şunun Sesini kıs. Bir saattir sana sesleniyorum."
Ve bingo. Yine geldi başbelası.
"O hoparlörü açsan iyi olucak"
Yavaş adımlarıyla yanıma gelip, yatağımın ucuna oturmuştu.
"Dinle bade, amacım seni sinir etmek değil, ki sen kesin öyle düşünüyorsun."
Bu kız cidden beni iyi tanıyordu.
"Ama amacımın o olmadığını sende gayet iyi biliyorsun, kendini kandırma bari."
"Kendimi kandırmıyorum"
Az önce kendi kurduğum cümleme inanmamıştım. Kendimi cidden kandırıyordum, her konuda.
Asel derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti.
"Bu dediğine cidden sen inanabiliyor musun ?"
Bir süre sessizlik oluştu.Elleriyle ellerimi Kavrayıp sımsıkı tuttu.
" herneyse, bak bade biliyorum sarpı çok seviyorsun, o da seni çok seviyordu."
aselin cümlesini yarıda kesmiştim.
"Seviyordu değil, hala seviyor."
Aselin benimle tartışmak istemediği her halinden belliydi.
"Pekala, birbirinizi çok seviyorsunuz.Bunu bende dahil herkes biliyor. Ama sarp bir daha gelmeyecek, anla artık. Her konuda senin yanındayım, sana destek çıkıyorum ama bu konuda asla. O geceki halini hatırlasana. sarpın kuzeniyle aynı yataktaydın, iç çamaşırlarınla. Görüntü her ne kadar iç açıcı olmasada sarpın hiçirşey söylemeden Almanya'ya gitmesi doğru değildi. Sen tecavüze uğramıştın. Fakat o aldatıldığını düşündü. Bunu yapacağına hemen inandı."
Derin bir iç çekmenin ardından devam etti.
"Sonuna kadar senin yanındayım ama lütfen şu sarpı artık unut. Yoksa bunu sen ve ben dahil herkes biliyor ki tımarhaneye kadar yolun olacak."
Haklıydı. Bütün konularda haksız dahi olsam üste çıkmak için herşeyi yapardım. Ama bu sefer öyle olmayacak gibi duruyordu. Asel sonuna kadar haklıydı, inanmak istemesemde. Onu unutmak zorundaydım...

***
Hocanın huzur veren sesiyle birlikte uykuya dalmak üzereydim. Şu okullara sesi karga gibi olan hocalar alsalar derste uyuyan öğrenci sayısı Emin'im ki azalırdı, tabii ben yine uyurdum o ayrı mesele.
"3-2-1" ve zil çalar. Sadece ortaokul ve liselerde böyle mallar var sanardım ama üniversitede de var, en azından benim olduğum üniversitede. Sağdan ikinci sırada oturan kahverengi saçlı biyolojik gereksiz, yiğit. Bütün ders boyunca uyur, yalnızca teneffüse son üç saniye kala uyanırdı. Her defasında zamanı nasıl bu kadar iyi tutturabiliyordu şaşıyordum. Ha birde, kantindeki ürünleri dibine kadar yiyen ve sınavda asla kopya çekmeyen biriydi. Yani uyurken kopya çekemezdi, öyle değil mi ?"

***
"Dikkat etsene."
"Yavaş"
"Hey, ne bu acele?"
"Önüne baksana" ...
Arkamdan gelen seslere hiç aldırış etmeden okulun beşinci katındaki koridorunda son hız koşmaya devam ediyordum. Bu doğru olabilir miydi? Umarım bu benimle dalga geçme amaçlı yapılan sikik bir şaka değildir. Eğer öyleyse geri döner o kızı doğduğuna pişman ederdim.

•8 DAKİKA ÖNCE•
Elimdeki sandviç bir türlü bitmek bilmiyordu. Sanki ben yedikçe daha da fazlalaşıyor gibiydi. Üstüme sinen yorgunluk beni mahvediyordu. Gece yine yarıştan geç dönmüştüm ve uyuyamamıştım. Üstüne bir de hocanın mini gibi anlattığı konular eklenmişti. Uyuma isteğim daha da fazlalaşmıştı.
"bade!"
İsmimi oldukça yüksek bir ses tonunda duyunca hemen ayaklandım. Gelen kızı tanımıyordum. Kumral saçları, koyu kahve olan gözleri vardı.
"Birşey mi oldu?"
Kız nefes nefeseydi. Neden bu kadar heyecanlıydı ve koşmuştu? Ve benimle ne ilgisi vardı?
"Bade, sarp geldi."
Ahh... cidden tımarhaneye kapatılmam gerekiyordu.
"Kim geldi? Yanlış anladım sanırım"
Derin nefesler alıp veren kız tek bir seferde cümlesini tekrarladı.
"Sarp geldi sarp."

HAYATTAN MEZUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin