3🐰

42 6 0
                                    

Buraya minik bir park jimin bırakıyorum🐥🐣🐤




Jungkook
AMAN TANRIM. NOLUR BİRİ BANA BUNUN GERÇEK OLMADIĞINI ANLATSIN. ohhh. Pekala sakin ol kook sakin. Ellerim ve ayaklarım titrerken nasıl sakin olabilirim bilmiyorum ama bu durumdan kurtulmamız gerek. Bir şeyler yapmam lazım. Düşün kook düşün. Tabi şimdi siz benim ne dediğimi anlamıyorsunuz. Hemen anlatayım

~Sabah erken saatlerde~

Sabah jimin ile birlikte uyandım. Başta biraz durdum sonra dün konuştuklarımızın beynime dolması ile sadece ona bakakaldım. Çok güçlü olduğunu bana bir kez daha kanıtladın park jimin seninle ne kadar övünsem gurur duysam az kalır. Eğer oradaki onun yerine ben olsaydım çoktan korkudan delirmiştim. O gerçekten de çok güçlü. Neyse bunu sonra düşünürüm. Şuan düşünmem gerekn daha önemli bir konu var. Sevgili arkadaşımın peşinde bir vampir var. 21.yy da bir vampir oldukça tuhaf geliyor. Ayrıyeten BEN JİMİNDEN ÖNCE UYANDIM. HEMDE KENDİ KENDİME. Nasıl kalktım ben acaba ya. Normalde o benden önce uyanır kahvaltıyı hazırlar beni kaldırır kahvaltı yapar ve okula gideriz. Okul. OKUL. Bizim bir okulumuz vardı dimi. Tanrımmmm. Ben onu tamamen unuttum. Hemen komidinin üstündeki saate baktım. Dersin başlamasına 1 saat vardı. Jimini uyandırıp hemen hazırlanmamız lazım. Tamam okul yakın olabilir ama bu yolda oyalanmayacağımız anlamına gelmiyor. Jimini uyandırmak için dürteceğim sırada penceremden bir ses duydum. Pencereye döndüğüm zaman hiç bir şey yoktu. Kesin Gine benim hayal ürünüm. Psikolojim yerlerde yaa. Ufff. Tekrar arkamı döndüğüm sıra yine aynı sesi duymama bu sefer ayağa kalkıp pencereye yöneldim. Yaklaştığı sırada bir elimi yumrup yapmış tek gözümü kaşıyordum. Ve eminimki yanaklarım ve dudaklarım uyumaktan kızarmış gözlerim şişmiş saçlarım karman çorman olmuştur ki bu düşüncemi camdan yansıyan bedenimle onaylamış oldum. Pencereyi açıp kafamı dışarı çıkardığım sıra ellerimi de indirmiştim. Ama hiç bir şey yok ki burda. Ben buraya kadar boşuna mı yoruldum. Dudaklarımı büzük uflayarak içeri girip pencereyi tekrar kapattım bu sefer perdeleri de çektim çünkü bizim peşimizden bir vampir var. En iyisi tedbirli olmak. Yatağa doğru yaklaştım. Jimini uyandırmak için ekstra bir şey yapmama gerek yok aslında. Seslensem kalkar. Onu uyandırmak için sesleneceğim sırada o tek gözünü açıp bana baktı. Ekim kalbimde bir adım geriye gittim. Ani hareketi yüzünden korkmuştum çünkü. Benim bu tepkime anırarak gülen bir park jimin. Evet kendisi arkadaşm olur. Terbiyesiz. O anca bana gülsün. Ona burun kıvırıp tuvalete gittim tabi gitmeden söylemeyi de unutmadım. Tuvaletten çıkıp odama girdiğimde yatağımın düzenlendiğini gördüm. Ah jimin ve onun bu takıntıları. Kafamı iki yana sallayıp dolabımı önüne geldim. Acaba ne giysem diye düşünüp zaten yorgun olan beynimi yormamaya karar verip siyah kazak siyah yırtmaçlı bir pantolon ve kabanımı alıp odadan çıktım. Saçmalamayın tabikide parfüm banyosu yaptım. Aşağıya indiğim sırada Jimini mutfakta gördüm arkası dönük olduğu için beni görmüyordu. Ondan bu sabahın intikamını alabilirim bence. Yavaşça arkasından yaklaşıp birden bağırdım "JİMİNN" O korkuyla yerinde sıçrarken ben gülmekle meşguldüm. "AHAHAHHAHAHA" pardon anırmak diyecektim. Ajababab. Ben gülmeye devam ederken jiminin eline tava aldığını son anda fark edip dış kapı doğru koşmaya başladım. Tabi o da peşimden. Koşarak evden çıkarken hala gülüyorum. Jimin ise arkamdan gülmem ile daha da sinirlenip küfretmeye başladı. Ama bu çok eğlenceliydi. Bahçeyi turladıktam sonra yakalanacağımı far etmeme bahçeden çıkarak okula koşmaya başladım tabi arkamdan koşan canım arkadaşıma seslenmeyi unutmadan "OKULDA GÖRÜŞÜRÜZ. TABİ OKULA ELİNDE TAVAYLA GELECEKSEN BİLEMEM. AHAHAHAH." Ben bunları söyleyip bahçe kapısından çıkıp tüyerken o elinde tava diğer elini beline yerleştirmiş kaşları çatık bir şekilde kapıda durdu. Durup nefeslendiğim sırada onu izliyordum. Başını onaylamaz bir biçimde iki yana sallayıp eve girmişti. Birazdan çıkacağını bildiğim için gitmem gerek dedim kendi kendime yoksa beni kulaklarımdan tutup okula kadar sürüklerdi. Arkamı dönüp okula doğru yürümeye başladım. Neyse ki uzak değildi de yürüyerek gidip gelebiliyorduk. Saatime bakıp kontrol ettiğim sırada sadece yarım saatin kaldığını fark ettim ve okula doğru koşmaya başladım. Büyük ihtimalle jiminin derse benimkinden sonra başlayacak yoksa çoktan okulda olması gerekirdi. Tam sola sapıp okulun olduğu caddeye girecektim ki yine bir direğe çarptım. Hayır yani bunları kim koyuyor buralara diye bağıracak en sonunda derken galiba ben onu dışımdan söyledim çünkü çarptığım direkten ses geldi. Dejavu. Dedim kendi kendime. "Belkide sen önüne bakıp dikkatli olursan biz direklerinde can güvenliği tehlikede olmaz. Ha. Ne dersin?" diyip tek kaşını kaldıran yakışıklıya bakıyorum ben şuan. Bu geçen çarptığım kişi. Tesadüf olabilme ihtimali yüzde kaç acaba. Üstelik buralarda çok sık rastlanmaya başladım ama okulda hiç görmediğim biri çünkü böyle birini görseydim unutmam mümkün olamazdı. Ben yerde kafamı kardırmış kocaman açtığım gözlerim ve ağzımla yine aynı durumda ona bakarken o da bana üsten üstten bakıyordu. Ve galiba cevap bekliyordu? Ayağa kalkıp kendimi topladığım sırada ona cevap vermekle meşguldüm "bence siz direklerin de bizim görebileceğimiz yerlere konulmanız bizim için daha iyi. Hem sizin can güvenliğiniz tehlikede olmaz hemde bizim."dediğimde yine tek kaşını kaldırıp ağzını açmıştı kiiii ben ona konuşma fırsatı vermedim. Neden. Çünkü DERSE GEÇ KALIYORDUM. şimdi diyeceksiniz ki ne dersi kal kaldığın yerde bulmuşsun taş gibi çocuğu muhabbet et. Ama olmaz. Bende isterdim ama eğerki bu derse geç kalırsam bu sefer hoca kesin beni bırakır zaten gıcık kapıyor bide geç kalınca tam tamam olur. Benim kendi içimdeki karmaşadan habersiz direk bey cevap vermeye hazırlanıyordu ki elimi kaldırıp onu kenara çekmeme okula doğru koşmam ve aynı zamanda bağırmam bir oldu "KUSURA BAKMAYIN DİREK BEY AMA YETİŞMEM GEREKEN BİR DERS VAR. SİZE İYİ GÜNLER." evet dedim. Bunu dedim. Okul depar atarken düzgün konuşmamı beklemeyin benden. Yaklaşık on dakika sonra okula girdiğimde dersin başlamasına 5 dakika vardı. Hemen koşup dersliğin olduğu sınıfa girip boş bir yere oturdum. Oturup soluklanmam ile hocanın girip derse başlaması bir oldu. Başlasın eziyet dolu dakikalar.......



 My Precious(Taekook) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin