Arkadaslar bugüne kadar bölümleri kısa tuttum. Şimdiyse uzaticam. Oncelikle bir soru sormak istiyorum; hikayedeki kizla kahramanimizin arasinda bir seyler olsun mu? Isteklerinizi ozelden ya da yorum yaparak iletirseniz sevinirim... iyi okumalar.
Uyandığımda bir yataktaydım. Yaram sarılmıştı. Fakat kim bana yardım etmişti? Başım belada mıydı? Diye düşünürken hediyem içeri girmişti.
-Daha iyi misin?
-Evet. Sağol.
Elindeki çorbayı kenara bıraktı ve,
-Senin kim olduğunu biliyorum. Saklamana gerek yok,sen Heykeltıraşsın.
Diyecek bir şeyim yoktu, sessizce kafa salladım. Oysa sessizliğime aldırmadan devam etti.
-Senin gibi olmak istiyorum. Öldürmenin tadını çıkarmayı istiyorum. Bunu bana anlatacksın. Ve sonra sana ortak olacağım.
Ne? Bu kız benle dalga mı geçiyordu? Heykeltıraş lakabını alacaktı. Bana bir ortak. Belki yapabilirdim. Onu öldürmeye alıştırabilirdim. En azından yalnızlık derdim biterdi.
-Tamam. Sen kazandın. Sana öldürmeyi öğreteceğim. Ama şunu bilmek istiyorum; bunu yapabilecek misin?
O kafasını emin bir şekilde sallayınca onun gerçekten dalga geçmediğini anlamıştım.
-Harika! Yarın başlıyoruz o zaman?
Hemen yan odaya gitti, büyükçe bir bavul getirdi.
-Bence bunu şimdi yapmalıyız.
Fermuarı açtı, içinden elleri bağlı bir erkek düştü. Ağzımı bir karış açmış, yerde yatan adama bakıyorum.
-Insanları ayartan tek kişi sen değilsin. Şimdi o açık ağzını topla ve bana ders ver.
-Tamam başlıyoruz.
Ameliyat masamı yanimda getirmemiştim. Fakat birden karşimda görünce kızın uzaylı olduğundan şüphelendim. Masanın yanındaki aletlerimi görünce onun ne olduğunu umursamadım. Adamın bacaklarından tuttum.
-Yardım edeceksin herhalde?
-Bir kız bunları yapmaz. Kaba şey.
Homurdanarak adamı masaya yatırdım. Gülümsedi. İçimde bir kıpırtı oldu sanki. Nasıl desem. 15 yaşımda bıraktığım aşk şiirlerini tekrar yazmak istiyorum gibi. Umursamamaya çalıştım. Komando bıçağını kılıfından ayırdım. Kayışları bağladıktan sonra su dökerek uyandırdım
-Kural 1: Asla kurban bayıltılıp öldürülmemelidir. Yoksa zevki çıkmaz, iniltileri duyamazsın
Bıçağımı kurbanın yüzünde gezdirirken hızlı bir hareketle üstündekileri yırttım.
-Kural 2: Eğer zamanın varsa, olabildiğince yavaş olup, eserini yapabildiğinin en iyisi yapmalısın.
Göğsüne 10 cm lik bir delik açtım.
Kural 3: Kurbanı öldürmeden işkence çektireceksin. Özel aletimi alırken acı içibde bağıran zavallıya baktım. Göğüs kafesine yerleştirdim ve 10 saniye geri sayacı çalıştırdım. 10 saniyede bağıran adam, şimdi susmuştu. Delikten içeriye asit kovasını boşalttım.
Kural 3: Bu son adım. Yüzünü çok dikkatlice ve çok kesici bir aletle çıkarmalısın. Yoksa tamamı gelmez. Burnunu da satır gibi bir aletle düzelteceksi...
Sözümü kesti.
-Peki sen bu yüzleri ne yapıyorsun?
Zor soru. Montumun yakalarını çıkardım ve orada çok da belirgin olmayan yeni dikilmiş deriyi gösterdim. Ürkmüştü.
-Bunu kim yaptı peki?
-Uzun hikaye, en iyisi boşver.
-Hayır söy...
-Sana boşver dedim!
Başını eğmişti. Elimi çenesine koydum ve bana bakmasını sağladım.
-Bak, bu konuda konuşmak istemiyorum, tamam mı?
Evet dedi gülümseyerek.
-Neyse. Konuya gelelim. Yarın dünyaya tekrar meydan okuyacağız.
-Ne yapacağız?
-Onu boşver de, gel şu ölüyü birilerine hediye edelim. Hem de birinci elden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEYKELTIRAŞ
HorrorO koleksiyoncu. İnsanları topluyor. Ve senden hoşlanıyor. Seni bir süredir izliyor. Her şeyini biliyor. Sen onu göremiyorsun fakat o seni görüyor. O her yerde. Herkesin içinde. Karanlık renklerin her tonunda. Her renkte, her seste. Sana dokunan her...