⌯ Köşe Başında Bir Kafe

6.9K 739 200
                                    

⊰ BÖLÜM 4 ⊱

Köşe başında bir kafe

─────────────────────

Bu genç bu zaman kadar gördüğü en güzel insandı. Kim böyle bir insanın canını yakardı ki? Kim böyle bir şeyi aklından bile geçirecek kadar caniydi?

─────────────────────

━━━━━━━━━━━━
    

İnsanlar niyetlenir, Tanrı yollarını açar.

-Mahşer, Stephen King
    
    

     Taehyung kendini hiç olmadığı kadar emin hissediyordu. Adımları kafeye foğru ilerlerken aldığı karar hakkında düşünüyordu. Bu karara varalı 3 gün olmuştu. Bu süre zarfı içerisinde kendine bir plan yapmıştı ve plan 3 aşamadan oluşuyordu.

1. Jungkook'a yakınlaş,

2. Ona zarar verecek olan adamları bul,

3. O günün hiç yaşanmamasını sağla.

Birincisinin var olma sebebi ikincisiydi; Jungkook'a yakınlaşmadan o adamları öylesine soramazdı. Adamların Jungkook'un yakını olma ihtimali vardı. Hiç kimse durduk yere birisini ölesiye dövmezdi değil mi? Jungkook mutlaka onları tanıyor olmalıydı. Tanımıyor olsa bile o gün onun yanında olarak onu kurtarabilirdi. Eğer arkadaş olurlarsa bunu yapması daha kolay olacaktı.

Taehyung ana caddede ilerliyordu. Köşe başındaki kafe tam karşısındaydı. Buradaydı çünkü Jungkook bugün Jimin'in yanında işe başlayacaktı. Bu ona yakınlaşması için bir fırsattı. Elindeki çiçeği sıkıca tuttu ve kafeden içeri girdi.

"Taehyung? Merhaba!"

Jimin her zamanki gibi onu güler yüzle karşılamıştı. Fakat Taehyung'un konuşmasını bile beklemeden onu geçerek ardında kalan dış kapıya doğru yürüdü.

"Sen burada dur benim hemen bankaya gidip gelmem lazım, tamam mı?"

"Bir sorun mu var?" dedi Taehyung, Jimin'in acelece kapıdan çıkışını izlerken.

"Hayır, hayır. Nakit lazım sadece."

Ve Jimin gözden kaybolmuştu. Taehyung sertçe yutkunup üzerini düzeltti ve arkasını döndü. Bir çift göz kasanın önünde ona bakıyordu. O müşteriyle ilgilenirken Taehyung yavaş adımlarla ilerledi. Yakınlaşır yakınlaşmaz küçük olanın yüzünde bir gülümseme belirmişti.

"Merhaba, hoşgeldin."

"Merhaba." Taehyung tezgahın önünde durdu. Elindeki küçük buketi Jungkook'a doğru uzattı. "Bunlar senin için."

"Benim için mi?" Jungkook buketi alırken şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

"Memleketimde bir gelenektir bu. Yeni işe başlayanlara hediye getirilir."

Jungkook'un içi kıpır kıpır oldu. Elindeki beyaz papatyalara bakıyordu. Karşısındaki adamın ses tonu ve bakışları tıpkı bu papatyalar gibi yumuşacıktı.

Genişçe gülümsedi küçük olan. 'İşte o gülümseme.' diye düşündü Taehyung. Tanıştıklarından beri aklından silinmiyordu.

"Teşekkür ederim." dedi Jungkook papatyaları incelerken. "Buraya çok yakışacak."

Arkasını dönerek asılı olan kupalardan geniş olanını aldı. Bir yandan da konuşuyordu. "Vişneli kek ister misin? Buzlu içeceğimiz de var."

"Teşekkür ederim ama çok kalmayacağım. Atölyeyi birine emanet ettim."

Jungkook suyun içine yerleştirdiği papatyaları tezgahın üzerine, müşterilerin görebileceği şekilde koydu. "Kalamaman çok üzücü. Öğlenleyin bir çocuğun doğum günü partisi olacak."

Taehyung, Jungkook'un bu dediğini çok masum bulmuştu. İster istemez genişçe gülümsedi. Bu genç bu zaman kadar gördüğü en güzel insandı. Kim böyle bir insanın canını yakardı ki? Kim böyle bir şeyi aklından bile geçirecek kadar caniydi? Taehyung karşısındaki gence baktıkça aklında yeni bir soru beliriyordu. Jungkook'un gözlerinin ne kadar iri olduğu gibi mesela. İkisi de tek kelime dahi etmemişlerdi. Taehyung uzun süreli bakışmayı bozarak hareketlendi.

"Gitsem iyi olacak."

Jungkook bir rüyadan uyanır gibi titrek bir nefes aldı. Bir süre bekledi. "Tabii. Yine gel."

"Görüşürüz Jungkook. Jimin hyunga kalamadığımı söylersin."
    

Ve böylelikle kafeden çıktı Taehyung. İlk gün tamamdı. Zamanı kısıtlıydı. Bir can kurtarmak için sadece 26 günü vardı.

   
   

━━━━━━━━━━━━
    

──────────────────────

•••

Çok heyecanlıyım bir an önce asıl kısımlara geçelim istiyorumm

「 fatalité 」taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin